Bırakın
Sarkozy veya Merkel istedikleri kadar “
Türkiye’nin tam üyeliğine karşı olduklarını” anlatadursunlar, ortada bir de gerçekler var.
Nabucco,
Avrupa’nın Türkiye ile birlikte çok daha fazla rahat edeceğinin en somut örneğidir. Bugünden itibaren, her Avrupalının göreceği
haritada, Türkiye çok daha net şekilde belirecek.
Bazı olaylar vardır, sadece siyasi veya
ekonomik yansımalarıyla tartışılır. Kazanılacak para veya elde edilecek siyasi güç
hesap edilir.
Ankara’da dün
imzalanan Nabucco projesi, son yıllarda Türkiye’ye en önemli siyasi ve ekonomik avantajlar sağlayacaktır. Nabucco, uzun yıllar boyunca da
ülkemize önemli artı değer getirecek.
Bu anlaşmanın neden bu kadar değerli olduğunu kısaca anlatmak istiyorum.
Herşey, 2006 yılında
Rusya’nın
Ukrayna’ya verdiği gazı kesmesiyle başladı.
Moskova, yıllardan beri Ukrayna’nın borç taktığını, zaten
komik denecek kadar düşük bir
fiyatla gaz almasına rağmen, hiç para ödemediğini ileri sürüp , kışın tam ortasında vanayı kısıverince, Rusya’dan gaz alan tüm ülkeler- özellikle de, ihtiyacının büyük bölümünü Rusya’dan karşılayan Avrupa- panikleyiverdi.Zira Ukrayna’ya giden vana’nın kısılması, Avrupa’nın da gaz alımının azalması anlamına geliyordu.
Moskova iddialarında belki haklı olabilirdi, ancak kış ortası vana kapatmak, Rusya’nın güvenilir bir satıcı olmadığı anlamına gelirdi. Bugün Ukrayna’ya yapılanın yarın başka bir gerekçeyle kendilerine yapılabilineceği varsayımından hareket eden Avrupa hareketlendi.
Gaz gereksinimini sadece Rusya’ya bağlamamak, çeşitlendirmek için kollar sıvandı ve işte Nabucco projesi o zaman ortaya atıldı. Konsorsiyum çalışmaları ve pazarlıklar beklendiğinden yavaş gidiyordu ki, geçen yıl kışın aynı dram tekrarlandı.
Yine Rusya-Ukrayna gaz kavgası çıktı.
Avrupa yine soğukta titredi ve sanayileri yavaşladı.
O zaman proje hızlandırıldı.
BU PROJENİN TEMELİ GAZ VERENLER İSE, VANAYI ELİNDE TUTAN DA TÜRKİYE’DİR.AVRUPA, BU KONUDA TÜRKİYE’YE NE KADAR GÜVENDİĞİNİ VE TÜRKİYE’YE İHTİYAÇ DUYDUĞUNU AÇIKÇA GÖSTERMİŞ OLUYOR.
Nabucco’nun gerçekleşmesi, Türkiye’yi resmen, Avrupa ile Kafkaslar arasında bir enerji koridoruna dönüştürüyor. Transit ülke olmak kolay bir şey değildir. Son derece önemli sorumluluklar yüklenirsiniz.
Boru hattının güvenliğini, gaz akımının hiçbir sekteye uğramadan akmasını sağlamak zorundasınızdır. Herhangi bir aksamada, kimse gözünüzün yaşına bakmaz. Vereceğiniz gerekçeleri de dinleyen çıkmaz.
Türkiye bu projeyle birlikte Avrupa’ya bir adım daha yakınlaşmıştır.
Avrupa Türkiye’ye ne kadar güvendiğini ve Türkiye’nin katılımıyla ne kadar güçleneceğini kabul etmektedir.
Önümüzdeki yıllarda, Nabucco’nun inşası sırasında ve ardından gaz akımı başladıktan sonraki dönemde, her Avrupalının gözünde işte bu sayfadaki harita canlanacaktır. Türkiye ister istemez Avrupanın bir parçası olarak görülecektir.
Sarkozy veya Merkel istedikleri kadar, Türkiye’nin tam üyeliğine karşı çıktıklarını söylesinler. Ortada bir de gerçekler var. Nabucco o gerçeklerden birinin en önemli simgesi.
Gerçek ise, Avrupa’nın, Türkiye’yi içine almadan istediği kadar büyüyemeyeceğidir.
(Son bir not: Bazılarımız bu yazıyı okuyup sakın yanlış anlamasınlar. Nabucco Türkiye’nin tam üyeliğini garantilemez. AB için gereken reformlar yerine Nabucco’nun geçeceğini sanabilecek saf dostları da uyarmak isterim ! )
* * *
AB, TÜRKİYE’YE GÜVENMESE BUNU İMZALAMAZDI...
Nabucco adı verilen
boru hattı, Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine gaz taşıyacak. Gaz,
Türkmenistan,
Azerbaycan,
Irak,
Suriye,
Mısır hatta,
Nükleer projesinden vaz geçtiği veya ABD ve AB ile anlaştığı taktirde İran’dan alınacak ve Avrupa Birliğine dağıtılacak. Böylece, Rusya tek gaz satıcısı olma konumundan çıkarılacak.
Enerji gereksiniminin karşılandığı kaynaklar çeşitlendirilmiş olacak.
Hat, toplam 3.300 kilometre uzunluğunda olacak. Bunun 2 bin kilometresi Türkiye’den geçecek. Ardından
Bulgaristan,
Romanya,
Macaristan üzerinden
Avusturya’ya ulaşacak . Oradan da diğer AB ülkelerine dağıtılacak.
Toplam maliyeti, 8 milyar dolara yakın. Türkiye’deki bölümü 4.5 milyar euro’luk bir yatırımla gerçekleşecek ve 4 yıllık inşaat (2010-2014) süresince 5-10 bin kişiye iş sağlayacak.
Hattın yüzde 60’ı Türkiyeden geçtiği için, toplanacak vergilerin yüzde 60’ı da Türkiye maliyesine ödenecek. Kesin rakkam bilinmemekle birlikte, Türkiye’ye 450-500 milyon euro’luk bir gelir sağlaması bekleniyor.
Bu imza ile konsorsiyum (
Botaş-Türkiye; Bulgargaz-Bulgaristan;Transgaz-Romanya;Mol- Macaristan;OMV-Avusturya; RWE-
Almanya) kurulmuş oldu. Şimdi, konsorsiyum, gazı verecek ülkelerle (Türkmenistan-Azerbaycan-Irak-Suriye-Mısır ve diğer..) masaya oturup fiyat pazarlığı yapacaklar. Anlaşmalar tamamlanınca 2010 yılında inşaat başlayacak ve herşey planlandığı gibi biterse, 2014’den itibaren gaz basılmaya başlanacak.