İktisatçılar yaşanan
krizin nedeni ve tedavisi konusunda halkı aydınlatamadılar.
Londra’da yayınlanan The
Economist dergisi son sayısında makro ekonomi biliminde nelerin yanlış gittiğini sorguladı.
The Economist’in incelemesine göre makro ekonomistler modellerinde
sermaye piyasalarının hep mükemmel çalıştığını varsaydılar. Finans kesimi onlar için önemli bir değişken değil sadece bir peçeydi. Columbia Üniversitesi’nden Perry Mehrling “
Ekonomistler materyalisttir. Onlar için bir
torba buğday bir oda dolusu tahvilden daha önemlidir. Şairin söylediği gibi iktisatçılar için ‘bir ödeme vaadi ne yemektir ne de
elbise’” diyor. Mehrling haklı, pek çok makro
ekonomik modelde bankaların bulunmayışı bugün yaşanan ekonomik krizin niçin çıktığını ve tedavisini bize tam olarak açıklayamıyor.
Dünya’da çok sayıda
Merkez Bankası’nın kullandığı “Dinamik Şansa Dayalı Genel Denge Modeli” (DŞGM) yaşadığımız
finansal kriz hakkında bize pek bir şey söyleyemiyor.
Enflasyon hedeflemesi doktrinini uygulayan
Kanada, Britanya,
Yeni Zelanda ve
Türkiye gibi çok sayıda ülkenin kullandığı DŞGM’nin krizi açıklayıcı ve giderici bir haritası yok.
Uygulanan DŞGM’ye göre Amerika’da çıkan krizin ilk aylarında makro iktisatçılar
Amerikan Merkez Bankası’nın ve diğer Merkez Bankalarının gücüne inandılar. Meşhur bir akademik iktisatçı ve aynı zamanda Amerikan Merkez Bankası yöneticilerinden Frederich Mishkin, Merkez Bankası
politika faizlerinin indirilmesiyle krizin giderilebileceğini ileri sürdü. Onun bu sözlerinin ardından Amerikan Merkez Bankası faizleri 5 puan indirerek 0-0,25 oranına getirdi. Fakat bu faiz indirimleri sistemin ayağa kalkmasına
yardım edemedi. Para politikasına olan
inanç sarsıldı.
Mishkin’in ardından bu defa Keynes’in takipçileri olan Paul Krugman ve Richard Kahn, devlet harcamalarının arttırılarak ekonominin canlandırılacağını ileri sürdüler. Ama bu konuda da ekonomistler aynı fikirde değil. Robert Lucas, kamu harcamalarının artması yönünde karar alan ABD Başkanı Barack Obama’nın danışmanlarının yaptıklarına “basit iktisat” diyor.
Son günlerde herkes varlık fiyatlarının nasıl balon yaptığını ve bu balonun ne zaman, niye söndüğünün bilgisine ihtiyaç duyuyor. Ama iktisatçılar henüz bu sorulara doyurucu cevaplar veremiyorlar. Anlayacağınız Paul Krugman’ın deyimiyle makro ekonomi “karanlık çağını” yaşıyor.
Makro ekonomik modellerin yaşanan krizi açıklamakta yetersiz kalması nedeniyle Avrupa’da pek çok insan, iktisatçıların öne sürdüğü ekonomik liberalizminin çöktüğüne inanıyor artık.
Avrupalılar “politikacıların” ekonomiyi daha iyi yöneteceğini düşünüyorlar. Aslında bu çok tehlikeli bir düşünce. Çünkü ekonomiye politikacının aşırı müdahalesi temel hak ve özgürlükleri kısıtlayabilir. Politikacının devlet aracılığı ile ekonomiye daha çok müdahale etmesi yolsuzluk,
hırsızlık, adam kayırma, israf ve verimsizliği beraberinde getirir. Bu nedenle ekonomiye politikacının aşırı müdahalesine kapı açarken dikkatli olmak gerekiyor.