Silah kaçakçıları var. Vesayet rejimini sürdürmek için bu meseleyi kullananlar var. Siyasî
rant elde edenler var. İçeriden olanlar var, dışarıdan olanlar var.
Nedir
Kürt sorunu? İttihat Terakki zihniyetini, Cumhuriyet'le de devam ettirmek isteyenlerin; Milli Mücadele'yi birlikte yaptığımız, bu milletin aslî unsuru Kürt kardeşlerimizi, yok sayma, "siz aslında Kürt değilsiniz, Türk'sünüz. Bırakın şimdi şu Kürt kimliğini" diyerek v
e devleti hukuk dışı işlere alet ederek, asimile etme siyasetinin adıdır. Bu siyasetin uygulamalarında zulüm vardır, işkence vardır, horlama vardır,
faili meçhul cinayetler vardır.
Kürt sorunu, bu milletin sorunu değildir. Biz Türk-Kürt diye bir şey bilmiyorduk. Biz böyle bir mesele
icat etmedik. Biz insanız, kardeşiz,
kavga istemiyoruz. Birbirimizden ayrılmak da istemiyoruz. Ayrı devlet isteyenler, yüzde 5'i geçmiyor, geçmez. Aklı, vicdanı, mantığı olan bölünmeyi, ayrılmayı istemez.
Bize kalsa, bize bırakılsa bu problemi biz çözeriz. Ama bırakmak istemeyeceklerdir.
İşte Sayın
Başbakan DTP yöneticileri ile görüştü. Çok çok önemli bir görüşmeydi, diyor. Barış adına, uzlaşma adına çok önemli bir adımdan bahsediliyor. Pekiyi Sayın
Baykal ile Sayın Bahçeli'nin verdiği tepkileri anlayabiliyor musunuz? Ben anlıyorum. İkisinin de partisi, Kürt seçmenlerden oy alamıyor. Doğu'da ve Güneydoğu'da yoklar. Adeta hariçten gazel okuyanlar durumuna düştüler. İnsan en azından aynaya bakar, özeleştiri yapar. "Kürt vatandaşlarımız bize neden oy vermiyorlar?" diye sorar. Öyle ya, siyasî partisiniz. Türkiye'nin partisisiniz. Neden Doğu'da ve Güneydoğu'da yoksunuz? İnsan, bunun bir problem olduğunu kabul eder. Nerede hata yapıldığını anlamaya çalışır.
Hele Sayın Bahçeli'nin, İçişleri Bakanı'nın davet ettiği yazarlara -ne yani davete icabet etmeseler miydi- "12 kötü adam" demesini, demokratik
terbiye, siyasî nezaketle bağdaştırmak mümkün mü? Siz tek başınıza
iktidar olsanız, bu kötü adamlar için ne yapmayı düşüneceksiniz? Çok hassas bir dönemde, bu insanları
hedef göstermiyor musunuz?
Allah korusun, bunlardan birinin başına bir şey gelse, nasıl bir vebalin altına gireceğinizi düşünemiyor musunuz?
İnanınız şahsen ben Sayın Bahçeli'nin bağırmadan yapacağı bir konuşmanın hasretini çekenlerden biriyim. Neden bağırıyor, çağırıyor? Yine Sayın Baykal'ın
Ergenekon konusunda neden bu kadar öfkelendiğini merak ediyorum.
Başa döneyim. Kürt sorununu çözmek zordur, dedim. Şahsen ben bir provokasyondan çok korkuyorum. Şu Ergenekon davasında ortaya çıkan dehşet verici bilgiler, iddialar bu korkumu artırıyor. İki gün önce 3.
iddianame mahkemece kabul edildi. Orada 12 suikast iddiası var. İşçi Partisi'nde yapılan aramada, Yargıtay'a, NATO Karargâhı'na ve 2005'te
Kara Kuvvetleri Komutanı
Org. Yaşar Büyükanıt'a yönelik suikast planları ele geçirilmiş. Yine ele geçen belgelerde;
Fehmi Koru,
Orhan Pamuk,
Ahmet Türk, Osman
Baydemir, Sebahat
Tuncel,
Ermeni Patriği
Mutafyan, Ermeni asıllı Minas Durmaz Güler,
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız,
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri
Kazım Genç ve Başbakan Erdoğan'ın da hedefe konulduğu anlatılıyor. Ankara'daki Optimum Alışveriş Merkezi'ne yönelik
bombalı saldırı planı da, ele geçen belgeler arasında.
On binlerce mermi, onlarca dolu LAW
silahı -
boru değil- binlerce
el bombası,
patlayıcı ele geçirildi. Ülkeyi kaosa sürüklemek için korkunç bir plan var ortada.
Onun için samimi olan herkesin, istihbarat ve güvenlik birimlerinin, medyanın, çok dikkatli olması gereken günlerin içindeyiz. Çünkü Kürt meselesinde ne zaman barıştan, silahların bırakılmasından söz edilmişse provokasyonlar,
PKK damgalı katliamlar oldu. Ergenekon yaralı iken, Ergenekon muhiplerinin telâşı artarken, aman dikkat...