Ağzımızla gülmeyiz
Satış rakamları baş aşağı giden
emekli memur gazetesi, "vallahi biz de solcuyuz" diyebilmek için özel bir atraksiyon düzenlemiş, "sol çıkışını arıyor" başlığıyla solcu okuru gıdıklayıp eski günlerine, eski saygınlığına, bu arada elbette eski tirajına da kavuşmaya çalışıyor... Kavuşamayacaktır ama zarar yok, varsın avunsun. Öte yandan, bir liberal gazetemiz de "biz de, biz de, vallahi biz de solcuyuz, sandığınız gibi AKP yanlısı değiliz" diyebilmek için kendi kendine bir sol arayışı sürdürüyor, birbirinden okunmaz, birbirinden lezzetsiz yazılar her gün çarşaf çarşaf sayfa doldurmakta kullanılıyor... Bu sayede "akademisyen" takımından yarasını kaşımayan yeteneksiz kalmadı maşallah...
Solun içler acısı zavallılığını her gün ibretle izliyoruz bu lafazanlık curcunasından.
"
CHP olmadan olmaz" diyenler... "İnsana yönelelim" falan diye derin entellik edenler...
Ertuğrul Kürkçü'yü "büyük adam" yerine koyup onunla kavgaya tutuşanlar ( "AKP'den size hayır gelmez" dedi ya, çok bozuldular...)
Gene en tutarlı lafları bizim Hasan Bülent
Kahraman etmiş: "Sol,
kalkınma-
büyüme-
refah-sosyal güvenlik-eğitim alanlarında bir şeyler söylemezse hiçbir yere varamaz! Bugüne kadar bu konularda hiçbir şey konuşulmadı!" ... Tam olarak böyle dememiş de, söylediklerinin "meali" bu.
Büyük bir içtenlik ve iyi niyetle yaptığı bu saptamanın en ufak bir "fizibilitesi" olduğuna sevgili Hasan Bülent inanıyor mu acaba? Ne anlı şanlı CHP'nin (şu partiye sol diyeni artık döveceğim), ne irili ufaklı birçok sosyalist mastürbasyon kulübünün bu konularda en
küçük bir planı, programı, tasarısı, önerisi yoktur. Hiçbir zaman da olmamıştır.
"Hele bir kere devrimi yapılım da, istim arkadan nasılsa gelir" kafasına kimse ağzıyla gülmez.
Söyleyebilir misiniz bana, altmışlı yıllarda
Türkiye İşçi Partisi'nin "eğitimde devrim" tasarısı neydi acaba? TSİP,
ekonomik büyümeyi hangi kaynaklarla gerçekleştirmeyi amaçlıyordu? TKP'nin sosyal güvenlik ve
sigorta konusunda bir çizelgesi var mıdır?
Deniz Gezmiş ve arkadaşları köylülerle birlikte kırlardan şehirlere yürüyüp iktidara gelselerdi nasıl bir sanayileşme stratejisi izleyeceklerdi? Mahir Çayan, tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye'nin
silah sanayiini uzaylılarla mı kuracaktı?
Kapitalizm kendi yolunda yürüyüp gitti ve solun "esamisi" okunmadı, bundan sonra da okunmayacaktır.
Solun, edecek hiçbir "somut" lafı yoktur, olmamıştır ve olmayacaktır.
Üretim araçlarını
kamulaştırma amacından, yani "temelinden" vazgeçti de, kerameti kendinden menkul "
erken" bir sosyaldemokrasiyle
sermayenin elini ayağını bağlayarak mı kalkınmayı sağlayacak? Acaba sermaye birikimini Türkiye için şimdilik yeterli mi buluyor da set çekecek?
Bunları bilmezler, düşünmezler, verecek
yanıt da bulamazlar.
Hiçkimsenin üzerinde durmadığı bir basit gerçeğe daha dikkat çekeyim...
"Eski tüfekler", böyle durumlarda sakallarını kaşırlar ya da bıyıklarını çekiştirirler, Birinci sigaralarından derin bir nefes çekerek sorarlardı: İşçi ne diyor?
Ben de sorayım: İşçi ne diyor?
Ne diyecek, sendikalar bir yandan kolay ve
ucuz 1
Mayıs kahramanlıklarının derdinde, bir yandan 28
Şubat, 27
Nisan gibi bürokrat darbelerine alkış tutma yarışında! Sermayenin örgütü yeni bir anayasa tasarısı hazırlıyor,
işçi sınıfı eleştirmek ya da karşı çıkmak için bile yok piyasada!
Yazık be yazık, "sol nasıl kurtulur" tantanasında harcanan nefese ve
matbaa mürekkebine yazık. Bakınız bugün ben de okuyucunun kaç dakikasını çaldım, özür dilerim.