İlker Başbuğ Paşa'yı
CHP ve MHP'de görüverince şaşıranlar oldu.
Hemen
itiraz etmeyin, altında bit yeniği aramıyorum, masum olduğunu biliyorum, iade-i ziyaretten ibaret olduğunun farkındayım. Başbuğ'un her iki partinin lideriyle de görüşmesi bir saatten fazla sürdü. Olağan bir ziyaret için uzun bir süre. Neler konuştuklarını tahmin etmek zor değil, herhalde
terör saldırılarını konuşmuşlardır. Benim merak ettiğim, acaba askerin
terörle mücadele için hükümetten talep ettiği
yasa değişiklikleri gündeme geldi mi? Eğer Başbuğ muhalefet liderleriyle 'yasal düzenlemeleri' konuştuysa Anayasa'nın kendisine tanıdığı görev alanının dışına çıkmış demektir. Bu açıkça
siyaset yapma anlamına gelir ki mevzuata göre suçtur. Siyasi iradeden beklentilerini hükümete,
Meclis'ten isteklerini de Meclis Başkanı'na iletebilir. Kulis yapmak
Genelkurmay başkanlarının işi değil.
Başbuğ'un kurallara karşı hassasiyeti dikkate alındığında parti amblemleri altında üniformalı
genel merkez görüntülerinin insani nedenlerden kaynaklansa da pek şık durmadığı söylenebilir. Bugünlerde
Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamalarına yansıyan bazı gariplikler gözden kaçmıyor. Sözgelimi
Hava Kuvvetleri Komutanı
Aydoğan Babaoğlu hakkındaki golf haberlerine açıklık getirmek isterken komutanı daha da zor durumda bırakacak açıklama yaptı. Açıkça 'Hava
operasyonlarını koordine ettim' diyen Babaoğlu'nu yalanladı. Resmî açıklamaya göre komutanın şehitlerden 30 saat sonra haberdar olmuş. Bu Babaoğlu'na dönük tepkileri daha da artırdı. Doğrusu Genelkurmay açıklaması zihinleri bulandırdı ve bazı soru işaretlerine neden oldu. Benim aklımı kurcalıyor; bu bir
iletişim kazası mı yoksa işin içinde başka iş mi var?
Açıklamalardan
Hasan Iğsız Paşa da nasibini aldı.
İnternet sitesinde duyurulan yazılı açıklama değil bu bir düzeltme. Malum,
Aktütün baskınının ardından Genelkurmay İkinci Başkanı Iğsız karargâha çağırdığı medya mensuplarına karara rağmen aralarında Aktütün'ün bulunduğu karakolların mali nedenlerden dolayı taşınmasının geciktiğini söylemişti. Önceki gün Genelkurmay İletişim Daire Başkanı
Tuğgeneral Metin Gürak, Iğsız Paşa'nın sözlerini düzeltme gereği duydu, buna 'tekzip etti' de diyebiliriz. Gürak net ifadelerle '
Mali kaynak sorunumuz yoktur' dedi. Komutanların sözlerinin açıklamalarla düzeltilmesi daha az konuşmaları gerektiğini de gösteriyor.
Askerle başlamışken devam edelim... Ankara'da Genelkurmay'ın talepleri tartışılıyor... Terörle Mücadele Yasası'ndaki değişiklik istekleri konuşuluyor her yerde. Bu taleplerin Aktütün baskınıyla birebir ilgisi yok,
Diyarbakır saldırısıyla da irtibatlı değil. Günler, hatta haftalar öncesine dayanıyor.
İlker Başbuğ Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturur oturmaz bir talep listesi oluşturdu. Terörle Mücadele Yasası'ndaki değişiklik bunlardan birisi.
Askerin şu an için doğrudan
OHAL talebi yok. Ancak talep ettiği yasal düzenlemeler OHAL uygulamalarına kapı aralıyor. Eğer bu yol açılırsa
bölge kısa sürede tekrar
olağanüstü hale dönüşür. Bu ihtimal kimilerini derin endişeye sevk ederken
demokrasi dışı yöntemde sakınca görmeyenler olabilir. Nitekim var. Bunu açıkça söylemekten de geri durmuyorlar. Ben derin kaygı duyanlardanım, hiçbir çözüm getirmiyor çünkü, sorunu halletmiyor, aksine daha da ağırlaştırıyor. Bölücü terörle mücadelede 25 yıllık birikime sahip bir ülkeyiz. Hemen her yol denendi. Sıkıyönetim de olağanüstü hal de uygulandı. Sonuç ortada. Ne dağlar teröristten temizlenebildi ne de örgütün operasyon yeteneği kırılabildi.
Güvenlik kuvvetlerinin etkisiz hale getirdiği militanların yerini yenileri alıyor, dağa çıkışın da önü bir türlü kesilemedi. Bunun başka bir çaresi olmalı.
Askerin olağan dışı görüntü ve taleplerle gündeme gelmesi kurum olarak TSK'yı fena halde yıpratıyor. Umarım
Genelkurmay Başkanı bunun farkındadır ve gereğini yapar. TSK'yı tartışmaların dışında tutar...