ÇARŞAFTA ASIL SORUN

Baykal çarşafa rozet taktı ve “CHP - çarşaf” ilişkisi gündeme oturdu.


Bu işin mimarı, bir süredir CHP’nin İstanbul il başkanlığını yürüten Gürsel Tekin. Gürsel Tekin’den önce benzeri bir açılımı Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül yapmıştı. Ancak Mustafa Sarıgül, Baykal’ın tartışılmaz iktidarı ile cedelleştiği için ağzı ile kuş tutuyor olsa bile itibar görmedi. Gürsel Tekin, şimdilik iyi gidiyor. “Şimdilik” notunu bilerek düştüm. Çünkü siyasette son hedefin genel başkanlık olması tabii, Tekin’in de istikbalde genel başkanlığı düşlemesi normal. Ama şimdilik böyle bir şeyi Tekin’in bile öne çıkarması mümkün olmadığına göre, siyaset ömrü sayılı olan Baykal için de tehdit oluşturmuyor. Dolayısıyla Baykal - Tekin ilişkisi, “Sarıgül sendromu” haline dönüşmüyor. Aksine, Tekin, ahir siyaset ömründe Baykal’a önemli bir sıçrama ümidi sunuyor. Bu işte Baykal, Sarıgül’ün seçim başarısına bakıp, Tekin’i alıyor diye düşünülebilir. Dün, iki etkili gazetede Gürsel Tekin ile yapılmış mülakat vardı. Tabiatıyla kendisine çarşaf işi soruluyor. O da, şeker bir dille anlatıyor. -CHP niye çarşaflıya, başörtülüye gitmesin? Onları niye dışlasın? Onlar vatandaş değil mi? Böyle bir söylem.de sıkıntı yok. Sıkıntı, CHP’nin bugüne kadar başörtüsü olayında takındığı tavırla, bu çizginin çelişiyor olmasında. Sıkıntı, CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne başörtüsünün önünün yargı tarafından kesilmesi için başvurmuş ve yargıdan çıkan kararın da yasakları tahkim etmiş olmasında. Sıkıntı, başörtülü veya çarşaflıların, CHP’ye oy verebiliyor olmasında değil. Öyle bir şeyi tabii ki CHP, alıp başının üzerine koyacak. Sıkıntı, başörtülü veya çarşaflının seçmesinde değil, seçilebilmesinde... Sıkıntı CHP’nin içinden bir Merve Kavakçı çıkabilmesinde. Ya da, CHP’’den değil de, diyelim AK Parti’den başörtülü bir milletvekilinin çıkması durumunda bunu CHP’nin destekleyip desteklememesinde... Hatta bir başörtülü milletvekilinden geçelim, başörtülü bir öğrencinin, bu hüviyeti içinde eğitim hakkını kullanabilmesinde... Başörtülü bir kamu görevlisinin olabilmesinde... Bir yandan dedektif gibi, okulları, kamu kurumlarını gezecek ve başörtülü avı yapacaksın, diğer yandan da bıyık altından gülerek ve “hak” kavramı ile alay edercesine “Başörtülülerin CHP’ye oy vermesi en tabii haklarıdır!” diyeceksin. Gürsel Tekin’in verdiği mülakatlara baktım. “Başörtülülerin eğitim hakkı”na ilişkin sorulara ne diyor? Özetle şunu diyor: -Bu iş politik istismar olmaktan çıkarsa çözülür! Bir şey daha diyor: -Onu da biz çözeriz. CHP hep böyle dedi. Gürsel Tekin’in bu sözü çok orijinal değil. Maalesef Tekin’in bu sözü, samimi de değil. Tekin’in bu sözünün samimi olduğuna, onun ancak bu sözü “CHP’liler için takiyye olarak kullanması” durumunda inanabilirim. Yani Tekin “Bu işi CHP’lilere ancak böyle anlatabiliyorum, yoksa anlamaları mümkün değil” gibi bir yaklaşım içinde ise, yani dışı CHPli içi muhafazakarsa buna inanmak mümkün. Ötesi? Ötesi sırf politika. Başörtülüyü, çarşaflıyı oltaya takma politikası. -Siz başörtüsü meselesini unutun, işsizlik, fukaralık sorununa bakın. Başörtüsü ondan sonra konuşulur. Konuşulur mu? Hele bir iktidar olalım. Seslendirilen mantığın arkasındaki düşünce şu; -İnanç özgürlüğü konusunu CHP dile getirirse, orada samimiyet vardır. Bir başkası, mesela muhafazakar bir parti dile getirirse, orada politik istismar söz konusudur! CHP de doğuştan, misyon olarak kendisini, toplumu laikleştirme politikasına angaje ettiğine, ve laikliğin, bu ülkede, toplumun İslamını azaltmakla yerleşeceğine inandığına göre, toplumun özgürce İslamını geliştirmesine sebep olacak olan inanç özgürlüğüne sahip çıkmanın zamanı hiç gelmeyecek. -CHP, başörtüsüne özgürlük isteyecek mi? Ne zaman? -CHP, başörtülü ya da çarşaflı bir milletvekili adayı gösterecek mi? Ne zaman? -CHP, AYM’nin, başörtüsü ile ilgili kararı konusunda ne düşünüyor ve CHP’nin girişimiyle oluşmuş olan o kararlar orada durdukça, başörtüsüne özgürlük nasıl mümkün olacak? Bana göre Gürsel Tekin, dilini eğip bükmesin. Desin ki: -Başörtülü öğrenciye eğitim hakkı istiyorum. Hemen şimdi. -Başörtülü veya çarşaflı, bu memlekette kadınlar her ne giyiyor olurlarsa olsunlar, en yüksek makama kadar seçilme hakkı istiyorum. Hemen şimdi! Ben Obama olayını Türkiye’de “Başörtülü Obama” diye değerlendirdim. Biz, bunu yapabiliyor muyuz, sorusunu sordum. Amerika “Öteki”sini başkan seçti, biz “Öteki”mize okul kapısını açıyor muyuz? Başörtülüye, “akraba” Belediye Başkan adayının ardından sürüklenen “saf vatandaş” muamelesi yapıp, yeni bir sömürü kapısı açmak yerine biraz daha samimiyet, diyorum ben.
<< Önceki Haber ÇARŞAFTA ASIL SORUN Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER