Nabucco.
Bu iki cümleden sonra üçüncü bir cümle şöyle kurulmalı diye düşünüyorum:
Hadi
Avrupa, şimdi yine ayak sürüsün
Türkiye'nin
AB üyeliği konusunda...
"-Türkiye olmadan AB'nin global bir vizyona sahip olması mümkün değildir" cümlesi çok önceden kurulmuştu.
Şimdi;
"-Türkiye olmadan Avrupa'nın enerji ihtiyacını karşılamasının bedeli çok daha yüksek olacak" cümlesi kurulabilir.
Evet Nabucco, Avrupa'nın doğalgaz ihtiyacının karşılanması anlamında,
ekonomik boyutunun ötesinde, tam bir stratejik anlam taşıyor.
Asya,
Ortadoğu, Türkiye, Avrupa ve bağlantılı olarak
Amerika-
Rusya...
-
Mavi Akım...
-Batı
Doğalgaz hattı...
-
Bakü-Tiflis-
Erzurum hattı...
-
İran-Türkiye hattı...
-Bakü-Tiflis-
Ceyhan Petrol hattı...
-
Irak-Türkiye Petrol (
Kerkük-Yumurtalık) hattı.
Bu tablo, büyük bir coğrafyanın kaderini birbiriyle bağımlı hale getirirken, Türkiye'yi de böyle bir kader çizgisinde merkezi bir
ülke haline getiriyor.
Bundan böyle Türkiye'nin siyasi istikrarı ve güvenlik sorunu, dünya için özellikle Avrupa için çok daha önemli hale gelecek.
Bu stratejik çerçeve yanında, Nabucco projesinin bundan sonraki her safhasında Türkiye'ye ekonomik artışlar sağlayacağı kesin.
Mesela, Nabucco projesi ile
Azerbaycan,
Gürcistan, Türkiye,
Bulgaristan,
Romanya,
Macaristan ve Avusturya'ya kadar, yapılması planlanan ve 3'te ikisi (yaklaşık 3300 kilometrelik hattın 1998 kilometresi) Türkiye'de yapılacak olan doğalgaz hattı inşasında Türkiye'ye 4.8 milyar euro'luk bir yatırım yapılacak, 5 bin kişiye
iş imkanı sağlanacak.
Ardından, gaz tedariki açısından Türkiye rahatlıyor. Halen 57 ilde doğalgaz
ısınma için kullanılıyor, 24 ilde doğalgaz yok. Nabucco ile gaz tedariki daha olumlu hale geleceği için hem eskiden beri doğalgaz kullanan illerde kış aylarındaki zorluklar giderilmiş olacak hem de yeni illere doğalgaz ulaşması mümkün olacak.
Enerji Bakanı
Taner Yıldız'ın verdiği bilgiye göre Türkiye ayrıca taşımadan dolayı da 4.2 milyar dolarlık bir
vergi gelirine sahip olacak. Bu, hattın önemli bir kısmı Türkiye topraklarından geçtiği için vergi gelirinin yüzde 60'ına tekabül ediyor.
Acaba Türkiye, pasif
transit ülke mi olacak, enerji oyuncusu mu?
Belki birtakım güçler, Türkiye'nin
bölgedeki rolünü küçültmek gibi bir hesabın içine girmiş olabilirler.
Ama Türkiye, bu olumsuz hesaplarla boğulacak bir ülke olmadığını göstermiş bulunuyor.
ABD
Dışişleri Bakan Yardımcısı Matthew Bryza Kıbrıs'ın Rum tarafında "Türkler'e
baskı yapsanız..." yollu bir talebe çok net
cevap vermişti:
-Türkler artık bölgesel bir süper güçtür. Onlara baskı yapma zamanı çoktan geçti.
Bunu Amerika anladı ama henüz Avrupa Birliği'nde kimi ülkelerin anladığı söylenemez. Onlar,
Rumlar adına Türkiye'nin bileğini bükmek ve AB ile ilişkileri bir
terbiye aracı olarak kullanmak gibi bir yolu benimsiyorlar.
Ama Türkiye de kendi yolunda ilerliyor. Bu sürecin sonunda AB'nin Türkiye'yi daha sağlıklı biçimde idrak edeceğinden kuşku duymamak lazım.
AB'nin eski Genişlemeden Sorumlu Komisyon Başkanı Gunter Verheugen'in, nüfus yaşlanmasını değerlendirdiği bir konuşmasında şu mealde bir sözünü hatırlıyorum:
-Bir gün gelecek AB, Türkiye'nin AB'ye tam üye olması için rica edecek. Çünkü çalışan insan açığı noktasından yetişmiş insan ihtiyacını başka türlü karşılaması mümkün olmayacak.
İşte Nabucco da, "Türkiyesiz olmaz" yargısına götüren bir başka gerekçe durumunda.
Enerji bu coğrafyada yoğunlaşmışsa ve Türkiye bu coğrafyanın kalbi durumunda ise ve Türkiye'deki siyasi liderlik, Türkiye'nin bu coğrafya ile kalbi alakalarını diri tutabilecek beceriyi göstermişse... Bunun Türkiye'nin kudret hanesine önemli getiriler sağlaması kaçınılmazdır.
Şu söylenebilir ki:
Türkiye'nin güvenliği artık küresel bir zarurettir.
Türkiye'nin istikrarı artık küresel bir zorunluluktur.
Türkiye sırça saraydır, kimse onunla gelişigüzel oynamamalıdır çünkü bunun getireceği bedeli telafi imkanına kimse sahip değildir.