Tanıdığım insanlarla yemek yemenin ne sakıncası var? Demek ki birilerinin nasırına basmışım.' demiş. Ben,
istifa etmese bile en azından pişmanlık duyacağını ve kamuoyundan özür dileyeceğini düşünmüştüm.
Hayret... O bir
Ergenekon sanığıyla oturup konuşmakta hiçbir sakınca görmüyor. Oysa dünyanın her yerinde bir yargı mensubunun bir davanın sanığıyla buluşması, ardından da o davanın hakim ve savcıları hakkında radikal öneride bulunması büyük bir skandaldır. Ve hiçbir sebep bunu hafifletemez. Eski arkadaşlık gibi gerekçeler skandalın boyutunu daha da ağırlaştırır. Her skandalın da mutlaka bir bedeli olur.
Ertosun'dan ne istifa ne de özür... Aslında burası sözün bittiği yerdir.
Ayrıca fotoğrafı normal bulduğunu anlatırken 'Demek ki birilerinin nasırına basmışım' da demiş. Nasırına bastığı şey belli: Adalet... Mülkün temeli olan
adalet. Bunun şakaya gelir tarafı yok. Ergenekon,
faili meçhul ve KCK davalarının hakim ve savcılarını yerlerinden uzaklaştırma girişimi. Bastığı nasır bu...
Ertosun birilerinin değil, adaletin, dolayısıyla
Türkiye'nin nasırına bastı. Dört koldan tepki görmesi bu yüzden.
HSYK üyesi bir sakınca görmese de bu fotoğraf ülkenin hafızasına kazındı, kolay kolay unutulmayacak. Diğer üyelerin onun gibi düşündüğünü, o skandal fotoğrafı normal karşıladıklarını hiç sanmıyorum. HSYK'nın kararlarını gölgeliyor, itibarını zedeliyor çünkü.
Ertosun, sorun yapmasa da HSYK bu fotoğrafı taşıyamaz.
Dün Ankara'nın gündemi yine HSYK idi. Ertosun'un nerede, hangi gerekçeyle hazırladığı anlaşılamayan korsan
kararnamesi kurulu kilitledi. 2 bine yakın hakim ve savcının kulağı Ankara'dan gelecek haberde.
Milli Eğitim Bakanlığı yaz kararnamesinin gecikmesini dikkate alarak SBS tercihlerinin süresini uzattı. Kararname için öngörülen olağan takvim çoktan aşıldı.
Bir sonuç çıkar umuduyla gözler kurulun dünkü toplantısındaydı.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin önce müsteşarsız katıldı. Belli ki Bakan Ergin bir uzlaşma zemini arayışı içinde. Ertosun'un korsan listesi masada durduğu sürece bir ilerleme sağlanması çok güç. İlerleyen saatlerde Ergin,
Müsteşar Ahmet
Kahraman'la birlikte gitti toplantıya.
Adalet Bakanı Ergin ve Müsteşar
Ahmet Kahraman bulunduğu noktadan geri adım atar mı?
Hayır. Bulundukları yer en meşru nokta çünkü. Bakan, müsteşarla birlikte doğru yerde duruyor. Kamuoyuna mal olmuş davaların hakim ve savcılarının yerlerinden edilmesini müzakere konusu yapmamaktan daha
doğal ne olabilir? Anormal olan bunları değiştirmeye kalkmak.
Bugünlerde sürekli hatırlanan bir
Şemdinli savcısı örneği var. O dönemin HSYK üyeleri iddianamesini beğenmedikleri bir savcıyı meslekten
ihraç etti. Ne oldu? Dosyayı devralan yeni savcı Şemdinli olayını aydınlattı mı? Hayır. Kim kaybetti kim kazandı?
Toplum vicdanı faturayı devrin Adalet Bakanı'na kesti. Ayrıca yargı bu olaydan derin yara aldı. Şemdinli örneğinden herkesin
ders çıkarması gerekmiyor mu? Şimdi Adalet Bakanı
Sadullah Ergin'in sokaktaki vatandaşın adalet duygusunu müzakere konusu yapmaması anlaşılabilir bir durum. Türkiye, Şemdinli hatasını tekrarlamak istemiyor. Kamuoyunun duyarlılığı başka türlü nasıl açıklanabilir?
Ertosun'un korsan kararnamesi HSYK'nın yaz atamalarını çıkmaza soktu. Dün
akşam saatlerinde Ergin ve Kahraman'ın toplantıya katılması bir umut doğurdu. Ancak korsan liste masada durduğu sürece krizin aşılması mümkün görünmüyor. Toplum adaletten asla geri adım atılmasını istemiyor. Yeni Şemdinliler yaşanmamalı.