Yıllardır görmediğim, o korku filmleri yapımcılarından biriyle karşılaştım.
O, kendini akil adam sayanlardan biriyle. Çok uzun yıllar önce bize iki
senaryo yazmıştı. Pazartesi ilk senaryoyu önümüze koyardı:
“Faşizm geliyor!”
Salı günüyse, diğer korku filmini izletirdi bize:
“Komünizm geliyor. Eli kulağında”
Biz de bir korkudan diğerinin kucağına oturur, sonbahar rüzgarı yemiş kavak yaprağı gibi tir tir titrer; oltaya t
akılmış
izmarit örneği kıvranır dururduk. Sonra baktı ki, akil adam ve tayfası, bu filmler bayatladı korkular dindi...
Bu kez yeni bi film çevirdi ve onu sundu:
“
İrtica geliyor...
İran’dan beter olacağız... Yanmışız ki çıra gibi!”
Hadi gene bi korku, bi dehşet fırtınası koptu. Ha bu arada kimse de sormuyor: “Yahu nasıl geliyor bu faşizm komünizm irtica?”
Hani çocukluğumuzda bi
şarkı söylerdik: “Bak postacı geliyor
selam veriyor..” diye. Acaba irtica da böyle mi gelecekti?
Komünizmle faşizm gelmemişti ama belki irtica gelirdi...
Sonra, o da gelmedi...
Biz de İran gibi olmadık.
Ama korku öylesine işlemişti ki yüreğimize, başörtülü hanımlara yüksek öğrenim kapılarını kapattık!
Hem kim kapattı?
O Ankara’daki akil adamlar.
Hani, irtica geldi mi kadınlara ikinci
sınıf insan muamelesi yapar... Okula yollamaz,
sokağa çıkartmaz diyenler...
Sonra bu film de bayatladı.
Vizyondan kalktı..
Ve geçtiğimiz cuma günü yeni bir filmin gösterime gireceği söylendi yüzüme:
“Sen,
Türkiye Birleşik Devletleri’ni kurmak istiyorsun!”
“Ben?”
“Evet yazdığın, o
demokrasi açılımı mıdır her ne haltsa, onun asıl anlamı bu!
Kürt Eyaleti, Laz Eyaleti, Çerkez Eyaleti, Arnavut Eyaleti, Gürcü Eyaleti... Eh artık Arnavut Eyaleti’nin valisi de sen olursun!”
Bunu haykırırken de gözler
çakmak çakmak ağızlardan tükürükler saçılıyor çoğu da üzerime!
Cevap bile vermedim. Akil değil ‘ahmak adam’ katına indiriverdim onu ve tayfasını o saat. Döndüm... Yürüdüm gittim... O hala haykırıyordu arkamdan ve devam da edecek haykırmaya... Ta ki, bu son korku filmi de hiç tutmayıp, gösterimden kalkıncaya değin...
HASTANEDE İKİ HASTA ADAM
Hastanede, bir odada iki
hasta adam yan yana yatıyormuş.
İçlerinden biri, her öğleden sonra yarım saat yatağının içinde oturuyormuş. Böylece akciğerlerinde toplanan su iğneyle çekiliyormuş. Yatağı, odadaki tek pencerenin hemen yanındaymış. Öbür hastaysa, hiç kıpırdamadan sırt üstü yatmak zorundaymış. Bu iki hasta, gün boyu, saatlerce konuşurmuş. Eşlerinden, işlerinden, evlerinden söz ederlermiş. Öğleden sonraları, camın yanındaki hasta yatağında otururken, dışarı ba
kıp gördüklerini anlatırmış. Hiç kıpırdamadan yatan hastaysa, can kulağıyla dinler, mutlu olurmuş dışarıda olan biteni dinledikce. Pencere, içinde güzel bir göl olan, yemyeşil bir parka bakıyormuş.
Yüzen kuğular, çocuklar, kol kola yürüyen yeni evliler, çiçekler, kuşlar... Sırt üstü yatan hasta bunları dinlerken, gözlerini yumar, hayalini kurarmış bunca güzelliğin ve yaşamın. Böylece haftalar, aylar geçmiş..
Ve bir sabah, pencerenin yanında yatan hasta ölmüş!
Kısa bir süre sonra diğer hasta, camın yanındaki yatağa geçmek istediğini söylemiş.
Yalnız kalınca hasta yeni yatağında, bin güçlükle dirseğinin üzerinde doğrulmuş ve dışarı bakmış. Göre göre, bomboş, kapkara bir
duvar görmüş!
Hemen hemşireyi çağırmış, ölen öbür hastanın kendisine niye parkı, gölü anlattığını sormuş.
Hemşire başını sallamış: “Vefat eden hasta kördü. O kapkara duvarı bile göremezdi ki!”
Kıssadan hisse: Kendi durumunuz ne olursa olsun başkalarını mutlu etmek mutlulukların en yücesi, en büyüğüdür!
CIA’nın
kiralık katilleri bizim
Blackwater
Aşağı yukarı üç yıl önce, ilk kez bendeniz yazmışım bu Blackwater’ın ne mene bir kiralık katil tayfası olduğunu.
Irak’ta önüne gelene ateş açmış onlarca insanı, çoluk çocuk demeden öldürmüştü.
Bush-Cheney ikilisi de bunları korumaya aldığından, hiç biri yargılanmamıştı. Bu adamların
silah kaçakcılığı yaptığı, hatta PKK’ya silah sattığı da gündeme getirilmişti o zaman, hem iç hem de dış basında.
Blackwater A.Ş’nin kara kaplı defterinden bir sayfa daha açıklandı.
Firma, Xe Hizmetleri LLC adıyla, El Kaide’nin önde gelen üyelerine suikast düzenlemek için CIA’yle
sözleşme imzalamış. CIA’nin yeni Başkanı
Leon Panetta, bu tasarıyı
Kongreye ayrıntılarıyla açıkladı.
Suikastler CIA tarafından yapıldı izlenimi yaratılmasın diye, özel bir şirkete
ihale edilmiş.
Bu tür gizli kapaklı
operasyonlara kalkışmadan CIA’nin, Kongre
İstihbarat Komisyonuna bilgi vermesi gerekiyor,
yasa gereği. Ancak yeni CIA Başkan’ı Panetta, komisyona bilgi verilmemesini, Başkan Yardımcısı Cheney’nin emrettiğini de açık açık söylüyor.
Panetta göreve başlar başlamaz, bu sözleşmeyi feshetmiş, ve Blackwater’a kapıyı göstermiş.
Bu suikast girişiminin şifre adı “Hedefe Kilitlenmiş Ölümler”! Önceleri
Afganistan ve Irak için düşünülmüşse de, sonra başka ülkeler de (?) kapsam içine alınmış. Bu operasyon sekiz yıl sürmüş ve 20 milyon doların üzerinde bi ödeme yapılmış.
Peki bu hedefteki kişiler nasıl seçilmiş? “Bunlar genelllikle öldürülmesi ya da yakalanması gerekli kişiler listesindeydi zaten... Eğer, saldırı düzenlemekte olduklarını öürenmişsek bunları listeye alıyorduk... Yarısından çoğu zaten yakalanmıştı... Sonradan eğer direnirlerse, öldürülmeleri emredildi.” Peki Blackwater ne yapmış bu 20 milyon dolar karşılığında?
Hiç bi şey...
Bağdat sokaklarında,
trafik sıkıştı mı, sağa sola ateş edip, sivilleri vurmaktan öte tabi! Ha bi de CIA tesislerinde bol bol eğitim!