İki yıldan beri,
açlık,
susuzluk ve elektriksizliğe mahkumiyet tarzında geçen
İsrail ablukası ardından, bu defa, 100 tonluk
bomba yağmuru!
Gazze kan gölü. Sanki Kamboçya'da
Kızıl Kmerlerin
ölüm tarlası...
Cesetler savrulmuş meydanlara... Üç günde 307 ölü. Binlerce yaralı.
Kadın, çocuk,
genç,
yaşlı... Gazze bir mülteci barınağı...
1.5 milyon nüfusun 900 bini mülteci durumunda... Üzerlerine bomba yağıyor. Dünya sessiz. Tıpkı Bosna'da aylarca yaşanan utanç verici sessizlik gibi...
Ehud Olmert, El Halil'deki
Yahudi yerleşimci
cinayetleri için "Yahudi olarak utanıyorum" demişti. Şunları söylemişti:
"El Halil'de Araplara ateş eden Yahudilerin görüntülerinden bir Yahudi olarak utanç duyuyorum. Tanık olduğumuz için "
katliam" tanımından başka bir şey bulamıyorum. Biz ki, katliamın ne olduğunu bilen bir ulusun çocuklarıyız.
Bunu söylemeden önce çok düşündüm ama bu olan başka türlü tanımlanamaz" Olmert, cinayet işini "Şimdi savaş zamanı" diye bombaları uçaklara yükleyen Ehud Barak'a bıraktı ve utancı unuttu. Gazze'ye bomba yağdırırken artık "Yahudi olarak" utanmıyor. Utanç tüm insanoğlunun. Bu
vahşeti kınayamayan BM'nin...
Bu vahşet karşısında suskun kalan, hatta Hasan Nasrallah'ın ifadesiyle, "İsrail'in Hamas'ı yok etmesi"ne sevinen
Mahmud Abbas'ın ve diğer Arap yönetimlerinin...
Şüphesiz vahşet karşısında en insani tepkiyi "İsrail
insanlık suçu işliyor" diyerek,
Türkiye Başbakanı
Tayyip Erdoğan verdi. Onun tepkisi içeride pek diplomatik bulunmadı. Daha önce tekerlekli sandalyeye bağlı olarak yaşayan Şeyh Ahmet Yasin'in vahşi bir biçimde öldürülmesi karşısında da "Devlet terörü" tanımlaması yapmıştı. O tepki de diplomatik bulunmamıştı.
Zaten o da "diplomatik" olsun diye değil "insani" olsun diye sesini yükseltmiş olmalı. Dünya çok diplomatik (!) davranıyor İsrail'e karşı.
Amerika,
Avrupa, öteki ülkeler çok diplomatik! Hiç kimse İsrail'i ve Yahudi lobisini karşısına almayı göze alamıyor. O da, ürettiği tüm savaş teknolojisini, dünyanın en mazlum toplumu olan Filistinliler üzerinde deneme imkanını buluyor.
Başbakan Erdoğan, Türkiye adına, insanlığın sesini yükseltiyor. Bosna'da da Türkiye sahip çıkmıştı, karnı deşilen annelere, nişangah yapılan bebeklere, tecavüze uğrayan genç kızlara, yurdundan edilen yaşlılara... Avrupa, 250 bin insan katledildi, sesini çıkarmadı. Amerika, ancak ondan sonra devreye girebildi. Amerika, Filistin'de, yani İsrail'e karşı, Bosna'da yaptığını da yapamıyor.
Bush döneminden kalma ABD
Dışişleri Bakanı Condelezza Rice, "Hak ettiler" babında bir şeyler söylemiş.
"İsrail'in yaptığı Hamas'a misilleme" diye meşrulaştırmış İsrail'in vahşetini... "Aşırı güç kullanımı" gibi diplomatik bir dil bile kullanamamış. Diplomasinin labirenti içinde 307 can, binlerce yaralı kayboluyor ne yazık ki... İyi ki Türkiye var. Bu cinayetlere göz yummak sanılmasın ki, İsrail için iyiliktir. Zalimin zulmüne
yardım etmek ve göz yummak ne zamandan beri zalime iyilik sayılıyor. Bir insanın, insanlıktan uzaklaşmasına yardım etmek ona iyilik midir? İsrail'in bu coğrafyada kırdığı
ceviz bini aştı. Sabra, Şatilla,
Beyrut ve Gazze...
Vahşet halkaları birbirine ekleniyor. İşte bir gün İsrail Başbakanı çıkıp "Yahudi olarak utanıyorum El Halil'de yapılanlar sebebiyle" diyor. Şu anda İsrail'de bu vahşet serisinden utanan birçok Yahudi olduğu muhakkak. Dünyada, milyonlarca vicdan İsrail vahşeti karşısında
isyan ediyor.
Batı'da birçok namuslu bilim - fikir adamı, kendi toplumlarının İsrail vahşeti karşısında vurdumduymazlığına, hatta İsrail'e
destek vermesine isyan ediyor. 100 ton bomba! Bombalanan evlerin enkazından çıkan bebek cesetleri...
Ekranlarda ölüm tarlası... İşte bir
yılbaşı öncesinde,
Hristiyan dünyasının Cristmas'ında, Yahudi aleminin Şabat'ında İsrail eşittir bebek cesetleri... İsrail eşittir 100 ton bomba... İsrail eşittir Filistin'in enkazı... Bu vahşet tablosu hangi topluma onur verir? İsrail'e şimdi en çok utanç yakışıyor!