Siyasetin nabzı nasıl başkent
Ankara'da atıyorsa, ekonomi ve medyanın nabzı da
İstanbul'da atıyor.
Her gazetenin Ankara'da güçlü kadroları var ama yazı işlerinin tamamı ve yazarlarının çoğu İstanbul'da...
Gazeteciler Ankara-İstanbul arası mekik dokuyor.
Ancak
bakanların ve liderlerin yoğun programları her zaman görüşmeler yapmak için müsait olmuyor.
Bu durum, bir
iletişim yetersizliğinin ortaya çıkmasına sebep oluyor.
Bu nedenle, siyasilerin İstanbul'a daha fazla öncelik vermeleri gerekiyor.
Milli Eğitim Bakanı
Nimet Çubukçu ve
Devlet Bakanı Egemen Bağış'ı kutluyorum.
Her iki bakan da
genç ve farklı bir vizyon ortaya koyuyorlar.
***
Türkiye'nin ilk "
Avrupa Bakanı" Bağış, 6 aylık icraatını değerlendirdi.
Ardından sorulara
cevap verdi.
"AB'nin yolu Diyarbakır'dan değil,
Meclis Genel Kurulu'ndan geçer" sözü ilgi
çekici bir politik tashihti.
Yine Türkiye'nin AB üyesi olacağına
inanç halkımızda azalırken, Avrupa ve hassaten Fransa'da arttığına vurgu yaptı.
Bu da çarpıcı bir çelişki...
Bağış'ın, "100 bin sayfalık AB müktesebatının henüz 4 bin sayfası tercüme edildi" sözü ise sarsıcıydı.
Demek ki AB yolunda daha çok sancılı günler geçireceğiz.
***
Türkiye'nin ilk kadın
Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, eğitim ve öğretime "kadın eli" değdirme çabasında.
Eğitim sorunlarını çözmede farklı fikir jimnastiklerine açık bir yapısı var.
Müzik, resim, beden eğitimi gibi bilgiye dayalı olmayan derslerden notun kaldırılması tezini bile rahatlıkla konuşabiliyorsunuz.
Bunda
kariyer olarak eğitimci olmamasının da büyük rolü var.
Böylece sorunların çözümü için "kalıplaşmış ya da öğretilmiş" yaklaşımlar sergilemiyor.
Çubukçu bu tavrını sürdürürse, Milli Eğitim'de iz bırakan adımlar atacaktır.
Yine gelişmiş
ülke eğitim sistemleriyle Türkiye'yi karşılaştıran incelemeler yapıyor.
'Mavi Önlük'ün kaldırılmasında olduğu gibi hem öğrencileri hem de velileri sevindiren açılımlara hazır olun.
***
Mutada dönüşmeden benzer uygulamaları diğer bakanların da yapmasının olumlu sonuçlar vereceği inancındayım.
Bu talep
Başbakan Erdoğan için de geçerli...
İlk iktidara geldiklerinde bu tür bilgilendirme, iletişim yemekleri sık yapılıyordu.
Şimdi bu eksikliğin hükümetin icraatlarına medyanın yaklaşımlarını olumsuz etkilediğini düşünüyorum.
Unutmamalı ki "İnsan bilmediğinin düşmanıdır."
Kastettiğim
Genelkurmay Başkanı'nın arkasına 30
general alarak yaptığı gibi (akredite uygulamalı) resmi basın toplantıları değil.
Mümkünse,
kamera ve kayıtlardan uzak sohbet tarzı toplantılar.
Kısaca
siyaset İstanbul'a daha fazla zaman ayırmalı...
***
Bu adam Irak'ı parçalar!
ABD'nin Irak'tan çekilme takvimi daraldıkça, bölgede
tansiyon yükseliyor.
Türkiye'nin başını ağrıtacak şok senaryolar öne çıkıyor.
Irak'ta etnik ve mezhep çatışmaları çıkabilir.
Petrol sahası savaşı patlayabilir.
İç savaş olabilir.
Irak parçalanabilir...
Bütün bunların yaşanmasını önlemek görevi ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'e verildi.
Garip bir tesadüf...
Biden'in 2006'da ünlü gazeteci Leslie Gelb ile birlikte kaleme aldığı "Irak'ı Üç Parçaya Bölmek" diye bir çalışması var.
Bosna'da olduğu gibi cesur davranılması ve 3 güçlü federal bölgeden oluşan gevşek merkezi
yönetim oluşturulmasını öneriyordu.
Raporun adresi de ABD'nin en saygın düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi'ydi.
Uluslararası Kriz Grubu da geçtiğimiz hafta parçalanma tehlikesine işaret eden bir
rapor yayınladı.
Kriz Grubu,
Kürtler'in bu durumda Türkiye ile
ittifak arayışında olacaklarını yazdı.
Giderek kabullenilmeye başlayan bir "Irak'ı bölme" süreci söz konusu...
Biden, birleştirmek yerine parçalayabilir.
Kürtler de Türkiye'nin parçası değil ama güçlü bir müttefiki haline gelebilir.
2011 çok şeylere gebe.