Sanki onlar bu dünyanın dışındadırlar ve hiçbir şeyden etkilenmeden, konforlarını bozmadan, harikalarla donatılmış tam bir hayal âleminde yaşamaktadırlar.
Ya da dünyayı sarsan tüm küresel oluşumların arkasında bir el vardır ve bunlar o ele tutunmuş olmanın emniyetiyle huzur içindedirler!..
Kaderin çarkları işlemeye başladığı zaman ne hayal kurtarır halbuki, ne de birtakım eller.
Amerika'daki
banka krizinden küresel 28
Şubat çıkartacaktır bu beylerden bazıları...
Türkiye'de parti kapattırmak isteyen irade ile Amerika'daki banka krizini planlayan(!) iradeyi
ikiz görüp, umuda kapılanlar bile olacaktır. Her şeyin malum bir strateji dahilinde yürüdüğünü söyleyip, arkadan gelecek hamlelerle dünyaya verilecek yeni şekli kademe kademe sayacaklardır bu insanlar.
Birtakım güçler abartılarak, her şeyin en ince detaylarına kadar
kontrol edildiği vurgulanacak, onlardan izinsiz en
küçük şeylerin bile olamayacağına dair tezler sık sık tekrarlanacaktır. Doğruluk payı olabilir bunların ama bir doğru daha var. Bazen küçük bir hareket, olayları öyle bir tetikler ki, o hareketi verenleri de alır, götürür. Birtakım güçleri farkında olarak ya da olmayarak şirke düşecek kadar abartanlar şirketin nasıl çöktüğünü işte o zaman görmeye başlarlar.
Amiyane tabirle söylenecek olursa, "Cin şişeden çıkmaya görsün...", çıkarsa ne olacağını kestirmek imkânsız hale gelir.
Dinî literatürümüz bu tür olayların tekabül ettiği noktayı şöyle koyar karşımıza: "Öyle bir fitneden sakının ki, eğer bir patlarsa hepinize birden isabet eder; sadece zalimlerinize değil..."
Yakar, kavurur her birimizi yani... Alır elimizden tüm oyuncaklarımızı ve hepimiz kendi derdimize düşeriz.
Ergenekon kapsamında yargılanan bazı insanlar, mortgage'la başlayan kriz dalgalarının, parti
kapatma ile birleşerek tsunamiye dönüşüp, hükümeti götüreceğini
hesap ederek "umutlanmamış mıydı"!
"
Hükümet gidecek! Dertler bitecek!" Türkiye bulutların üstüne çıkacak ve dünyayı saran buhran bittikten sonra yumuşak bir inişle tekrar yerine yerleşip, keyfine bakacak!..
Maalesef bazı kafalarda problem bu kadar basite indirgeniyor...
Ve de mevcut düzeni bozmak üzere elden ne gelirse yapılıyor. Adeta Rus ruleti oynanıyor.
O kadar da basit değil. Olayı basitleştirenler belli bir
sıralama takip ediyorlar denilebilir.
Doğrudur; ama çivi yerinden çıkmaya görsün.
Bir kere bakalım; bu memlekette yıpranmayan ne kaldı?
Terör gibi yürekleri dağlayan bir musibet bile, belli hesaplara zemin hazırlama aracı olarak görülür oldu; inandırıcılığını yitirdi.
Dün
Aktütün karakolu basıldı. Bir yıl önce de
Dağlıca baskınını yaşamıştık. Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili
referandum gününe denk getirilen Dağlıca baskınının amacı neydi? Terör örgütü dış güçlerin piyonu ise dış güçler
cumhurbaşkanını halkın seçmesinden neden rahatsız olmuştu ki? Ve gerçekten
terörün arkasında dış güçler varsa o zaman teröriste taviz vermeyenlerin tek ses, tek yürek olup, inadına cumhurbaşkanını halkın seçmesini desteklemeleri gerekmez miydi? Ama öyle olmadı!
Ankara'da
algı başka türlü işliyor. Şimdi de Aktütün'de yaşanan müessif olayın ardından gelen açıklamalara bakıyorsunuz, muhalefetin çıkışlarını gözden geçiriyorsunuz garaibin bini bir para. Sanki Türkiye ilk defa terörle tanışıyor. Bu işin otuz yıl gibi uzun bir geçmişi yok!
Sanki geçen sene tezkere çıkmadı. Uçaklarımız teröristleri doğduğuna pişman etmedi. Sanki ordularımız karda kışta
sınır ötesi operasyon yaparak dünyaya
parmak ısırttırıp, teröristi darmadağın etmedi!.. Ankara'da rüzgâr farklı esiyor. Gözü
iktidar oyunundan başka bir şey görmeyenler terörden yağ çıkartma kurnazlığını bırakıp, samimiyetle işini yapmazsa yarın çok geç olabilir. Bu memlekette yıpranmayan bir şey kalmadı çünkü...