Bilmek istiyorum.
Bu kurulun bazı üyeleri, aynı zamanda, başkanlığını Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun yürüttüğü ideolojik
YARSAV kurumunun üyesi... YARSAV’ın faaliyet kalemleri ve başkan Eminağaoğlu’nun yaptığı siyasi açıklamalar kurul üyelerini rahatsız etmiyor mu?
Bilmek istiyorum...
HSYK’nın
taslak hazırlama yetkisi olmadığı halde, niçin bazı üyeler bunu birincil iş sayıyor?
Bilmek istiyorum.
Kurulun faal ve cevval üyelerinden olduğu anlaşılan değerli Ali
Suat Ertosun, neden özellikle
Ergenekon savcılarının,
mahkeme heyetinden iki ismin, Diyarbakır’daki
faili meçhul soruşturmaları ve PKK’nın şehir yapılanması KCK operasyonunu yürüten savcıların görev yerlerinin değiştirilmesini istiyor?
Bilmek istiyorum...
Uluslararası hukuk kuralları, yargı görevi yürüten kişilerin
baskı altında tutulmamaları gerektiğini söylüyor. HSYK patentli bazı jet atamalar, kafalarda soru işareti bırakan görevlendirmeler, ortaya ilginç rastlantılar çıkaran yer değiştirmeler bizatihi ‘baskı’ ve ‘
yargıya müdahale’ değil midir?
HSYK’dan bunun cevabını istiyorum.
Kamuoyu tarafından ‘
Hayata Dönüş Operasyonu’ olarak bilinen cezaevi baskınlarında kaç mahkum öldürüldü? O dönemde
Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürü kimdi?
Bu müdür
Ali Suat Ertosun’sa, neden çıkıp ‘Operasyonumuzun ismi hayata dönüştü ama maalesef hayattan uzaklaştırma işlevi gördü’ demiyor?
Bilmek istiyorum.
Sacit Kayasu Adana Cumhuriyet Savcısı’ydı... Tam da, Deniz Baykal’ın istediği şeyi yaptı, 12
Eylül darbesini gerçekleştiren cunta hakkında
iddianame hazırladı.
İddianame yürürlüğünü koruyor ama olan Kayasu’ya oldu.
HSYK kararıyla önce meslekten atıldı, sonra avukatlık hakkı elinden alındı.
Kayasu hangi suçu işledi.
HSYK, neyi ve kimi korumuş oldu?
Bilmek istiyorum.
Benzeri bir iş,
Şemdinli davası savcısı Ferhat
Sarıkaya’nın da başına geldi.
Bombalarıyla suçüstü yakalanan ‘devlet görevlileri’ni derdest eden Sarıkaya da, HSYK kararıyla meslekten çıkarıldı. Onun da avukatlık hakkı bulunmuyor.
Sarıkaya hangi suçu işledi?
HSYK neyi ve kimi korumuş oldu?
Bilmek istiyorum.
Meş’um ve menfur 28
Şubat sürecinde, savcılar
karargaha taşınıp brifinglenip tütsülendiler. Her ağzını açışta ‘yargının bağımsız olduğunu’ söyleyen eşhas, düpedüz ‘yargıya müdahale’ anlamına gelen brifingler serisine
itiraz etmedi. Siyaset kurumuna şarlamayı itiyat haline getirmiş hiçbir
yüksek yargı mensubu, işbu ‘karargah müdahalesi’ni sorun yapmadı.
HSYK’nın da sesi çıkmadı.
Hiçbir HSYK üyesi, çıkıp, ‘Efendiler, böyle şey olmaz.
Yargı sadece
siyaset kurumuna karşı değil, silahlı bürokrasiye karşı da bağımsızdır’ demedi. Neden?
Bilmek istiyorum.
Bir
CHP milletvekili (
Atilla Kart), HSYK’ya Ergenekon savcıları için suç duyurusunda bulunmuştu. Bazı Ergenekon sanıklarının ‘
Şahin Abi’ diye seslendikleri CHP
Milletvekili Şahin Mengü de Ergenekon savcılarının görevden alınmalarını istemişti.
HSYK Kanunu’nun 19. maddesine göre ‘
kararname taslağı’ hazırlama yetkisi Adalet Bakanlığı’na ait.
İşin içinde Bir ‘CHP-HSYK ortaklığı’ yoksa (ki, yok), bu ‘yaz kararnamesi’ de nerden çıktı?
HSYK, yasaların vermediği yetkiyi kimden alıyor?
Bilmek istiyorum...