AKP tekrar tırmanışa nasıl geçer?
Bence temel soru şu:
AK Parti önümüzdeki dönemde 8 puanlık kaybı giderebilir mi? Bu soru kritik çünkü düşüşe geçen partilerin belli bir noktada tutunması ve ardından tekrar yükselişe geçmesi kolay değildir.
Sorunun kritik olmasının bir başka sebebi de şu: Diğer partilerin oy yüzdeleri ve siyasi tavırları,
iktidar partisine göre şekillenecek.
Bu meseleyi, düşüşe yol açan temel nedenlerle birlikte ele alalım.
* Ekonomik Krizin Etkisi:
AKP'nin 8 puanlık kaybının birinci nedeni hiç kuşkusuz budur. Taa 2007 yılında, 22 Temmuz seçimlerinden sadece sekiz, on gün sonra, ' AKP'yi ancak büyük bir
ekonomik kriz durdurabilir' demiştim. Öyle de oldu.
Dünya ekonomisi büyürken,
Türkiye ekonomisi de büyümüştü. Bu sayede AKP yüzde 47'ye ulaşabildi. Kemikleşmemiş, yüzergezer oyların tamamı AKP'de toplandı.
Gelelim bugüne.
Kriz ağırlaşırsa, AKP'deki puan kaybı hızlı biçimde devam eder.
Buna karşılık kriz idare edilebilir bir durumda olursa, düşüş çabucak durmaz ama yavaşlar .
Birçok iktisatçı, ekonominin 2010'dan itibaren ağır ağır düzelmeye başlayacağını tahmin ediyor.
Eğer bu doğruysa, genel seçimin yapılacağı Temmuz 2011'e kadar AKP'nin bir buçuk yılı olacak.
Bu süre zarfında kayıpların bir kısmını telafi edebilirse, yüzde 40'ı yine tutturabilir (yüzde 47 artık
tatlı bir hayal.)
* Doğru Adayın Çıkarılması:
29
Mart, yerel seçimlerde
aday seçiminin önemini bize bir kez daha gösterdi. Bu açıdan AKP'nin iki hatasına şahit olduk:
(a) 2004 yerel seçimlerinde bazı adayların yanlışlığı ortaya çıktı. Tembel, beceriksiz, vizyonsuz belediye başkanları, 5 yılın ardından o bölgelerde mağlubiyete yol açtı.
(b)
Şanlıurfa olayının apaçık gösterdiği gibi, yanlış adayda ısrar ya da doğru adayı küçümseme, seçimi göz göre göre kaybettirdi.
Demek ki doğru adayı bulup çıkarmak gerek. Bu da parti içi kanalların tıkır tıkır işlemesiyle mümkün olur.
Ankara 'daki merkez ile yerel
teşkilat arasına başkaları (milletvekilleri, parti oligarşisi, vs.) girerse, yandı gülüm keten helva.
*
Kimlik Politikasının Önemi:
Başbakan Erdoğan başta olmak üzere, AKP siyasetçilerinin çoğunluğu, (tipik bir sağ parti yaklaşımıyla), '
hizmet' dendi mi, ' yol, su, elektrik, konut,
hastane, park' gibi ' maddi' yatırımları anlıyor.
Halbuki insanlar maddi olduğu kadar manevi değerlere de ihtiyaç duyar ki çoğunluğu
dindar olan AKP yöneticileri bunun anlamını iyi bilir.
Artık hizmet kavramının tanımını genişletmeleri gerekiyor. Bunu yapmadan
Güneydoğu 'daki yenilgi, tersine çevrilemez. Mesela üniversitede
Kürt Dili Edebiyatı Bölümü açmak ya da değiştirilen köykasaba isimlerini iade etmek de hizmettir.
(Orada yapılması gerekenlerin bazılarını, Kürt aydını Altan Tan'ın önerilerinden hareketle, 13 Mart 2008'de burada yazmıştım.)
AKP,
kapatma davası sırasında kendini savunurken, ' Biz olmazsak Güneydoğu, Türkiye'den kopar' demişti.
Eğer gerçek buysa, o zaman kimlik politikalarından korkmamak gerek. Neticede
TRT Şeş de bir nevi kimlik politikası değil mi?
Avrupa Birliği,
demokratikleşme ve hukukun üstünlüğü yolunda ilerleyen bir AKP, kaybettiği oyların hepsini olmasa da, bir kısmını kesinlikle geri alır.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN