Bu satırlar dönemin
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman'ın 1997'de
Susurluk Komisyonu'na gönderdiği mektuptan.
MİT Müsteşarı olarak da görev yapan Koman, TBMM'ye ifade vermeye gelmemiş ama yine de bir mektupla görüş bildirmişti.
Resmi yalanlama gelince Susurluk Raporu, "Varlığı mevcut olmayan ama eylemleri gerçek olan
JİTEM araştırılmalıdır" ironi cümlesine yer veriyordu.
Ergenekon soruşturması sayesinde bugün JİTEM'in varlığı inkâr edilemez hale geldi.
Hatta Ergenekon sanığı
emekli Albay Arif Doğan örgütü kendisinin kurduğunu,
Diyarbakır'daki Ağır
Ceza Mahkemesi'ne bizzat bildirdi.
Bir başka JİTEM mensubu Albay
Cemal Temizöz ise görevde iken tutuklandı ve "fail-i meçhul" davasından 9 müebbet ile yargılanıyor.
Türkiye'nin yaşadığı demokratik dönüşümün boyutunu görmek adına bu yaşananlar büyük önem arz ediyor.
***
Gazeteci Ecevit Kılıç, "JİTEM, Türkiye'nin Faili Meçhul Tarihi" isimli kitapla bu alanda önemli bir çalışmaya
imza atıyor.
Kılıç, Timaş Yayınları'ndan yeni çıkan kitabında JİTEM'in kuruluş öyküsünü,
faili meçhul cinayetlerini ve uyuşturucu ticaretini inceliyor.
Meraklıları için derli toplu bir eser ortaya koyuyor.
Orgeneral Koman'ın ve yakın zamana kadar Genelkurmay'ın varlığını inkâr ettiği JİTEM'in 1983'te kurulduğunu ve 1987'de yeniden yapılandırıldığını anlatıyor.
Veli Küçük,
Cem Ersever, Arif Doğan çekirdek kadro olarak başlıyorlar.
Olağanüstü hâl uygulaması ve itirafçı müessesesi yasadışı işleri kolaylaştırıyor.
İşkenceler, adam kaçırmalar,
infazlar ve bombalamalar birbirini izliyor.
Eşinin yanından gece yarısı götürülüp bir daha dönmeyenler...
Çocuklarıyla birlikte
havan topu ile öldürülenler...
***
1993'te PKK'ya
yardım ettiği tespit edilen işadamları ve yeraltı dünyasının önde gelen isimleri bu kez
İzmir,
Ankara ve İstanbul'da bir bir vuruluyor.
Veli Küçük'ün görev yaptığı "
Sapanca Üçgeni", infaz edilen 100 kadar cesedin terk edildiği
bölge oluyor.
Tabii failler bir türlü bulunamıyor.
İşin ucu milletvekillerini infaz ettirmeye kadar gidiyor.
Karanlık dönem uygulamaları
terörle mücadeleye katkıda bulunmuyor.
Aksine teröre katkıda bulunuyor.
Terörle mücadeleyi sekteye uğratıyor.
Örgüt ağırlıklı olarak subaylardan oluştuğu için bölge halkında Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelik güven zedeleniyor.
Dağda
terörle mücadele edenlerin bile zan altında kalmasına neden oluyor.
Halkın devlete ve adalete olan güveni sarsılıyor.
Kılıç'a göre, örgütün yasadışı faaliyetlerinin zirveye çıktığı, 1992-1995 arasında terör eylemlerinde de
patlama yaşanması bunun göstergesi.
***
JİTEM'de dikkat
çekici bir husus da iç kavgalar ve ardından gelen suikastlar.
JİTEM'in kurucusu Asayiş
Kolordu Komutanı emekli Korgeneral
Hulusi Sayın,
Adana Jandarma Bölge Komutanı
Tuğgeneral Temel Cingöz, Asayiş Kolordu Komutanı emekli Korgeneral
İsmail Selen "sol terör örgütlerinin" saldırılarıyla şehit oldular.
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref
Bitlis "
sabotaj" olduğu ağır basan
uçak kazası ile hayatını kaybetti.
Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral
Bahtiyar Aydın, uzun menzilli "suikast" silahı ile şehit edildi.
Bütün bu şok olaylar 1991-1993 arasında gerçekleşti.
JİTEM'in kurucularından olan ve
tasfiye edilen emekli
Binbaşı Cem Ersever de 4
Kasım 1993'te, elleri arkadan bağlanmış, ağzı bantlanmış ve başına iki kurşun sıkılmış olduğu halde Ankara Elmadağ'da ölü bulundu.
Türkiye'deki yüzlerce karanlık olayın aydınlanması için JİTEM'in yasadışı faaliyetlerinin bir bir ortaya çıkarılması gerekiyor.
Ergenekon bu sürece katkıda bulunuyor ama tamamını kapsamıyor.
Bu yönde son yıllarda atılmaya başlanan adımlar yetersiz olsa da umut veriyor.