Ertosun, bilhassa
Ergenekon Terör Örgütü Davası sanıklarından Engin Aydın'la olan ilişkisini izah etmekte zorlandı. Geçmişte
bakanlık danışmanı olarak Aydın'la çalıştıklarını, oradan kalma bir dostlukları bulunduğunu ve Türk toplumunun eğilimlerine uygun biçimde '
vefa' gösterdiğini söyledi. 'Başına iş gelmiş arkadaşa vefa' ifadeleri ilk
itirafları. Zira yalanlamaya çalışsa da görüşmenin dostun başına gelen 'iş'le ilgili olduğu ve vefa kapsamında gerçekleştiği kendi ifadelerinden anlaşılıyor. Vefanın
açılımı şudur: "Üzülme, biz senin yanındayız." Bu mesajı Aydın'ın bütün dostları verebilir; yüksek
yargıç olanlar hariç. Ertosun, görüşmenin herkesin gözü önünde bir yerde gerçekleştiğini söylüyor. Belki asıl problem de budur. Zira
destek mesajları, görülebilecek şekilde verilirse anlamı olur. Asıl büyük itirafı Ertosun şu cümleyle yapıyor: "Dava, Yargıtay'a geldiğinde görevde olursam girmem."
HSYK üyesi Ertosun, Yargıtay'daki oturumlara katılamayacağını itiraf ediyor. Aynı konuda HSYK'daki oturuma katılmasını nereye koyacağız? Ertosun, Aydın'la görüşmelerinde
Danıştay İdari Dava Daireleri başkan vekilinin de yanlarında yer aldığını belirtti. Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılarla ilgili bakanlık kararları, temyiz makamı olduğu için buraya geldiğinde söz konusu kişi oy kullanacak mı?
Kendisiyle alakalı geçmişte yapılan suçlamalardan aklandığını anlatırken söyleyebildiği tek
mahkeme kararı Can Dündar'a karşı kazandığı tazminat
davası.
Sabancı suikastı sanığı Mustafa Duyar'ın öldürülmesi,
Uşak Cezaevi olayları ve
Hayata Dönüş operasyonları konusunda 'soruşturmaya yer olmadığı' kararlarını sıraladı. Yani bugün eleştirdiği uygulamayla kurtulmuş ve bunu hüccet gösteriyor. Bakanlık müfettişleri inceleme yapmış ve bakanlık soruşturmaya yer olmadığı kararı vermiş. Soruşturmalar sırasında Can Dündar'ın lehine ifade verdiğini ilave etmeyi unutmadı. Ertosun, Duyar'ın ve katilinin kendinden önce nakledildiğini bildirdi. Fakat
cinayet emrini veren Nuriş Çetesi'nin kendi döneminde geldiğini es geçti. Evet
tetikçi ondan önce gelmişti ama azmettirici 15
Şubat 1999'da nakledilmişti.
Ertosun, şikâyetlerle ilgili olarak bakanlığın gereğini yaptığını ve zaten yetkinin de Adalet Bakanlığı'nda olduğunu kayıtlara geçirdi. Bakanlığın açıklamasında yer alan 'idari mekanizma' vurgusunu teyit etmek zorunda kaldı. Ergenekon soruşturmalarında savcı ve hakimlerin yaptığını savunduğu hataları sıralarken '
demokratikleşme açılımı' ifadesini kullandı. Bugünlerde yapılan açılımlara gönderme yaparak 'Bizimki içi dolu açılımlar' demeyi
ihmal etmedi. Ertosun'u en çok zorlayan soru şuydu: Bahsettiğiniz uygulamalar yıllardır var. Sizin arkadaşlarınızın da içinde bulunduğu sanıklara tatbik edilince mi
hukuksuzluk aklınıza geldi? Ertosun, kurulun daha önce bunları gündeme getirmemiş olmasının kendisini bağlamayacağını ileri sürdü. Peki, on yıllardır
adliye camiasında önemli görevler yapan Ertosun, kişisel olarak bu görüşleri hangi düzlemlerde dile getirdiğini açıklayabilir mi?