Eğer "askeri
mahkemeler adil çalışıyor" diyenler hâlâ varsa onlara "madem öyle bugüne kadar hangi andıçın hesabı soruldu" diye sormak gerek.
Cengiz Çandar, Mehmet Ali
Birand, Mehmet Altan'ın
PKK yanlısı olduğunu andıçlarda yazanlar yargılandı mı?
Kim oldukları ortaya çıkarıldı mı?
Dahası böyle bir mahkeme oldu mu?
Olmadı tabii ki. Bu şartlarda olmaz da çünkü hangi
askeri mahkeme TSK bünyesinde yazılmış
yasa dışı bir andıçı yargılamaya cesaret edebilir ki?
Mesela Türkiye'yi 28
Şubat ortamına olgunlaştıran
Batı Çalışma Grubu (BÇG) yasal bir kuruluş muydu?
Değil elbette. Ama bu yasadışı kurum
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde kuruldu ve valiler dahil
sivilleri fişledi. Türkiye'yi 28 Şubat'a getiren asimetrik
psikolojik harekâtı yürüttü.
Soruldu mu hesabı?
Sorulmadı, kim soracak ki, Deniz Kuvvetleri
Askeri Mahkemesi mi?
Adamlar hükümeti devirdi ama zamanın
MİT Müsteşarı bile "28 Şubat
darbe değildi" diyor.
Sönmez Köksal 28 Şubat'ın MİT Müsteşarı'ydı. Katıldığı bir TV programında kendisine "Siz 28 Şubat'ta MİT Müsteşarıydınız, darbeyi niye hükümete haber vermediniz" diye sormuştum da "28 Şubat darbe değildi ki" demişti.
Bakınız, zamanın Emniyet
İstihbarat Daire Başkanı ve
Onbaşı Kadir Sarmusak Deniz Kuvvetleri Askeri Mahkemesi'nde yargılandılar.
Neden? Askeri
belgeyi çalmaktan.
Belge neydi? Darbe belgesiydi, Cunta belgesiydi.
Kadir Sarmusak Batı Çalışma Grubu'nda askerdi ama daha asker olmadan önce
Bülent Orakoğlu'nun yanında çalışan bir polisti.
Muhtemelen Orakoğlu ona "Bak bakalım ne var ne yok" dedi. O da cuntanın belgesini getirdi.
Orakoğlu belgeyi zamanın İçişleri Bakanı Meral Akşener'e verdi, Akşener de
Tansu Çiller'e,
Tansu Çiller de Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'e.
Demirel gereğini yaptı mı?
Tabii ki yapmadı. O da belgeyi
Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı
Karadayı'ya verdi. Karadayı da askeri mahkemeye
dava açın dedi ve cuntayı ortaya çıkaran Onbaşı Sarmusak ile Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu tutuklanıp Deniz Kuvvetleri Askeri Mahkemesi'nde yargılandılar. Sarmusak'tan işkence altında alınan ifadelerle...
Sonuçta
beraat ettiler. Çünkü mahkeme belgeyi istiyordu. Ama Batı Çalışma Grubu kendi belgesini mahkemeye getirmedi. Mahkeme askeri bir belgenin çalındığından dolayı yapılıyordu ama ortada belge yoktu. Batı Çalışma Grubu çalınan belgeyi mahkemeye ibraz edemedi.
Asıl hükümete ve millete asimetrik psikolojik harekât yapmaktan Batı Çalışma Grubu'nu kuranlar, izin verenler yargılanmalı.
İsmail Hakkı Karadayı yargılanmalı.
Çevik Bir yargılanmalı.
Bakınız, asker hiçbir zaman siyasetçiye saygılı davranmadı. Çünkü kendisini her zaman onlardan üstün görüyor ve gerektiğinde alaşağı ederiz diye bakıyordu.
Parlamento muhabiri iken Doğan Güreş'e
Özal zamanında
Necip Torumtay'ın
istifa sebebini sormutum. Şöyle dedi:
"Torumtay duygusal bir adamdı. Özal bir
kararname göndermişti. O da gururuna yediremedi istifa etti..."
Peki siz olsanız ne yapardınız: "Kararnameyi yırtar, geri gönderir ve yeniden yazın derdim" dedi.
Çevik Bir Paşa İçişleri Bakanı Meral Akşener'e "Seni bakanlığın önünde kazığa oturturum" demişti.
Siz halkın kahir ekseriyetle seçtiği bir başbakanı uyduruk mahkemelerle asmış bir geleneği temsil ediyorsunuz.
Dolayısıyla güveni hak ediyor musunuz?
Siz Emniyet İstihbarat Daire Başkanı'nı darbeyi
rapor etti diye yargıladınız.
Nasıl güvensin size millet!