Mustafa Balbay’ın gevezelikte sınır tanımayan ‘sevgili günlük’ünden öğreniyoruz ki, Ergenekon sanığı Şener Eruygur’la, CHP lideri Deniz Baykal, darbe planlarının yapıldığı o netameli dönemde ‘çok samimi’ telefon görüşmeleri yapmışlar. Bir kez Eruygur aramış. Bir kez de Baykal. Eruygur, Baykal’la görüşmelerini şöyle anlatıyor: ‘O gün Baykal’ı aradım. Sonra o beni aradı. ‘Sizde bir sarsılma var’ dedi. Ben ‘yok’ dedim. MGK’da gereken söylenecek, MGK iyi geçecek. Tek neden türban değil. Ama bunlar ona indirgiyor. ‘Millet affetmeyecek’ ne demek (Erdoğan söylemişti), MGK’da onu da soracağız. İşimiz zor ama bunlarla mücadele edeceğiz.’ Eruygur’un ‘bunlar’ dediği, Türkiye Cumhuriyeti’nin seçimle işbaşına gelmiş meşru hükümeti... Meşru hükümete karşı savaş açtığını söyleyen kişi de, meşru hükümetlerin istikbal ettiği, eline silah verdiği, maaşını ödediği bir bürokrat... Hürriyet’in, Ahmet Coşkun adlı ‘yalaka’ olmayan yazarı Baykal’ın bazı tavırlarını ‘Hakikaten şahane, hakikaten mükemmel, hakikaten ikna edici’ bulduğunu ve ‘hayran kaldığını’ söylüyordu... Hakikaten de öyleymiş. Ben de hayran kaldım. Şener Eruygur adlı bürokrat ‘bunlarla mücadele edeceğiz’ diyor ve açıkça suç işlediğini itiraf ediyor, ‘bunlar’la legal platformlarda mücadele etmesi gereken ana muhalefet partisi lideri Baykal susuyor; ‘Bu yaptığınız yasal ve anayasal suçtur; bürokratların görevi meşru hükümete savaş açmak değil, verilen emirleri yerine getirmektir’ demiyor... Susmak ne? Bir de, ‘Sizde bir sarsılma var Paşam’ diyerek, yasal ve anayasal suç işleyenlere ara gazı veriyor. Daha önce bin kere yazmıştım. Bu da binbirinci olacak. Baykal, kendisini ‘solcu’, ‘özgürlükçü’, ‘sosyal demokrat’ diye taltif ediyor... Partisine de bu muameleyi yapmamızı istiyor. Soru şu: Statükoyu ve ‘cunta anayasasını’ sahiplenmek, özgürlüklere karşı çıkmak, bazı darbeleri desteklemek dışında dişe dokunur bir icraatı olmamış CHP niçin ‘sosyal demokrat’ bir partidir, bu partinin başındaki Baykal niçin solcu bir liderdir? Bunu aklı başında birilerinin yanıtlaması gerekiyor. Haksızlık yapmak istemem ama... Parlamentarizm, demokrasilerde bir şey ifade ediyorsa, CHP’nin o ifade edilen ‘şey’le tarih boyunca arası hiç iyi olmamış. Bugün, çok partili parlamenter sistemi ‘karşı devrim’ diye niteleyenler, CHP’yle şu ya da bu şekilde irtibatı olan kişiler arasından çıkıyor. Kendisini ‘sol siyaset’le tanımlayan ve özgürlüklerle ilişkili olması gereken bu partinin lideri de, meşru hükümete savaş açmış bürokratlara, ‘Sizde bir sarsılma var Paşam’ diyerek, moral takviyesinde bulunuyor. Bunlar bir de ‘solcu’ olacak... Hem darbe cuntalarıyla halvet olacaksın... Hem devletin söyledikleri dışında yeni ve orijinal hiçbir fikir üretmeyeceksin... Hem beşibiryerde anayasasını sahipleneceksin... Hem ‘kimliklerin tanınması’ siyasetine karşı modası geçmiş ‘ulusalcı’ tepkiler vereceksin... Hem ‘301 değişikliği de nerden çıktı, bizim Başbakan’la konuşmamızda böyle bir şey yoktu?’ diyerek özgürlüklere karşı gardını alacaksın... Hem de ‘Bu halk niçin bizi ciddiye almıyor?’ diye feveran edeceksin! Bu halk niçin sizi ciddiye alsın?