Başlangıçta
Ergenekon örgütlenmesiyle ilişkiliymiş gibi gösterilen, daha sonra ‘ilişki çerçevesi’ dışına çıkarılan ‘
darbe günlüğü’yle ilgili bir şeyler söylemek istiyorum.
Bazı refiklerimiz, günlüğün
iddianamede yer almamasını, günlük sahibiyle siyasi
iktidar arasındaki ‘derin akçalı ilişkilere’ bağladılar.
Günlük sahibinin, aynı zamanda ‘sinema sanatı’yla iştigal eden oğlu, bilmem hangi kuruluşlardan ‘
sponsor desteği’ almış. Sponsor desteği veren kuruluşlar da, siyasi iktidarla dirsek teması halindeymiş.
Bu oğul, aynı zamanda, bazı mahdumlarla da düşüp kalkıyormuş.
Hangi mahdumla ne düzeyde ilişki kurduğunu bilmiyorum ama, aynı zamanda sinema sanatıyla iştigal eden bu ‘oğul’, ısrarla Ergenekon iddianamesini sulandırmaya çalışan büyük bir medya grubundan da sponsor desteği almıştı.
Kimse oralı olmadı.
Hele, ‘iddianame sulandırıcısı’ kalemlerin hiç dikkatini çekmedi.
Kaldı ki, biraz tuhaf bir oğuldu bu.
Çektiği belgesel çerçevesinde, bugün dirsek teması halinde bulunduğu iddia edilen çevreleri suçlayıcı mebzul miktar açıklaması vardı.
Hani, ‘irticai unsurlar’, bir tür ‘hurafe turizmi’ başlatarak
Çanakkale’yi maksadının dışına çıkarmışlardı; Silahlı Kuvvetlerimiz ve medyadaki laik gönüllülerimiz buna göz yummamalıydı, filan.
Medyanın en laik gönüllüsü olan ‘
amiral gemisi’ de, bu tuhaf oğulun, tuhaf kalkışmasına
destek vermişti.
Bu meseleyi de kimse kurcalamadı.
Hele, iddianame sulandırıcısı kalemlerden hiç ses çıkmadı.
Başlıbaşına bir ‘
soruşturma konusu’ olabilecek, hatta olması gereken günlükler, nedense ve ne hikmetse, ne yaptığı belirsiz bir oğul üzerinden tartışıldı.
Şimdi de günlüklerin sahte olabileceği tezi işleniyor.
Günlük sahibi, pek de güvenli olmayan bir üslupla, ‘
Hayır, bunlar bana ait değil; birileri yazmış olmalı’ dedi ya; kendisini amiral gemisi olarak pazarlayan gazetenin yazarlarıbalıklama atladılar bu ‘mütereddit’ açıklamanın üzerine...
Demek ki, içinde
Nokta dergisi ve Alper Görmüş gibi şer odaklarının da bulunduğu bir ‘yazıcılar heyeti’ oturup, bazı kıymetli paşalarımızı, medyadaki laik gönüllülerimizi, ‘imar izni’ peşine düşmüş medya patronlarını,
TÜSİAD üyesi gazetecileri, bazı siyasetçileri, bazı oda temsilcilerini,
Atatürk’ü sevmekten başka suçu olmayan bazı bahtsızları ve vaktiyle
Cumhurbaşkanlığı göreviyle taltif edilmiş bazı TMT üyelerini töhmet altında bırakacak bir günlük tasarlayıp yazdılar ve
yandaş medyaya
servis ettiler.
Öyle mi?
Oğul üzerinden spekülasyon yapacağınıza, niçin darbe günlüğünde adı geçen ‘bazı siyasetçileri’ tartışmıyorsunuz?
Örneğin,
CHP Genel Başkan Yardımcısı muhterem
Onur Öymen...
Meşru siyaseti savunması ve tamamen ‘meşruiyet çerçevesi’ içinde kalması gereken Onur Öymen, darbe hazırlığı yapan generallerle niçin sık sık bir araya gelir?
Daha da önemlisi, onlarla ne görüşür?
Bu, oğula verilen sponsor desteğinden daha az önemli bir konu mudur?
Evet Onur Bey...
Sizin bu konuda bir açıklamanız olmayacak mı?