Kimi anımsadım? Önce Heinrich Himmler’i...
Hitler’in sağ kolu... Dehşet örgütü Gestapo’nun... Ölümcül şiddet örgütü SS’lerin meşhur komutanı... Sonra aklıma İtalyan yazar Curzio Malaparte geldi... Neden mi?
Çünkü Malaparte klasikleşmiş olan Kaputt adlı kitabında İkinci Dünya savaşında yaşadıklarını anlatır... Kitabın bir yerinde, binlerce insanı soğukkanlı bir şekilde yok eden Himmler’in bir saunadaki göbekli hali vardır...
Sanki Hitler’in sağ kolu o değildir...
Sanki SS’lerin komutanı o değildir...
* * *
Üzerinde pijamamsı garip kıyafeti...
Elinde rahatça yürümesine pek de fazla bir katkı sağladığı söylenemeyecek bir baston...
Kalp,
şeker ve solunum yetmezliğinden mustarip...
Herhangi bir araçla
İstanbul’a götürülmesinin hayati
tehlike arz ettiğine dair
sağlık raporu bulunan...
Oksijen tüpüyle dolaşan ve dün tutuklanan ‘Jitem
Albayı’nı görünce...
Hafızam Malaparte’yi çağırdı...
* * *
Çünkü...
Emekli Albay
Arif Doğan’ın adı ilk defa 16
Eylül 1989’da
Şırnak’ın
İdil ilçesinde Tahsin Selin, Hasan Utanç ve Hasan Cener adlı üç köylünün öldürülmesi olayı ile duyulmuştu...
Olayın üzerinden 10 yıl geçtikten sonra Arif Doğan’ın da içinde bulunduğu asker,
korucu ve itirafçılardan oluşan çok sayıda kişiye
dava açıldı.
Ancak,
PKK itirafçısı
Suriye uyruklu İbrahim Babat sahte kimlikli ‘
Hacı Hasan’ın itirafları ve
Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu doğrultusunda
soruşturma yürüten
Diyarbakır DGM Savcılığı, Albay Doğan, Ahmet
Cem Ersever ile
Veli Küçük’ün de aralarında olduğu çok sayıda rütbeli asker hakkında bilgi istemesine karşın;
görevsizlik kararı verilerek
dosya rafa kaldırıldı.
Öte yandan bölgedeki
faili meçhul cinayetler, köy yakmalarla ilgili olarak
Avrupa İnsan hakları Mahkemeleri’ne açılan davalarda da Jitem’ci Albay’ın adının sıkça geçtiği belirtilmekte...
* * *
Albay Doğan,
Binbaşı Ersever ile birlikte
JİTEM’in kurucuları arasında yer almış, bir dönem
Silopi ve
Batman’da JİTEM Grup Komutanlığı yaptıktan sonra
Yalova Jandarma Komutanlığı’na atanmıştı. Ersever’in yakın arkadaşı olan Doğan, Ersever öldürüldükten sonra da
Veli Küçük’le yakınlaştı.
‘Jitem Albayı’ hakkında bilgiler veren Suriye uyruklu İbrahim babat’ın itirafları,
Susurluk Raporu’nu hazırlayan Başbakanlık Müfettişi Kutlu
Savaş’ın Susurluk Raporu’nda da yer aldı...
Babat’ın itiraflarında Doğan ile birlikte Batman’da çalıştığı bilgisi yer alıyor.
Doğan ile ilişkisinin sonra da sürdüğünü belirten Babat, 1997’de İstanbul
Kadıköy’de girdiği silahlı çatışmadan sonra ortağını öldürmeye teşebbüs etmekten aranırken Yalova İl Jandarma
Alay Komutanı Arif Doğan’ın odasında yakalanmıştı...
* * *
Albay’dan söz eden sadece itirafçı Babat değil...
İtiraflarını ‘Bir Jitem’ci anlatıyor’ adlı kitapta toplayan
Abdülkadir Aygan’da sık sık Arif Doğan’ın kulaklarını çınlatıyor...
Askerliğini Diyarbakır’da yaptıktan sonra JİTEM adına sayısız cinayete karıştığını belirten Aygan’ın sigortası yapılarak kendisine aylık
maaş da bağlanmış...
‘Albay Arif Doğan ve Cem Ersever komutasında hareket eden Aygan’ın itirafçı Tiril, Timurtaş, Ozansoy, Binbaşı Aytekin Özen, İbrahim
Balat ile karıştığı olaylar şöyle:
-HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın’ın; Diyarbakır -
Bismil nüfusuna kayıtlı Zahid Turan’ın; HEP Muş İl yöneticisi Harbi Arman’ın;
Özgür Gündem yazarı
Musa Anter’in;
Sağlık-Sen Diyarbakır Şube Başkanı
Necati Aydın’ın,
Ramazan Keskin ve
Mehmet Aydın’ın; Diyarbakırlı Abdülkadir Çelikbilek’in öldürülmeleri...’
* * *
JİTEM’in kurucularından
emekli Jandarma Albay Arif Doğan’a ait olduğu öğrenilen
Beykoz Çavuşbaşı’nda bulunan bir villa ile büroya yapılan baskında neler bulunuyor?
Üç adet
Kalaşnikof, üç adet tabanca, bu silahlara ait bin kadar mermi, aynı sayıda boş kovan...
Ama belki daha önemli olan başka şeyler de...
Nedir onlar?
Askerî mühimmatın yanı sıra ele geçirilen bir kamyon dolusu gizli
belge...
Bunların JİTEM’in arşivi olduğu belirtilmekte...
Bizim
Star,
Ergenekon soruşturması kapsamında el konulan arşivlerden ‘çok sayıda faili meçhul cinayetle ilgili bilgiler’ çıkabileceğini yazıyordu...
Bir başka
gazete de,
emniyet yetkililerinin, belgelerin JİTEM ve PKK bağlantılarını deşifre edilebileceğini, birçok faili meçhul cinayeti aydınlatabileceğini söylediklerine dair bir bilgiye rastladım...
Şu cümle de galiba gene aynı yerdeydi:
‘Emekli Albay Arif Doğan’ın
Ergenekon sanıkları arasında bulunan
Sedat Peker’e sürekli ‘reisim’ diye hitap ettiği ortaya çıktı. 2003’te gerçekleştirilen Peker’e yönelik
Kelebek Operasyonu kapsamında yapılan
telefon görüşmelerinde, Doğan’ın sık sık Sedat Peker’e ‘reisim’ diye de hitap ettiği tespit edildi.’
* * *
Şimdi ‘düşkün’ halde resim verenlerin...
Susurluk ve ertesinde Himmler’i pek de aratmayacak kanlı işlere bulaşmış olmaları çok mümkün...
Sanki buraları
Türkiye Cumhuriyet’i değil...
Korku imparatorluğu...