Telekom kayıtları, Vakit muhabiri tarafından aranan “İçimizdeki Danimarkalı”
Önder Sav'ın yanlışlıkla açık bıraktığı cep telefonundan tam 44 dakika dinlendiğini ortaya koydu…
Böylelikle,
CHP ile Yandaş Medyası fena halde yamulmuş oldu…
“
Dinleme Skandalı Sav'ları” bumerang gibi dönüp “Komiser
Baykal”ı vurdu…
Hadisenin ne olduğunu zerre kadar araştırmaya gerek duymaksızın, kafadan kesin hükmünü vererek gündemi “
Telekulak” gözbağcılığıyla kundaklayan Deniz Bey şöyle demişti:
“CHP'yi AKP'nin derin devleti dinledi. Bu bir ortam dinlemesidir. Dinlemenin
servis edildiği dinci
gazete il
e devlet içindeki bu yapılanma arasında çok yakın bir bağ var!”
Baykal, Vakit'in “kapı gibi belgesi” gün ışığına çıkarken dahi
iftira atmayı sürdürdü: “Sav'ın dinlenmesi olayı Watergate'ten daha ağır bir ihlaldir. AKP, devleti röntgenci yaptı!”
Bütün bu yaşananlardan sonra, “Komiser Baykal”ın yemekli bir
basın toplantısı düzenlemesi vacip olmuştur:
Deniz Bey, canlı yayında işbu sözlerini, tabii “Telekom dökümü”nü de katık ederek yemek zorundadır.
Çünkü, fabrikasyon “Telekulak” gündemini bütün Türkiye'ye yedirmeye tam teşebbüste bulunmuştur…
Kısa süre içinde, bütün Sav'ları fos çıkıverdi:
“Er Önder”i kurtarmak için imal ettikleri “Telekulak” gündemi hem Baykal'ı hem de Sav'ı tam manasıyla tüketmiş bulunuyor…
Önder Bey “Abdestimden eminim” diye konuşuyordu…
“Vakit gazetesiyle görüşmedim ki!” diyordu…
“Açık kalan cep telefonundan dinlendiği, Vakit'teki haberin böylelikle yazıldığı” söylendiğinde; “Hedef saptırıp
delil karartıyorlar. Bu iddialar zırvadır. En hafif tabiriyle rezalettir. Mızrak çuvala sığmaz” diye attırıyordu…
Finalde, Önder Bey fena rezil oldu: Telekom kayıtlarından sonra CHP'nin mızrağını çuvala sığdıramıyorlar, ellerinde kaldı yazık!
Kayıtların doğruluğuna inanmayan Sav; “Telekom hükümetin elinde; oraya istediklerini yazabilirler” diyormuş, yakın çevresindekilere…
Önder Bey, acayip haklı:
Mesela, Telekom kayıtları şöyle tutuluyor.
Hükümet Telekom'a “Üç adet
Yargıtay-CHP, iki tane
Hürriyet-Baykal, bir Sav-Vakit görüşmesi, beş de çay gönderin” diye talimat veriyor!
* * *
Gelelim, CHP'nin laikçi
yandaş medyasına…
“Telekulak” gündeminin üzerine sazanlık yaparak atlayıp hükümete dümdüz giden “Teleböcek Kalemleri” Telekom belgesinden sonra malum yazılarını nasıl yok edebilecekler, hakikaten merak ediyorum…
“Dinleme Skandalı AKP'nin
Ergenekon'udur!” diyen; “Gizli Dinleme Terörü” diye yazan “Ulusalcı” köşeyargıçları nereye kaçacaklar acaba?
Özellikle Doğan Medyası bir kez daha fenersiz yakalanmıştır!
“Telekulak
Harekatı”nın önderleri Hürriyet,
Milliyet ve Vatan'ın okuyucularından özür dilemeyeceklerini adımız gibi biliyoruz.
“Uzaydaki”
Cumhuriyet'e göre zaten “Telekom dökümü” diye bir şey yok; dün “Vakit'in belgesi yalanlandı” savıyla panik-ataktaki CHP'nin
komik savunmasına sığınmışlardı…
Kanıtlanan kimi hadiseleri “Komplo Teorisi” diyerek lanetlemeyi pek seven Hürriyet'in “Ertuğrulgenekon”u ise yamulanlar arasında özel bir yere sahip:
Her bakımdan kulağına hoş gelen CHP antetli “
komplo teorisi”nin peşine “Dinleme terörü altında inliyoruz” diye yazarak takıldı, E.Ö; Telekulak Sav'larının fos çıkmasıyla da gümleyiverdi!
“E.Ö.'nün Kovboyu” A.H. da fena halde “Coşmuş”tu:
“CHP'nin ikinci adamının dinlenmesi, Ergenekon kadar mühimdir,
Susurluk kadar ürkütücüdür.” cümlesiyle uçmuştu…
“Uzaktan ortam dinleme yöntemiyle dinlemişler” diye heyecanla anlatırken çok emindi, “Telekulak” tan…
“Sav yanlışlıkla 'yes' tuşuna basmış da, öyle dinlemişler. Yuh artık! Zekamıza
hakaret ediyorlar” diye yazan da oydu!
* * *
Finaldeki Altyazı: “Her şeyin bir bedeli var” demeyi çok severler. Ancak CHP, Doğan Medyası veya Cumhuriyet skandal seviyesinde çuvalladığında asla özür dilenmez. İstifa etmek zaten yasaktır, laikliğe de aykırıdır.