Maalesef her sene olduğu gibi bu yaz da
tirajlarımızda bir düşüş yaşandı. Umuyoruz ki bu son olsun; bundan sonra yaz döneminde tirajımız hiç düşmesin.
Bu konuyla ilgili alınacak
tedbirler, yapılacak çalışmalar var kuşkusuz, ancak şimdi başka bir mevsimdeyiz; başka bir döneme giriyoruz. Bu güzel sayfayı beraber açmak, bu sene için hayalini kurduğumuz 1 milyon Zaman ufkuna birlikte koşmak istiyoruz.
Kasım sonuna kadar sürecek olan bir
bayrak yarışına çıkıyoruz bu haftadan itibaren. Hasetten sakınarak, husumetten yüz çevirerek kendi yolumuza koyuluyoruz bir daha. Kimin ne yaptığı umurumuzda değil. Bu milletin Zaman Gazetesi'ne atfettiği (daha doğrusu lütfettiği) mananın farkındayız. Onların güvenini boşa çıkarmamak için gece gündüz gayret eden, fikir çilesi çeken insanların varlığını da biliyoruz. O yüzden abone
kampanyasına seferberlik mesuliyeti içinde yaklaşmak gerektiğine inanıyoruz.
Boşuna değil
toplumdaki Zaman sevdası. Her kesimden insanı kucaklamak için sarf edilen emeği ve kat edilen yolu biliyor okurumuz. Bir de sık sık soruyor: Ya Zaman olmasaydı? Bu sorunun derin bir manası var.
Danıştay saldırısından başlayıp yalan-yanlış haberlerle sürdürülen irtica kampanyalarındaki karanlık senaryoları burada zikretmeme gerek var mı?
Ergenekon davası ayan beyan ortaya çıkınca anlaşıldı ki hiçbir şey kurgulandığı gibi değil. Bu
ülkenin birlik ve dirliğine kastedenler kah
koyun postuna bürünüyor kah kurt. Bu gerçekleri ortaya çıkarmak için gece gündüz çalışmak gerekiyor. Halkın vicdanına tercüman olacak, ülke sevgisiyle dopdolu, temel hak ve özgürlükler mevzuunda asla taviz vermeyecek
gazete(ler) gerekiyor Türkiye'ye. Zaman, bu bakımdan öncü bir gazete. Bir yandan karanlık senaryoların üzerine projektörler tutuyor, onları akim bırakıyor; diğer yandan da çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi güçlendiren zengin yayınlar yapıyor.
Kolay değil onca kışkırtmanın karşısında soğukkanlı kalabilmek. Kimi zaman yapılanlar, insanın demine damarına dokunuyor. Yine de aklıselimden taviz vermiyor gazeteniz. Bilginin gücüne inandığı kadar önyargının çürüklüğüne inanıyor çünkü. Laik-anti laik çatışması söz konusu olduğunda toplumsal barışın yanında yerini alıyor. Gün geliyor mezhep üzerinden, etnik kimlikler üzerinden ayrıştırılmaya çalışılıyor toplum. Ona da
boyun eğmiyor; kardeşlik üzerine söylenen bütün
yanık türküleri hep bir ağızdan terennüm etmemizi sağlayacak yayınlar yapıyor gazeteniz. Hak ve adalete sığmayan 367 saçmalığına da karşı çıkıyor, demokrasimize gölge düşüren muhtıralara da...
Her kesimden insan bu gazetede yazı yazıyor. Ortak noktalarımız belli: Demokrat, özgürlükçü, insan haklarına saygılı... Paylaşma kültürünün tahammülden, sabırdan, sevgiden, saygıdan geçtiğine inanıyoruz çünkü. Eleştiri hakkına saygının yanında
hakaret ve ayrımcılık suçunun gazeteciler tarafından işlenmesini insanlık dışı görüyoruz. O yüzden her gün sayfalarca yorum yazısına yer veriyoruz; her kesimden, her renkten...
Basın tarihimize her gün yeni bir şey katarak devam eden gazetemiz, yeni
sezonda 1 milyon barajını artık aşmak istiyor. O eşiği aştığında sağduyunun daha
baskın geleceğine, kamu vicdanının kavgadan değil, aklıselimden yana olduğuna dair kanaatlerin pekişeceğine inanıyoruz. Ve bu haftadan itibaren yeni bir sayfa açıyoruz siz değerli okurlarımızla beraber. Türkiye'nin her köşesinde onlarca abone toplantısı yapılacak önümüzdeki günlerde. Zaman temsilcilikleri onlarca program hazırlayacak, başta siz sadık okurlarımız olmak üzere halkımızı gazete seferberliğine davet edecek. Bürolarımızda hummalı bir çalışma çoktan başladı. 'Bu gazetenin sesi daha gür çıkmalı ki karmaşık ve karanlık senaryolar yeni figüranlar bulamasın' diyenler, 'Bu gazete her yerde dalga dalga yükselsin ki toplumsal uzlaşmaya halel gelmesin' diyenler, 'Bu gazete maşeri vicdanda ma'kes bulsun ki bu ülkede düşünen insanların da büyük bir yekûn oluşturduğu anlaşılsın' diyenler, 'Bu gazete gerçekleri dolu dolu yazsın ki yalan ve
iftira üzerine geliştirilen medya modellemesi çöksün' diyenler... Sezon başladı.
ZAMAN MUTFAĞI HAZIR MI?
Okurlarımız haklı olarak şunu soracaktır: Her kampanya döneminde olduğu gibi Zaman okuru kendine düşeni yapacak, abone toplantılarına katılacak... Peki ya Zaman mutfağı, 1 milyon için
teknik bakımdan gereken hazırlığı yaptı mı? Bu yerinde soruya gönül rahatlığı içinde '
evet' diyebiliyoruz. Yaz boyunca
hazırlık yaparak sezonun açılışını bekledi arkadaşlar. Malumunuz, 1 milyona zihnen hazır olmak yetmiyor; teknik bakımdan da tedbir almak gerekiyor. Mutfağın seferberliğe iştiraki sadedinde birkaç noktayı sizlerle paylaşmak isterim:
1- Aylardır Zaman temsilcilikleri ve gazetemizi dağıtan Cihan
Medya Dağıtım arasında görüşmeler yapılıyor. Bu görüşmelerde her il ve ilçede muhtemel tiraj artışları üzerinde duruldu. 1 milyon tiraj gerçekleşirse nerede ne kadar artış olacağı tahmin edildi ve gerekli tedbirler alındı. Teknolojik altyapıdan kapı kapı dağıtım yapacak personeline kadar her ayrıntı üzerinde duruldu. Açıkça söylemek gerekirse; gazetemiz istenen tiraja erişirse herhangi bir dağıtım sıkıntısı yaşanmayacak. Dağıtımda problem yaşanırsa ne olacak? Bu sene ilk defa çok etkin bir biçimde
çağrı merkezimiz devrede olacak ve sorunun çözümü için acil tedbir alınacak. Hedefimiz, şikâyetlerin en kısa sürede çözülmesi; bunu gerçekleştirmeye hazırız...
2-
Abone çalışmaları devam ederken gazetemizin reklamlarına rastlayacaksınız. Televizyonlarda, radyolarda, sinemalarda,
sokak ve caddeleri süsleyen ilan panolarında... Önyargı ve yaftalama ile ilgili hoş bir
mesajı olacak reklamın. Zaten abone toplantılarının ana fikri de bu sene bu mesaj etrafında dönüyor: 'Hangi görüşe mensup olursanız olun, insanlar hakkında peşin hüküm vermeyin ve onları anlamaya çalışın.' Önyargıların kıskacından kurtulmanın bir yolu da çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi fiilen temsil eden Zaman'ı okumaktan geçiyor...
3- Abone toplantıları için vaki olacak davetlere gazete yazarlarımızla birlikte gazete mutfağımız da olumlu
cevap vermeye çalışacak. Daha şimdiden bazı illerin toplantılarına randevu veren yazarlarımıza (başta
Hüseyin Gülerce olmak üzere) şükranlarımızı arz ederim. Mehmet Kamış, Hamdullah
Öztürk,
Bülent Korucu,
Abdülhamit Bilici,
Mehmet Yılmaz, Süleyman Sargın, Turhan
Bozkurt gibi gazete mutfağında bizzat çalışan arkadaşlarımız da yapılan davetlere elden geldiğince katılmaya çalışacak...
Sözü uzatmaya gerek yok... Yeni bir sayfa açılıyor tarih huzurunda.
Millet, kendi ruh köküne bağlılığı ile temayüz etmiş, gerçekten gazetecilik yapmak için çırpınan bir gazeteye
destek veriyor. Daha düne kadar 'Ne anlar bu adamlar gazetecilikten' diye kükreyenler, bir miktar şaşkın, bazen de öfkeli. Belki de bu yüzden bu güzel çalışmalara gölge düşürmek isteyenler çıkacaktır. Aldırmak yok, takılıp kalmak yok. Gözünü kapayan, sadece kendine gece yapmış olur. 1 milyona doğru yürümek heyecan veriyor bize. Birilerine de hezimet duygusu verebilir. Mağrur değiliz ki
mağdur edelim. İstiyoruz ki sadece Zaman değil, pek çok gazetemiz 1 milyona doğru yürüsün ve Türkiye'de 10 milyon gazete satılsın. Ne kimseyi kıskanmak için sebebimiz var ne de rakiplerimizi
tahrik edecek şımarıklığımız. İşimizi doğru yapmak için çırpınıp duruyoruz. Topyekûn bir milletin gazete destanı yazdığı bir yerde alkış beklenmese bile gönül kırıcı bir kabalık da istenmiyor... Neyse... Gün doğuyor. Zaman yaklaşıyor. Haydi hayırlısı...