"Size bir sıkıntımdan bahsetmek istiyorum: Eşimin
ailesi hiç düşünmeden para harcıyor ve
kredi kartlarına borçlanıyorlar. Lüks yaşamdan vazgeçmiyorlar. Borçlarını da eşime ödettiriyorlar.
Bu konuda eşimle tartışıyoruz. Onların borçlarını ödemek zorunda değiliz, diyorum. Sonuçta biz de bir ev aldık ve bir taraftan da onun borçlarını ödüyoruz. Eşim, 'Ailem... Ne yapayım?' diyor. Şimdi ben düşüncelerimden dolayı kötü gelin miyim?"
1939
Erzincan depreminden sonra, anneme
psikolojik bir hastalık geldi. Ona göre sadece Erzincan değil, dünyanın bütünü batmıştı.
Sinir sistemi çökmüştü. Çok zor günler geçirdi. Ölene kadar depresyonu atamadı üzerinden. Onu bazen sırtlayarak, bazen bisikletime bindirip doktora götürürdüm. "Oğlum yetiş!" diye feryat ederdi; bir gecede 3-4 defa annem için kalkardım.
O memleketteyken her ay maaşımın üçte birini anneme gönderirdim. Kız kardeşimi de ben okuttum. Bu yaptığım işlerin bütünü annemi çok mutlu ederdi.
Annemin çok duasını aldım. Bu duaların hayatım boyunca bana
destek olduğunu hissetmişimdir. Annem bana "Boş keseye el sokmayasın" diye dua ederdi. Ömrüm boyunca
ekonomik sıkıntı çekmedim. Pek çok tecrübelerle görülmüştür ki, anne-
babasına hürmet eden, daha güzel bir hayat yaşamıştır.
Bu meselede önemli olan, anneme yaptığım maddi
yardımlar benim kendi evimi sarsmıyordu!.. Hem anneme para gönderir hem de kendi hanımıma sadece evin ihtiyaçları için değil, kendisi için harcasın diye de ayrıca para verirdim.
Her ailede çeşitli problemler vardır. Problemlerin ana sebebi, zevklerimiz ve menfaatlerimizdir.
Hayatımızda attığımız her adımı, İslam'ın mihengine vuracağız.
Mademki her aile, üyelerden oluşur; bunların her birinin hukukuna ayrı ayrı dikkat etmek, adil davranmak lazım.
Müslüman her problemde hem savcı, hem hâkim olacak. Evvela
dava konusunu gündeme alacak. Bu dava ilmihale göre nasıl çözülebilir, nasıl aşılabilir, sorularının cevabı aranacak. Bir de aile problemlerine yaklaşım şöyle olmalı: "Bu olayı büyütmeyeceğim, küçülteceğim."
Akrabalarımıza maddi yönden yardımcı olmak şarttır. Fakat bunun da bir ölçüsü olmalıdır. Müslüman başkalarına faydalı olan insandır. İmkân nispetinde herkese faydalı olmak lazım...
Allah bu imkânı
tayin etmiştir.
Fitre, zekat, sadaka akrabalara verilir. Bunlar da yardım olarak yeter. Yetmezse o kabahat kendilerine (verilene) aittir.
Diyor ki, kredi kartına borçlanıyor, evladına ödetiyor... Hiç kimse kimsenin kredi kartı borcunu ödemek zorunda değil.
Fakir düşmek bir bakıma insanların kendi hatasıdır.
Bir arkadaşa dedim ki: "Şu küçücük bahçene on kök domates diksen, yaz kış senin ihtiyacını karşılar. Böyle yapsan da evladından beklemesen daha iyi değil mi?" Dedi ki: "Kim o işle uğraşacak!" Dedim ki: "Bir baba olarak ne kızımdan ne de oğlumdan, hatta torunlarımdan hiçbir şey beklemiyorum. Çünkü ihtiyaçlarımı kendim temin edebiliyorum çok
şükür. İmkânı olup da evladından bir şeyler beklemek bana göre akılsızlıktır. Deliliği kabul ederim amma ahmaklığı asla!"
Kim olursa olsun, yakınlarımızın, yapılması gereken işleri yapmayıp bizden aldıkları parayla geçimlerini sağlamak istemeleri
helal olmaz. İki el bir baş içindir...