Niye karşı çıkıyorsunuz?

İlginç tartışmaların tam merkezinden geçiyoruz.


Bu geçiş sırasında kimin şuur altında ne varsa ortaya o çıkıyor. Bir başka deyişle, kimin ne kadar demokrat, kimin ne kadar vesayet taraftarı olduğu da çıkıyor gün yüzüne. Tartışmalar o kadar alevleniyor, öfkeler o kadar kabarıyor ki, o saate kadar hep maskeli konuşanlar bir anda gerçek yüzünü göstermek zorunda kalıyor. Anlaşılan o ki bu durum bir süre daha böyle devam edecek... Mesela hafta içinde askerî yargı konusu gündemdeydi. Çünkü iki maddelik yasa, iki önemli yenilik getiriyordu. Bir: Bundan sonra asker kişiler disiplin suçu dışındaki suçlamalarda sivil yargıda yargılanacak. İki: Sivil kişiler askerî mahkemede yargılanmayacak. Uzun lafın kısası bu. Tam bu noktada herkese şu soruları tevcih etmek gerekiyor: Siz bu iki düzenlemeden hangisine karşı çıkıyorsunuz ve hangi mantıkla kendinize makul sebep uydurabiliyorsunuz? Bunlardan birine karşı çıkan bir adam kendine hâlâ demokrat diyebilir mi? Bu iki meseleye karşı çıkan siyasi partinin Meclis'te ne işi olabilir? Bu konularda dünya standardında demokrasi istemeyen ve askeri kışkırtarak ultra ulusalcılık yapanların dünyanın en özgürlükçü mesleği olan gazetecilikle ne gibi bir ilgisi bulunabilir? Neymiş? Yasa gece yarısı çıkmışmış. Ne önemi olabilir ki bunun! Zaten bizim Meclis sabahlara kadar çalışıyor. Önemli olan, yasayı çıkarmak için yeterli sayıya erişip erişilemediği. Nitekim yasanın çıkmasına uygun sayı bulunmuş. Diğer itiraz noktası daha vahim: Yasa çıkarılırken CHP ve MHP'ye bilgi verildiği, görüşmeler yapıldığı, yasa metni önceden sunulduğu halde 'Bizim haberimiz yoktu' gibi bazı ucuz siyaset numaralarının yapılması, kamuoyunun beklentisi olan siyaset olgunluğuna yakışmıyor. Daha birkaç hafta önce '12 Eylül darbesini yapanları yargılayalım' diye yeri göğü inleten CHP, şimdi bu yasaya neden bu kadar şiddetle itiraz etti? Ayıp değil mi? Bu kadar köklü bir partinin ibresi iki hafta da olsa demokrasiyi gösteremiyor mu? 'Darbeciler'i hangi mahkemede yargılamayı düşünmüşlerdi ki şimdi 'askerlerin sivil mahkemede yargılanmasını öngören yasa'ya itiraz ediyorlar? CHP daha şimdiden tutturmuş 'Anayasa Mahkemesi'ne gideriz' diyor. Bu utanç CHP'ye yeter! Askerî yönetimlerce kapatılan bir parti, askerî mahkemelerde sürüm sürüm süründürülen bir siyasî gelenek bu kadar mı samimiyet sınavında yere çakılır? 12 Eylül darbesinden hafızalarında kalan hiç mi bir hatıra yoktur CHP'liler için? Demek ki bu zihniyetin antidemokratik dönemleri sorgulaması, sadece bir tribün şovundan ibaretmiş. Eğer bu ülkede gerçekten sol varsa CHP'nin son tavrını mutlaka eleştirecek, yapılan arkaik muhalefet anlayışının hesabını soracaktır... MHP, bir dönem çok ağır sınavlardan geçti. 12 Eylül darbesi, hayatını devlet için ateşe atan genç kuşakların devlet tarafından feci bir şekilde cezalandırılmasıdır. Bu acı hikâyeyi bugünkü MHP vitrin kadrosunun bir kısmı bilmiyor. Bilemez de. Türk-İslam ülküsü deyip yola çıkan gencecik çocukların 'devlet elden gidiyor' diye, 'iş başa düştü' diye giriştiği kavganın ne kadar romantik ama samimi; darbecilerden gördüğü muamelenin ne kadar gerçekçi ama yıkıcı olduğunu o gün başka âlemlerde gezenler bilemez. Dönüp kendi çilekeş tabanlarına sorsunlar ve desinler ki: 'Darbe yaparak kanunları çiğnemiş askerin sivil mahkemede yargılanmasına karşı mısınız?' Bir de kırık gönüllerini daha fazla örselemeden sorsunlar: 'Sivillerin askerî mahkemede -emir komuta zincirine dayanarak- yargılanmasına karşı çıkmak bizim acı hatıralarımıza dokunur mu?'; eminim ölümcül işkenceye maruz kalmış, kıldan tüyden bir mesele için yıllarca zindanda kalmış 'ülküdaşları' onlara bir şeyler söyleyecektir. Herkesin yan çizmesi bir şekilde anlaşılabilir de; bazı gazetecilerin bu kadar askerî mahkeme heveslisi olduğuna bir anlam verilemez. Hani darbe karşıtıydınız, hani demokrasiye tam destek veriyordunuz, hani darbeyi insanlık suçu olarak görüyordunuz? Sizin mantığınıza göre askerlerin disiplin suçları dışındaki suçlardan dolayı (bu arada darbe yapmak suçu da dahil olmak üzere) sivil mahkemede hesap vermemesi gerekiyor. Niçin? Muhtemel cevap şu: 'Askerimizin itibarını koruyalım!' Buna hiç kimsenin itirazı olmaz. Ancak, askerin itibarını korumak, darbecileri korumak anlamına gelmez; tam aksine asker içinde cuntaların oluşmasını ciddi suç haline getirmek ve o tür teşebbüslerin hesabını sivil mahkemede sormak askerin itibarını korumaktır. Ordumuzun itibarı, hepimizin itibarı. Tam da bu yüzden darbeciliğe karşı çıkmak gerekiyor. Bu ülkenin en büyük darbe karşıtı, bu ülkenin Genelkurmay Başkanı olmalı. Darbecilerle ilgili sorulan bir soruya Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ "İçimizde barınamazlar." demişti. Gayet güzel bir cevap, tarihî bir yaklaşım. Ancak bu sözün -bütün kamuoyu huzurunda söylenen sözler gibi- bir samimiyet sınavından geçmesi mukadder. Yanlış uygulamalar konusunda bir tereddüt varsa yeni düzenlemelerle izale edilebilir; ancak bu saatten sonra atılacak geri adım demokratik kazanımların kaybedilmesi manasına gelir. Bunun hesabını Anayasa Mahkemesi'ne başvuran da veremez; çift başlı yargıdan her fırsatta yaka silken yüksek yargının herhangi bir organı da... Adama sorarlar: Dünya hukuk sisteminin en temel meselesine ve dünya demokrasi standardının en belirgin özelliğine neden karşı çıkıyorsun? Bu karşı çıkış bir vesayet sistemine duyulan özlemden başka nedir?.. e.duman[email protected] Toz duman arasında gazeteciliğe devam Hemen her gün yaşanan gerilime rağmen gazeteciliğe köklü yatırımlar yapmak gerekiyor. Bunun bir kısmı teknolojiyle ilgili; daha önemli olanı da insana yapılan yatırımlar. Zaman, onca gürültünün patırtının arasında bunu hiç ihmal etmiyor; etmeyecek de. Şu an gazete merkezimizde iki önemli program devam ediyor. Bunun ilki, sizin de yakından bildiğiniz bir program: +1T Tasarım Günleri. Bu sene 4'üncüsü düzenleniyor. Yoğun başvuru değerlendirilerek seminere ilk kez 80 öğrenci kabul edildi. Türkiye'nin dört bir yanından özellikle güzel sanatlar ve iletişim fakültesi öğrencilerinin başvurusuyla oluşturulan bu seçme ekibe bir hafta boyunca alanında uzman bir eğitimci kadrosu ders verecek. Zaman'ın tasarım ve yazı işleri kadrosunun yanı sıra Boston Globe Gazetesi'nin sayfa tasarım direktörü Dan Zedek ikinci kez seminerin konuk konuşmacıları arasında. Türkiye'nin ilk Pulitzer ödüllü haber fotoğrafçısı Murad Sezer ve Alametifarika reklam ajansının başkanı Uğurcan Ataoğlu bu yıl ilk kez +1T'nin parçası oluyor. Seminerin başından beri emek ve desteklerini esirgemeyen ünlü karikatürist Salih Memecan, Hürriyet Gazetesi'nin görsel danışmanı Reha Erdoğan ve gazete tasarımının duayeni Ali Acar da yine seminere omuz verenlerden. Hafta sonuna kadar sürecek bu yoğun tasarım maratonunda haber-tasarım ilişkisinden fotoğrafa, sayfa tasarımından illüstrasyona, info grafik konusundan renge kadar pek çok ders konusu işlenecek. Öğrenciler hafta boyu elde ettiği bilgiyi atölye çalışmalarında uygulama imkânı bulacak. Genç nesillere gazete tasarlama zevk ve bilgisi aşılamak amacıyla düzenlenen programda emeği olan herkese, özellikle de görsel yönetmenimiz Fevzi Yazıcı'ya ve ekibine teşekkür ederim. +1 Tasarım günleri bir yandan sürerken diğer yandan bir başka eğitim çalışması da bir hayli yol aldı. Muhabir yetiştirmeye yönelik sene içinde yapılan yoğun çalışmada nihayet son noktaya gelindi. Aylar önce başvuruları yapılan muhabirlik seminerindeki yoğun talep üzerine bazı elemeler yapmak zorunda kalmıştık. Yazı işleri yetkililerinin son yaptığı mülakat sayesinde yaklaşık kırk kişi habercilik eğitimine alındı. Gelecek vaat eden o kadro da Zaman'ın merkez binasında mesleğin inceliklerini öğreniyor. Sıcak haber takibinden fotoğraf çekimine, derinlikli haber yazmaktan haberin doğru bir dil ve üslupla yazılmasına kadar öğretilen incelikler sadece teorik bilgi yüklemesi yapmıyor; aynı zamanda meslekte usta-çırak ilişkisini de yeniden vurguluyor. Belli bir eğitimden geçen ve göz dolduran istikbalin gazetecileri, yakında haber merkezi başta olmak üzere haber servislerine dağılacaklar... Bu ülkede sular bir türlü durulmuyor; durulacak gibi de görünmüyor. Etraf toz dumandan geçilmiyor... İsin-sisin içinde boğulup kalanların geleceği berrak görebilmesi mümkün değil. O yüzden gazeteniz iyi bir gazete olma yolunda pusulasını hiç şaşırmadan ilerliyor. Herkes de öyle yapmalı. Hır gür çıkararak bu milletin hayatını karartmak isteyenlere inat, herkes kendi işini yapmalı. Çünkü yarınlara kalacak şey, suni kavgalar değil, bilgi ve görgüye dayalı donanımlar olacaktır...
<< Önceki Haber Niye karşı çıkıyorsunuz? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER