Dün
Ankara’da Milli
Güvenlik Kurulu toplantısı hazırlıklarının sürdüğü saatlerde
İstanbul’da
Harp Akademileri’nde önemli bir toplantı yapılıyordu.
MGK toplantısının birkaç özelliği vardı. Örneğin 29
Mart yerel seçimleri ardından yapılan ilk MGK toplantısıydı. Bu seçimler
Güneydoğu’da DTP’nin açık üstünlüğü ile sonuçlanmıştı. İktidardaki
AK Parti bırakalım
Diyarbakır iddiasını bir yana, elindeki Van ve
Siirt gibi illeri de DTP’ye kaptırmıştı. DTP’nin daha önce MHP’deki
Iğdır’ı alması, Baş
bakan Yardımcısı
Cemil Çiçek’in ‘
Ermenistan sınırı’ uyarısına yol açmıştı. (Bu, ABD Başkanı
Barack Obama’nın
Türkiye ziyaretinden ve Türkiye ile Ermenistan’ın normalleşme için
yol haritası üzerinde anlaştıklarını ilan etmelerinden önceydi.) DTP’yi
Avrupa Parlamentosu’na (
Milletvekili Pervin Buldan’ın deyişiyle)
Kürdistan’ın fiili sınırlarının çizildiği, dolayısıyla kendilerinin
Kürtlerin tek temsilcisi olarak
tescil edilmesi talebiyle taşıyan bu tabloydu.
Bir başka özelliği,
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ 14
Nisan’da
Harp Akademileri’nde yaptığı ve çok yankıya yol açan konuşmasında ‘dağdakileri indirmek’ için yeni önlemlerden söz etmişti. Çiçek hemen bu konuları karşılıklı tartışmak gereğinden ve bunun yerinin MGK olabileceği açıklamasını yapmıştı. Genelkurmay da bunun üzerine Başbuğ’un geçen hafta için yapmayı ‘düşündüğünü’ açıkladığı
basın toplantısını MGK toplantısı sonrasına ertelemişti. Bu önem verilen basın toplantısı bugün yapılıyor.
Dünkü MGK’da konuşulan
Irak’ın durumunun, Iraklı Kürt gruplarla temasın, (geçen hafta sonu
Genelkurmay Başkanı Oramiral Richard Mullen’ı Ankara’ya gönderen) ABD ile ilişkilerin yalnızca
PKK nedeniyle bu tabloyla ilişkili olduğunu söylemek konuyu hafife almak olur.
Irak halen
Kerkük sorunu ve belki ondan da önemlisi
ülkedeki petrol ve gazın denetimini belirleyecek Hidrokarbon Yasası üzerine Araplar’la
Kürtler arasında gerilimin artışına sahne oluyor.
Bu bir yanıyla, Irak’taki gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması ve Avrupa üzerindeki doğalgaz tedarikçisi
Rusya etkisine seçenek oluşturmak isteyen ABD üzerinde de gerilime yol açıyor. Obama, Irak’tan çekilme planı ile Irak petrol ve gaz durumunu, Irak’ın parçalanmasına ve kanlı bir iç savaşa yol açmadan çözmek istiyor. İşgalin sorunları çözmediği görülüyor.
Dün MGK’nın gündeminde böyle bir geri plan varken Harp Akademileri’nde ‘
Enerji Güvenliğinde Ortak Çözüm Arayışları’ toplantısının yapılması rastlantı mı sayılmalı?
Rusya’dan ABD’ye
Mısır ve
Yunanistan’a (Azeri bakan son gün gelmeyeceğini bildirmişti) enerji bakanlarının, BM, NATO ve AB enerji sorumlularının katıldığı bu uluslararası toplantının
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenmesi rastlantı mı? Ve ne anlama geliyor? Neden asker enerji işiyle ilgileniyor?
Dünkü toplantının açılışında Harp Akademileri Komutanı Hava Orgeneral
Hasan Aksay bu soruyu kendisine sorup cevabını da verdi: Çünkü tehdidin içeriği değiştikçe ona uygun bir güvenlik öngörüsü gerekiyordu.
Küresel çapta
ekonomik, sosyal ve çevresel sıkıntıların parçası olan enerji güvenliği riski, iyi yönetilemediği takdirde orta vadede güvenlik riskine yol açacaktı.
Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ülkelerin bu bağımlılığı iyi idare etmesi gerekiyordu.
Ama uluslararası planda da bir enerji güvenliği yapısı kurulmalıydı.
Toplantının açılış oturumunu yöneten
Enerji Bakanı Hilmi Güler aynı kavramı daha güncel (Rusya-
Ukrayna gibi) çağrışımlarla siyasi bir dille ifade etti: Günümüzde petrol ve doğalgaz
silah olarak kullanılıyorsa, güvenlik boyutu kaçınılmazdı. Güler, zaten bu konunun bu kadar geniş şekilde Harp Akademileri’nde tartışılıyor olması dahi durumu anlatıyordu.
Toplantıda, AB’nin enerji ihtiyaçları tartışıldı, Rusya’nın doğalgaz ihracıyla siyasi etkisinin bağlantısı da (Rusya Ernerji Bakanı Sergei Shmatko’nun varlığı, toplantının önemini gösteriyordu), NATO’nun yakın zamanda (tıpkı
Afganistan’da terörizme,
Somali’de korsanlığa müdahale ettiği gibi) enerji güvenliği engellemele-
rine de müdahale etmeyi düşünebileceği de...
Bugünlerde kuzey yarıküre en çok enerji ve güvenliğini tartışıyor. Türkiye’nin kendi güncel güvenlik sorunlarıyla birlikte gelecekteki sorunlar üzerinde kafa yormaya başlaması, güvenlik üreten ülke olma iddiasıyla örtüşüyor.
Bugün Orgeneral Başbuğ’un basın toplantısını izlerken bu arka planı akılda tutmakta yarar var.