Cizre’deki kazılarla ilgili olarak gözaltına alınan
Kayseri İl Jandarma
Alay Komutanı
Cemal Temizöz’ün, ‘adam öldürmeye azmettirmek ve silahlı
örgüt üyesi olmak’ suçundan tutuklanmasıyla...
İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi’nin bin dokuz yüz sayfalık 2.
Ergenekon İddianamesi’ni kabulü aynı güne rastladı...
Bir tesadüf mü, yoksa bir bütünün uyumlu parçaları mı?
* * *
Çıplak gözle bakılırsa Kayseri Alay Komutanı ile tutuklanmasını
protesto etmek için
korucuların havaya ateş ederek ufak çaplı bir
isyan provası yaptıkları korucu başı ve eski Cizre Belediye Başkanı
Kamil Atak’ın tutuklanması halen hapishanedeki bir korucunun ihbarıyla mümkün oldu...
Okurken bile insanın kanını donduran dehşetli bir vahşetin sergilendiği o ihbar sonucu, Cizre-
İdil karayolundaki Kuştepe Köyünde 16
Mart 2009 tarihinde başlatılan kazı çalışmalarında 20
kemik parçası bulunmuştu...
Gelişmeler topluca ele alındığında, o tarihlerde yaşananlar, ‘terörle mücadeleden’ çok daha farklı niteliklerde bir sadist çıldırma olarak algılanmakta...
Tutuklanan albayın
JİTEM’in en önemli isimlerden biri olduğu bilinince, projektörlerin bu örgütün o dönemdeki faaliyetleri üzerinde odaklanması da normal.
* * *
Normal olmayan...
Dün mahkemece kabul edilen 2. Ergenekon İddianamesi’nde sergilenen şaşırtıcı resim...
JİTEM içindeki unsurlara dayanan Ergenekon-derin
PKK ilişkisi...
‘
Savaş lobisinin’ haince faaliyetleri...
İddianame, barışa yönelik her adımın sağ gösterip sol vuran kimi ‘koalisyonlar’ tarafından nasıl torpillendiğini açıkça anlatmakta...
* * *
Kim terörle savaşıyor, kim terörün devamından yana...
Kim ‘fırsat bu fırsattır’ diyerek
soygun peşinde...
Bunlar iyice birbirine karışmış.
İddianame o günlerden bu yana tüm gelişmeleri ‘anlaşılır’ hale getirmekte...
JİTEM’in
ölüm kuyularından ‘Eldiven’
darbe girişimine neler yaşanmış...
Bunları çok daha iyi görüyoruz...
İddianame düzeyinde de olsa
Türkiye arınıyor.
* * *
Türkiye’nin arınması...
Kürt Sorunu’na kalıcı bir çözüm çabalarıyla örtüşüyor.
Türkiye Kürt Sorunu’ndan
Ermeni Meselesi’ne ayaklarındaki prangalardan kurtulmaya çalışıyor...
Arınmasıyla,
temiz ve aydınlık yeni bir dönemin başlaması başarılabilecek mi?
Artık, berrak bir Türkiye’de yaşayabilecek miyiz?
* * *
Önceki gün...
TEPAV ve AB Genel Sekreterliği’nin birlikte başlattığı yeni bir proje bağlamında...
‘AB’ye Katılım Süreci ve
Tarım’ konulu panel için...
Kendisi de
Siirtli olan AB’den Sorumlu
Devlet Bakanı ve
Başmüzakereci Egemen Bağış...
Ve
TOBB Başkanı
Rifat Hisarcıklıoğlu’yla birlikte Siirt’teydim.
Bir yandan kentin yakıcı yoksulluğunu daha da derinleştiren
ekonomik kriz, öte yanda ‘Kürt Sorunu’nun onları henüz ferahlatacak bir noktaya gelmemesi nedeniyle...
Siirt sıkıntılıydı.
Bu huzursuzluk, ‘yeni dönemin’ de kalıcı hale gelmesinin formülünü belirliyor:
Özgürlük ve
refah.
* * *
Siz bu satırları okurken...
Bu kez de...
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül’le birlikte
Brüksel’de olacağız.
Geziye
Dışişleri Bakanı Ali
Babacan ve Egemen Bağış da katılmakta...
Abdullah Gül’ün
Irak’tan gelip Brüksel’e devam etmesi anlamlı.
Muhtemelen Brüksel’de Türkiye’nin AB konusundaki arzu ve kararlılığı bu kez de
Cumhurbaşkanlığı düzeyinde ifade edilecek.
Neden?
Kalıcı yeni bir Türkiye için ‘Özgürlük ve refah’ isteniyor ise bunun bize en yakın ve kolay reçetesi AB sürecinde...
Türkiye’nin de eski cerahatlerini akıtırken, ıstırabını dindirecek ve sağlığını sürekli kılacak adres AB standartlarının hayata geçirilmesi.
Bu hayata geçsin ki iç sömürge görüntüsünden kurtulacak olan
halk hem özgürleşsin, hem de zenginleşsin...