Binlerce Türk ve Suudi bayraklarıyla donatılmış caddelerden geçmek güzel bir duygu.
Riyad caddeleri bayram havasını yansıtıyor.
Gazeteci arkadaşlarımız, kebapçıda, Starbucks'ta paraların
Tayyip Erdoğan tarafından ödendiğini duyunca keyifleri tavana vuruyor. Şu sıralar
İslam dünyasını bir Türk olarak dolaşacaksın arkadaş. Türk Büyükelçiliği'nin verdiği resepsiyonda bir işadamımız, "Bugünlerde her şey değişti, diyor.
Türk olarak hiç olmadığı kadar itibar görüyoruz." Bu ortamda bir Suudi gazetesi
Başbakan Erdoğan'ı "Halife ilan etme"ye kadar vardırmış işi... Kimileri İran'a karşı
Amerika ya da Suudiler'in
Türkiye'ye rol vermesinden söz ediyor. İşin şakası bir yana, İslam coğrafyasında Türkiye'nin önünde bir alan açıldı, ama bunu yönetmek için
akıl her şeyden öne geçti.
Bir yandan açılan alanları görmek, bir yandan ayağımızın yerden kesilmemesi, bir yandan da dolduruşa gelm
emek gibi bir dengeyi telkin ediyor tarih Türkiye'ye...
İşte size bir haber: Cumhurbaşkanı Gül, Suudiler'in bu sene bütçelerinin yüzde 25'ini eğitime ayırdıklarını söylüyor. İşte size bir haber daha:
İstanbul Teknik
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Muhammed Şahin, 100 bin öğrenciye
hizmet veren, 18 bin çalışanı bulunan Kral Suud Üniversitesi'nde görüşmeler yapıyor.
Üniversite yöneticileri, önümüzdeki bir - iki yıl içinde
Nobel Ödülü sahibi 40 bilim adamını
ders vermek üzere davet ettiklerini, bunun 20'sinin önümüzdeki yıl derslere gireceğini söylüyor. Aynı üniversite, Türkiye'den 50
öğretim üyesi istiyor. Nasıl bir alan açıldığı görülüyor.
Cumhurbaşkanı Gül ile, FNNS isimli Türk firmasının zırhlı
personel taşıyıcı modernizasyonunu yaptığı bir fabrikayı ziyaret ediyoruz. 300 aracın yenilenmesi planlanmış, 50'si yenilenmiş. Türk firması, bu işi, başka
ülke firmalarından çok daha uygun fiyatlar vererek almış.
Alan memnun satan memnun gibi bir şey. Suudilerin şu anda,
Körfez Savaşı sırasında aldıkları 100 bin füzenin yenilenmesi planları var. Burada da Türk teklifi ile başka ülkelerin teklifleri arasında büyük farklar ortaya çıktığı ifade ediliyor. Savunma sanayii alanı öylesine bir hacim teşkil ediyor ki, ufku olan meydana çıksın, demek gerekiyor. Evet, çok reel alanlarda koşturulacak cins atlara ihtiyaç var.
Eğer bunu yaparsanız, Suudi Arabistan'la ilişkiniz, güya Amerika'nın çizdiği proje gereği, İran'ın bölgesel rolünü dengeleme şablonunda mütalaa edilmez. Bunu başarırsanız,
Gazze konusunda ortaya koyduğunuz tavır, Türkiye'nin Amerika,
İsrail ve Batı ilişkilerinde köklü meydan okumalara ve kamplaşmalara imkan vermez. Suudi
Meclisi üyeleriyle sohbet yapan Ahmet Davudoğlu'na, otantik kıyafetleri içinde, sakalları deyim yerindeyse göbeğinde bir Meclis üyesi "İsrail'le ilişki içinde olmanız Ortadoğu'da barışa hizmet ediyor" diyor.
İlginç değil mi? Bir iki gün içinde
Mahmud Abbas Türkiye'ye geliyor.
Hani Türkiye
Hamasçı politikalara angaje olmuştu? Türkiye, İran'la,
Suriye ile de iyi ilişkiler götürüyor, Hamas gerçeğini gözardı etmiyor, Suudilerle yan yana duruyor, ama Batı ile de sağlıklı - sağlam ilişkiler kuruyor. İslam dünyası, Türkiye için çok engin bir kulaç atma alanı.
Yeter ki akıl gücümüz bunu sağlayabilsin, Türkiye ahenk içinde dünyaya seslenebilsin. Davos'tan bu yana tarihi günler yaşadığımız kuşkusuz.
Belki de 1 Mart'tan sonra...
Belki de 17
Aralık 2007'den sonra...
Haydi hayırlısı...
Uçmadan, gururlanmadan, ayakları hep yere basarak, her hamleye emek vererek Türkiye için daha güzel günlere...