Aynı süreçte
Üzeyir Garih ve
Özdemir Sabancı gibi iki önemli işadamımız da katledildi.. Ve her iki suikastlarla ilgi olarak pek çok iddia, spekülasyon dillendirildi. Bunları özetleyerek lafı
uzatmak istemem. Ancak şu kadarını söyleyeyim; ortaya çıkan
tanıklıklar ve iddialar göz ardı edilecek nitelikte değil.
Son zamanlarda özellikle
Özdemir Sabancı suikastıyla ilgili herhalde önemsenmesi gereken iddialar gündemde.
Karagümrük Çetesi olarak ünlenen Vedat ve Nuri
Ergin kardeşlerin şimdi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi olan
Ceza ve Tevkif Evleri eski genel müdürü Ali
Suat Ertosun’la ilgili sözleri;
Nuri Ergin’in ‘ Devlet bize
Mustafa Duyar’ı öldürttü..’ ifadesi
kulak arkası edilebilir görünmüyor. Ancak ne Sabancı
ailesi savcılığa başvurup ‘ Çağırın bu adamları ifadelerini alın, aile büyüğümüzün katiliyle ilgili bilmediğimiz bir gerçek varsa ortaya çıksın’ diyor ne de savcılar kendiliklerinden harekete geçip söz konusu kişilere ‘Anlatın bildiklerinizi’ diyor..
HSYK gibi önemli bir makamda bulunan Ali Suat Ertosun’un tavrı ayrı bir garabet. Özdemir Sabancı suikastının faillerinden Mustafa Duyar’ın katli için zemin hazırladığı imaları uluorta dillendirilirken hazretten çıt çıkmıyor.
Olay günü Sabancı Center’da Fehriye
Erdal ve Mustafa Duyar’la birlikte olduğu bilinen İsmail Akkol hakkında tefrik edilen dosyaya bağlı
arama kararı devam ediyor mu, sonuç nedir, neden
Fehriye Erdal’ın Belçika’dan iadesi meselesi takip edilir de olay sonrası Mustafa Duyar’la birlikte Suriye’ye gidip
PKK örgüt evinde gizlendiği tesbit edilen Akkol’dan söz edilmez anlamak mümkün değil. Mustafa Duyar’ın bildiği bir şey varsa bunun İsmail Akkol’ca da malum olması gerektiği düşünülmez mi?
Bilindiği gibi o dönemde Mustafa Duyar PKK gözetiminde kaldığı evden elini kolunu sallayarak çıkıp Türk elçiliğine gelmiş, teslim olmuştu.
Yargı süreci temyiz aşamasındayken suikastla ilgili gerçekleri açıklayacağını söyleyerek savcılığa başvuran Duyar’ın tavır değişikliği önemli görüldüğü için
mahkeme İçişleri Bakanlığı’na başvurarak Duyar’ın yapacağı açıklamanın ehemmiyetine binaen hakkındaki ceza infazını askıya alınıp kendisinin farklı bir kimlikle serbest bırakılmasının önünü açacak girişimi başlatmıştı. Nitekim o dönemde Duyar cezaevinde evlenmiş kısa bir sure sonra da basına eşinin hamile olduğu haberi yansımıştı. Şimdilerde
soruşturma aşamasından itibaren yargılama devam ederken
savcılık talebiyle otomatik olarak devreye giren ‘Tanık koruma programı’ o günlerde iki senede bir yenilenen düzenlemeye dayalı olarak İçişleri Bakanlığı’nın oluruyla işlerlik kazanıyordu.
Not: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açıklamalarıyla başlayan ‘
Kürt açılımı’ tartışmalarının başladığı ilk günden itibaren DTP çözüm yolunda muhatap alınma derdinde. Ancak iki haftadır yaşananlara bakılırsa
Öcalan inisiyatifi DTP’ye bırakma niyetinde değil. DTP’liler başbakan dahil çeşitli makamlardan randevu isteyedursunlar
Abdullah Öcalan belirlediği kişilere kendi avukatlarını göndererek ne istediğini ya da ne istemediğini- söylemeye devam ediyor