Olaylara at gözlüğünden bakmanın, yaşama hakkını sadece kendinde görmenin, ne yaparsan yap kimsenin sana dokunamayacağına inanmanın, yaptığın her şeyin doğru olduğunu düşünmenin psikolojide nasıl bir karşılığı var bilmiyorum.
Ergenekon terör örgütü operasyonunda gözaltına alınan önemli isimlerin ardından açıklama yapan taraftarlarının içinde bulunduğu hal tam da bu.
Cumhuriyet Gazetesi adına ilk açıklamayı yapan gazeteci Cüneyt Arcayürek şapkayı önüne koyup düşünmek yerine hemen öküz altında
buzağı aramaya başladı.
Cumhuriyet Gazetesine 500 metre mesafede bulunan
Anayasa Mahkemesinde
Başsavcı Ak Parti’nin kapatılması için sözlü
savunma verirken bu operasyonun gerçekleştirilmesi dikkat çekiciymiş.
Hep kendine karşı bir karşı atak beklentisi içerisinde olmak bir suçluluk psikolojisidir.
Birine haksız yere zarar verirsen ondan korkarsın. Çünkü karşılık vereceğinden endişe edersin.
Bu Cumhuriyet takımının baştan beri takındığı tavır bu.
Ergenekon’da bizim ne işimiz var demiyorlar da, kalkıp savcı
dava açtığı için Ergenekon’un düğmesine basıldı diye feryat ediyorlar.
Ergenekon uzaydan mı geldi ?
Yoksa Ergenekon’u da Ak Parti mi organize etti, besledi, büyüttü, bugüne getirdi sonra pimini çekip üzerinize attı ?
Niye bu Ergenekon denen zıkkımın altından hep sizinle bağlantılı bir şeyler çıkıyor ?
Niçin siz çıkıp da bu Ergenekon denen meretin bir kez bile karşısına dikilmiyorsunuz ?
Tertip deyip durmaktan başka niçin Ergenekon’a savaş açmıyorsunuz ?
Niçin Ergenekon ile ilişkili gözaltına alınanlara hemen sahip çıkıyorsunuz ?
Niçin başınıza gelen her şeyi Ak Parti’den biliyorsunuz ?
İşte bunun adı suçluluk psikolojisidir.
Adamı dövmüşsen dayak yemeyi beklersin.
Siz bugüne kadar hep dövdüğünüz için şimdi dayak yemeyi bekliyorsunuz.
Ve onun için Ak Parti üzerinden milleti kendinize düşman görüyorsunuz.
Cumhuriyet’e
destek vermek üzere gazeteye giden
CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa
Özyürek; ‘
laiklik karşıtı eylemlerin odağı olan bir parti Anayasa Mahkemesinde yargılanırken laikliğe inanmışlığıyla bilinen insanlar gözaltına alınıyor’ diyor.
Bakın bu
ülke aklınızca sizin olduğu için, laikliğin ölçüsünü de siz koyuyorsunuz.
Kimin laiklik karşıtı, kimin laikliğe inanmış olduğunu da siz belirliyorsunuz.
Bu, kendinde nasıl bir hak görmektir ?
Tek belirleyici olmak, bunu topluma dayatmak nasıl bir diktatörlüktür ?
Bu nasıl bir at gözlüğü takmaktır ?
Yine Cumhuriyet yazarı Cüneyt Arcayürek, ‘polis o kadar titiz bir çalışma yaptı ki iz bırakmamak için
eldiven taktı’ diyor ve gülüyor.
Bu nasıl bir düşmanlıktır ?
Bu kadar korkmanın, bu kadar tedirgin olmanın, bu kadar endişelenmenin bir tek açıklaması olabilir.
Siz bu millete öyle bir kötülük yapmış olmalısınız ki; şimdi size karşı yapılan her şeyin sizden intikam almak için yapıldığını düşünüyorsunuz.
Sizin bugün foyanız öyle bir ortaya çıkmış olmalı ki; elinizdeki bütün topunuz ve tüfeğinizle sizi deşifre edenleri yok etmeye çalışıyorsunuz.
Ve şimdi siz öyle bir köşeye sıkışmış olmalısınız ki; işin ucu size dayandığında hep yaslandığınız yargıyı bile yanlış yapmakla suçluyorsunuz.
Unutmayın ki;
adalet yarasalar kadar kördür ama karanlıkta da görebilir.