MAJESTELERİNE SAYGINIZ SONSUZ, YA CUMHURBAŞKANI'NA?

Türk siyaseti uzun süre iktidar boşluğundan yakındı.


Şimdilerde herkes bir muhalefet boşluğudur tutturmuş gidiyor. CHP ve onun kıdemli Genel Başkanı Deniz Baykal'ın işi gittikçe zorlaşıyor. Geçen yıla kadar iş biraz kolaydı. Muhalefetin bir kısmı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından deruhte ediliyordu. Sokak kısmı da Tuncay Özkan'a ihale edilmişti. Baykal grup konuşmalarıyla vaziyeti idare ederken, ağır topu Önder Sav ise Anayasa Mahkemesi'nde kâtip olarak işe başlamıştı! Sav, siyaset tarihine Yüksek Mahkeme'ye en hızlı iptal dilekçesi yazan ve en fazla sonuç alan şahsiyet olarak geçti. Baykal ve arkadaşlarının Sezer ve Özkan'ın boşluğunu doldurmak için mesaiye kalmaları gerekiyor. Malum, belli yaşlardan sonra fazla mesai, tamiri zor hataları da beraberinde getiriyor. Önder Sav, arzuhalcilikteki başarısını, konuşurken gösteremiyor. Yanına gelip dinî heyecanını kendisiyle paylaşmak isteyen yaşlı vatandaşla alay ediyor. Hac ibadeti ve Peygamber Efendimiz'i alay konusu haline getiriyor. Savunması ise kabahatinden büyük. Özür dileyeceğine, "Orada kamera bulunduğunu fark etmedim." gibi cümleler kuruyor. Yani Cihan muhabiri Murat Kaya orada olup çekim yapmasa 'sorun' çıkmayacak. Kurultayda kullanılan 'din de bizim' afişlerinin mürekkebi kurumadan, CHP'nin boyası dökülmeye başladı. Genel Başkan Baykal da, kendini tanıyanları hayrette bırakacak kadar sık hata yapıyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth onuruna verdiği yemeğe katılmadı. Diplomasi, protokol, devlet adamı ciddiyeti, hepsi ayakaltında. Baykal'ın özrü de Sav'ınkine benziyor. İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband'ın 'Neden Çankaya Köşkü'ne gelmediniz, Kraliçe'ye tavrınız mı var?' sorusuna Baykal'ın, cevabı kusurundan büyük: "Tavrımız Kraliçe ya da İngiltere'ye değil. Cumhurbaşkanı'nın davetlerine icabet etmiyoruz. Kraliçe ve İngiltere hükümetine karşı saygımız sonsuzdur." Baykal, yanında görmeye alışmadığımız eşi ile beraber doğum gününe katılarak, Kraliçe'ye saygısının sonsuz olduğunu fiilen göstermiş oldu. Baykal'ın muhalefet bayrağını devraldığı eski Cumhurbaşkanı Sezer de benzer tavırlar gösterirdi. 2 yıl önce İsveç Kralı Karl 16. Gustaf ve eşi Silvia'nın, Ankara Devlet Konukevi'nde onuruna verdiği yemeğe Sezer katılmamıştı. Gerekçe ise Başbakan'ın eşi Emine Erdoğan'ın davete gelme ihtimaliydi. Sezer olmadığı için Baykal fazla mesai yapıyor derken rastgele bir şey söylemiyoruz yani. Baykal'ın son büyük muhalefet atağı ise sigara yasağı protestosu. Kapalı alanlarda sigara içilmesini engelleyen kanunu duyuran afişler dikkatinizi çekmiştir. Meclis'te temsil edilen bütün siyasî partilerin genel başkanları 'Dumansız hava sahası hareketini destekliyoruz' diye poz vermiş. Sağlıkyaşam konusunda örnek şahsiyetlerden biri olan Baykal afişte yok. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bu konudaki sorulara kemküm edebildi. CHP liderinin, sosyal sorumluluk kapsamındaki bir projeye karşı takındığı tavrı izah etmesi mümkün değil. Anamuhalefet partisinin 'bana ne, ben oynamıyorum' mızıkçılığı dışında, somut politikalar üretebilmesi gerekiyor. Seçim sandığı, kurultaydakine benzemiyor. Elinizle seçtiğiniz insanlar tarafından oylanmıyorsunuz. Baykal'ın bugüne kadarki rakipleri kendi gibi salon siyasetçisiydi. Köy köy dolaşan ve hançeresini patlatırcasına konuşan Tuncay Özkan'ı hafife almamalı. İnanmıyorsa, Baykal eski bir siyaset bilimci olarak, Cem Uzan olayını masaya yatırıp incelesin. Özkan, Baykal'ı barajın altına taşıyamaz ama anamuhalefetlikten edebilir. Düşünsenize elindeki tek muhalefet aracı olan Yüksek Mahkeme'ye dava açma imtiyazını kaybettiğinde CHP'nin hali nasıl olur!
<< Önceki Haber MAJESTELERİNE SAYGINIZ SONSUZ, YA CUMHURBAŞKANI'NA? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER