Aklıma nedense o
Guatemala atasözü geldi:
Baykuşlar güneşe bakamaz!
Geçen yılı düşünüyorum.
Önümüzdeki yılı düşünüyorum.
AKP'nin
Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmamış olması bu ülkede
demokrasi açısından önemli bir gelişme.
Hukuksal ya da askersel
darbelerden medet umma kapısının artık tümüyle kapanması gerekiyor.
Tek çare
seçim sandığı olmalı.
Sanıyorum bu yol ite
kaka açılıyor.
Erdoğan'a alternatif mi?
AKP güven mi vermiyor?
Baykal'la mı olmuyor?
Baykal'ın CHP'si yükselemiyor mu?
Hem
iktidar sorunu, hem muhalefet sorunu mu var bu ülkenin?..
Olabilir.
Ama çözüm olarak, asker içinde 2003-2004'teki gibi 'darbe tertipleri'ne,
Ergenekon'lara bel bağlamak yerine, seçim meydanlarında demokratik yarışlara soyunmaktır, bu ülkede barış ve istikrara açılan yol...
Geçen yılı düşünüyorum.
Ergenekon Davası'nı önemsiyorum.
Demokrasi ve hukuk açısından.
Böyle bir davanın açılabilmiş olması ve hukukun en nihayet bazı
paşalara dokunabilmesi, bu ülkede demokratik hukuk devleti konusunda bir dönüm noktası olabilir.
Ancak, dönüm noktası olabilmesi için Ergenekon Davası'nın devamı gelebilecek mi sorusu can alıcı bir soru tabii.
Bu bakımdan,
Özden Örnek Paşa günlüklerindeki 'darbe tertipleri'nden demokrasi ve hukuk adına
hesap sorulabilecek mi?.. Siyaset ve
TBMM kendi hukukuna sahip çıkabilecek mi?.. Örneğin bunun için kendi içinde bir
soruşturma açabilecek mi TBMM?..
Kuşkunuz olmasın:
Darbe tertiplerine ilişkin bu üç soru 2009'da da gündemden hiç düşmeyecek. Bu ülkede demokrasi ve hukuku dert edinenler, bu üç sorunun gündemden düşmesine razı olmayacaklar çünkü...
Bir soru daha:
Herkes herkesin derdini dert ediniyor mu?
Aleviler, türbanlının derdini dert ediniyor mu? Ya da türbanlı, Alevilerin kendi inançlarıyla ilgili sorununa eğiliyor mu?
Sünniler Alevilerin, Aleviler Sünnilerin, Sünniler
Ermenilerin dertlerini dert edinebiliyorlar mı?
2008'in yanıtları kötü.
Bu yıl düzelebilir mi?
İyimser olamıyorum.
Herkes demokrasiyi daha çok kendine istediği için, demokratik hak ve özgürlükler herkes için ortak bir
platform haline gelemiyor. Böyle olunca da, ülkemizde demokrasi ve hukukun kolu kanadı çok daha kolay kırılıyor.
Geçen yılı düşünüyorum.
Başbakan Erdoğan'ın bazı sözleri hiç aklımdan gitmiyor.
Hani o "Ya sev ya terk et!" anlamına gelen deyişi... Ya da yılın sonuna doğru 'Ermeni bildirisi' nedeniyle söyledikleri...
Bunlar Erdoğan'ın iç dünyasının kuytuluklarından kopup geliyor.
Milliyetçi bir damarın sergilenmesi belki de...
Başbakan'ın ağzından böylesine talihsiz sözlerin duyulduğu bir
Türkiye'de değişik olanın üstüne yıldırımlar yağdırılması şaşırtıcı değil tabii.
Can Dündar'ın yaşadıklarına bakın.
Neredeyse
linç ediliyordu 'Mustafa' dolayısıyla. Yetinmediler, bir de soruşturma açtılar hakkında...
Ne yazık.
Atatürk'e kim nasıl isterse öyle bakar, eğer özgürlükler düzeni diye bir derdimiz varsa. Bu yüzden kimse linç edilemez, cadı kazanlarına atılamaz.
2009'u düşünüyorum.
Acıdır ama işsizliğin gitgide patlaması yakın ihtimal. '
Küresel kriz'i biz de yaşamaya başladık, daha da kötüleyerek yaşayacağız anlaşılan...
Ortadoğu kaynamaya başladı.
Tüm sorunların anası olarak görülen
Filistin-
İsrail sorunu beni unutamazsınız dedi yıl sonunda.
Biz de bu dünyadayız.
Şimdi herkesin yanıtını beklediği bir soru var. ABD Başkanı
Barack Obama, boğayı boynuzlarından tutup önünde diz çöktürebilecek mi? Başkan Bush'tan farklı olarak
silah ve savaşın değil, diplomasi ve
siyasetin gücüyle, tüm oyuncuları barış sürecine sokarak bir 'yeni dünya' için tarihi bir yolculuğu başlatabilecek mi 20 Ocak'ta?
Umut bağlıyorum Başkan Obama'ya...
Yeni yılı düşünüyorum.
Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri açısından çok kritik bir yıl. Erdoğan hükümeti yine ipe un serecek mi? Yoksa seçim sonrası bir
açılım yapabilir mi?
Bilemiyorum.
Ama şunu rahatça söyleyebilirim:
Türkiye'de AB'ye sırtını dönerek demokrasi olmaz!
TRT'nin
Kürtçe kanalına gelince...
Elbette önemsiyorum.
Kürtlerin varlığının devlet tarafından -hangi gerekçeyle olursa olsun- en sonunda kabul edilmiş olması, bu ülkede normalleşme açısından üzerinde durulması gereken olumlu bir nokta. Hükümetin doğru bir adımı en nihayet gerçekleşiyor.
Bu da bir başka yazı konusu...