Ekrana bir ‘son dakika’ haberi düştü: ‘
Ahmet Türk DTP Grup Başkanlığı’ndan
istifa etmişti’...
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın değişiyle ‘
Sivas’ın doğusuna’ geçen iki parti var: Birisi
AK Parti, diğeri Demokratik Toplum Partisi...
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kapatılmasını istediği bu iki parti,
Güneydoğu halkının neredeyse yüzde doksanını temsil ediyor... AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan,
Türkiye’de tüm partilerin, özellikle de
Kürt siyasetçilerin gözardı ettiği iddialı bir ‘bölgesel
kalkınma’ planı açıklıyordu... Bu, bir anlamda, yaklaşan yerel
seçim sürecinde izlenecek siyasetinin de ipuçlarını vermekteydi... Peki, Sivas’ın doğusundaki diğer ikinci parti olan DTP’de ne oluyordu?
* * *
DTP grup başkanlığı görevinden istifa eden Türk’ün yerine DTP Genel Başkan Vekili ve
Mardin Milletvekili Emine
Ayna getirilmişti...
DTP
Meclis grup toplantısının basına kapalı bölümünde, grup başkanlığı için seçim yapılmış ve Ayna, DTP Mardin Milletvekili Ahmet Türk’ün yerine grup başkanlığına seçilmişti...
Olayın ‘perde arkası’ ile ilgili olarak dün bizim star’da ‘DTP’de Türk-Ayna savaşı şiddetleniyor’ başlığıyla okuduğum haber aklıma geldi:
‘DTP’nin eski genel başkanı şimdiki grup başkanı Ahmet Türk ile
İmralı’ya yakın isimlerden DTP Genel
Başkanvekili Emine Ayna arasında bir süredir devam eden gerilim açık savaşa dönüştü.
Kuzey Irak’a gittiği sırada Ayna’nın DTP Genel Başkanvekili seçilmesi bardağı taşırdı. Türk, kendilerine haber verilmeden yapılan girişim üzerine istifayı günd
emine aldı. Türk’ün, grup başkanı makam odasını boşaltma girişiminde bulunduğu, Ayna’dan da milletvekili odasını boşaltmasını talep ettiği öne sürüldü. Türk’ü, kendisine
destek veren ılımlı vekiller engellemeye çalıştı.’
Haberin dibinde bir de ‘şahin’ ve güvercin tasnifi yer almaktaydı: ‘Önceki kongrede parti yönetimine getirilen Nurettin Demirtaş-Emine
Ayna grubu, partide ‘şahinler’ olarak bilinen kesimi temsil ediyor. Abdullah
Öcalan’a yakın grupta Genel
Merkez yöneticileri ile vekillerden Osman Özçelik,
Pervin Buldan,
Gülten Kışanak, Sebahat
Tuncel,
İbrahim Binici, Ayla Akat,
Özdal Üçer gibi isimler yer alıyor. DTP’nin ‘güvercinler’ olarak nitelenen liberal kanatta yer alan isimleri arasında ise DTP Grup Başkanı Ahmet Türk’ün yanı sıra milletvekilleri
Aysel Tuğluk,
Sırrı Sakık, Hasip
Kaplan,
Sevahir Bayındır,
Selahattin Demirtaş,
Nuri Yaman’ın ismi geçiyor.’
Temmuzdaki parti kongresinde bir değişiklik olmaz ise,
yerel seçimler sırasında DTP’nin de ‘şahin’ çizgisi öne çıkacaktı...
* * *
Bir taraftan Başbakan’ı izlemeye, diğer yandan da bir süre önce Ahmet Türk, Emine Ayna ve Selahattin Demirtaş ile yediğimiz basın yemeğini düşünüyorum... O gece ile ilgili izlenimlerimin bir bölümü şöyleydi:
‘Önceki gece DTP yöneticileriyle konuşurken, Birinci Cumhuriyet’in ‘asker-
sivil’ mutabakatının yenilenmesini istediklerini sezinledim. Onlar bunu anayasaya eklenecek dört beş madde olarak görüyorlardı ama bence daha temel bir anlayış devrimine ihtiyaç var.
Cumhuriyet’in mutabakatını yenilemek gerekiyor. Ama nasıl? Türküyle Kürdüyle bütün siyasetçilerin aklı fikri ‘yönetmekte’...
Ben is
e devlet-birey ilişkilerinin demokratikleştirilmesine odaklıyım.’
* * *
DTP’lilerin istedikleri anayasal değişikler etnisiteyi, ana dilde eğitimi, yerel yönetimlerde özerkliği, anayasa giriş kısmının değişimini içeriyordu...
Siyasal öneriler çok öndeydi ve ‘bölgesel kalkınma’ konusu ise hiç yoktu...
Başbakan Erdoğan’ın GAP
Eylem Planı ise yoğun bir şekilde sosyo-
ekonomik içerikli, az miktarda ise siyasal idi...
Yerel seçimlere doğru Sivas’ın doğusundaki iki partinin bölgesel siyaseti böyle özetlenebilir...
* * *
AK Parti’nin ekonomik kalkınma ile sorunu çözmeye yönelik azimli ve hışımlı tavrını...
Şahinler radikal bir tırmanışla mı önlemek istiyor? İki partinin çekişmesi, ‘ırk’ ve ‘din’ ekseninde bir ayrışmaya yol açar mı?
Bugünden o güne, hiçbir şeyin değişmeyeceğini varsayarsak, AK Parti’nin ezici bir seçim zaferi ‘Kürt Sorununu’ bitirir mi?
Bunlar benim sorularım...
* * *
Kürt Sorunu’na çözüm önerim ise ‘insan odaklı’ yeni bir devlet örgütlenmesi...
AK Parti’nin yapacağı ilk icraat olarak söz verdiği ‘sivil anayasa’ gerçekleşseydi, dün Başbakan’ın ‘
eylem planı’ onun üzerine oturmuş bir gökdelen olabilecekti...
‘Sivil anayasa’ da sükûtu hayal yaşandığı için, baktım haber sitelerindeki okur yorumlarında Erdoğan’ın açıklamalarına temkinli bir yaklaşım var: Sencel, ‘düşünce güzel, uygulanma bilinmiyor, sonuç bilinmiyor’ diye yazmış...
Erdem ise ‘kulağa hoş geliyor, lafta kalmaması dileğiyle’ diye eklemiş...
Sivas’ın doğusu da aslında berisi gibi...
‘İnsanca’ bir yaşama hasret... Bu hasret dinmedikçe ‘Kürt Sorunu’ da bitmez...