Günümüzde ise kendince kitaplar yazıyor. Darbe döneminde arkalarında yürüdüğü cuntacı ağabeylerine özentiden olsa gerek,
Türkiye’ye rota çizme çabalarına devam ediyor.
Son olarak
Bursa’da ortaya çıktı
Savaş. 28
Şubat’ın anlam ve önemine binaen, 28 Şubat günü eserlerini imzaladı kitap fuarında. Bu arada geçmişten gelen alışkanlıkla milleti aşağılamaktan,
hakaret edip tehditler savurmaktan da geri kalmadı.
Eski
Yargıtay Başsavcısına göre vatandaş neyi ve kimi seçeceğini bilmiyormuş. Bu ülkede
kalkınma olmamasının sebebi de seçmesini bilmeyen vatandaşlarmış. Müzik, sinema ve sanatta boş basan milletten, siyasette mucize beklemek de hayalmiş.
Dolayısıyla milletin verdiği oyların da seçtiği siyasetçilerin de bir değeri yokmuş. Kısacası Savaş’ın gözünde cahilden öte cahilmişiz yani.
Aslında
Vural Savaş millete, millet de Savaş'a
yabancı değil. 28 Şubat döneminde insanlar onu
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İsmail Hakkı
Karadayı’nın arkasında yer bulma yarışına girenler arasında görürdü hep.
Hani şu “bütün
darbelerde ben vardım” diyen komutanın arkasında.
Şimdi milletin dinlediği müziği, izlediği filmi, seçtiği siyasetçiyi beğenmeyen Savaş,
hukukçu kimliğine rağmen, haktan, hukuktan, ve demokrasiden yana tavır gösterememişti. Aksine TRT’den önce darbe Türküleri söylemeye başlamıştı hatta.
Başsavcının, vatandaşın seçtiklerine kin ve nefreti o zaman da meşhurdu. Cuntanın çelme takıp devirdiği
Refah Partisi’nin ümüğünü sıkma görevi ona düşmüştü de, Savaş büyük bir keyifle çökmüştü partinin gırtlağına.
Öyle ki,
kapatma davasının
iddianamesini hazırlarken, hukukçuluğunu bile unutmuş, içindeki bütün kin ve nefreti kusmuştu.
Gazete kupürlerinden hazırladığı iddianameye, parti için "kan emici yarasa", " habis ruh" gibi açıkça düşmanlık ifadeleri yazacak kadar ileri gitmişti. Zaten ne yazsa o dönemde şak şaklanırdı. O da arkalarından yürüdüğü cuntaya şirinlik yapmak için, ağzına geleni ardına koymadı.
İşin
komik tarafı ise
Vural Savaş’ın son açıklamasında hukuk kelimesinin de geçiyor olması. Gazete kupürleriyle parti kapattıran, dönemin siyasetçilerine hakareti bile aşan ifadelerle iddianame yazan Savaş,
Ergenekon soruşturmasında Türk hukukunun yara aldığını söyledi.
Söylenen değil tabii komik olan, Savaş’ın bunları söylerken, vatandaşın inanacağını zannetmesi.
Ara sıra çıkıp kendini göstermese, iki sene sonra adını google’dan arayıp bulmak zorunda kalacağımız kesin hatırlamak için. Ama o, zaman zaman kitap yazarak ve 28 Şubat mantığıyla konuşmalar yaparak kendini unutturmuyor.
Kitaplarını kaç kişi okuyor, açıklamalarını kimler dikkate alıyor bilmem. Ama milletin, Vural Savaş’ın görüşlerine (hangi konuda olursa olsun), zerre kadar değer vermediğinden, kitaplarını okumadığından eminim. O da emin ki millete hakaret etmekten geri durmuyor.
Ne var ki son açıklamasında dikkat ettim, bir gözü tekliyor ara sıra. Kelimeler de yayılıyor artık ağzından çıkarken. Bütün bu tikler, nefretinin büyüklüğünden değilse, muhtemelen yaşlılıktan. Ki Savaş’ı bu kadar agresif yapan da, ömrünün sonunda, bu milleti zerre kadar rotasından saptıramadıkları gerçeğiyle daha yakından yüzleşiyor olması.
Bunca seviyesiz laflara milletin verdiği en güzel
cevap da bu sanırım.