Ortam bu kadar gerginken “Murat Bardakçı’yı izliyor musunuz” diye sormanın belki zamanı değil ama yine de soracağım: - Habertürk’te Bardakçı’yı, NTV’de İlber Ortaylı’yı izliyor musunuz? Çocukluğumda bana tarihi Feridun Fazıl Tülbentçi sevdirmişti. 19.00 Haberleri’nin hemen ardından “Tarihte Bugün” diye 5 dakikalık bir konuşma sunar, davudi sesiyle anlatırdı. Fazla değil, 5 dakika. - Karlofça, Pasarofça... Ya da Küçük Kaynarca... O gün, hangisinin yıldönümüyse işte. - Budin, Preveze, Zigetvar. Ağzım açık dinlerdim. *** Bugün o lezzetin bin katlısını, hem de bilimsel ve belgesel olanını, Murat Bardakçı’dan alıyorum. Karşısında oturan Erol Şâdi, zaten bir derya... Pelin Batu’nun kattığı renk, arada Nihavent motiflerle de süslenince, benim gündemimde ne anayasa kalıyor, ne de yerel seçimler. Bu bakımdan... Seçmen kütüklerine rağmen, krize rağmen, Gazze’ye rağmen, yine de soruyorum işte: - Bardakçı’yı izliyor musunuz? İzleyin. *** Program bitince eyvah, yine günlük hayat çıkıyor karşıma. Yine Ergenekon. Dışarıdan bu kadar müdahale edilen bir dava hiç görmedim. Herkes bir tarafından tutmuş çekiştiriyor. Yorumcular harika. Hepsi uzman maşallah. Hele olay yerinden, mesela Yargıtay’ın kapısı önünden içeride neler olup bittiğini anlatan öyle heyecanlı muhabirler var ki, yüreğim kalkıyor. Duydunuz mu, Genelkurmay Başkanı, Çankaya’ya çıkarken birdenbire Başbakanlığa sapmış. Acaba ne var? Durun bakalım. Başbakanlığın kapısından mutlaka bildirir birileri. *** Ergenekon, zaten tabiatı itibariyle abartılı bir operasyon. Ama Ergenekon’la ilgili haberler, daha abartılı. Yorumlar daha abartılı. Devletin üst katlarından gelen müdahaleler, daha daha abartılı. Yâni tepesersemine döndürdüler bizi. Lafa geldi mi de: - Burası Hukuk Devleti. Ona ne şüphe. Cindoruk noktayı koydu zaten. Dedi ki: - Darbe yapmanın tekeli Genelkurmaydadır. İşte bütün bu kargaşa içinde size yine de soruyorum: - Murat Bardakçı’yı izliyor musunuz?