BİZİM BİR HAYÂLİMİZ VAR...

Fethullah Gülen ismi, giderek daha sık olarak sınırlarımızın ötesinden anılır oldu.


Gülen ismi, bu yılın başında Davos'ta Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlatılan "İslam ve Batı: Diyaloğun Durumu" raporunda yer aldı. "Türk Diaspora grupları sadece Türkiye'ye değil, örneğin Orta Asya ülkelerine de hizmet eden köklü ve büyümekte olan programlara sahiptir. Türkiye kökenli Fethullah Gülen hareketi, okul ağını önemli ölçüde büyütmüş ve şu anda 100 kadar ülkede çalışmaktadır." denildi. Mart ayının başında ünlü İngiliz dergisi The Economist "Gülen Hareketi"ne sayfalarında geniş yer ayırdı. Dünyanın önde gelen Müslüman grubu olmaya doğru ilerleyen bu hareketin küresel bir güç olarak eğitimde aktif olarak yer aldığını yazdı. Hareketin mantıklı, şeffaf ve diyalogdan yana olan tavrını öne çıkardı. Geçtiğimiz on gün içerisinde de Fethullah Gülen ismi iki defa uluslararası basında yer aldı. Foreign Policy dergisi, Türkiye'den Orhan Pamuk'la birlikte Fethullah Gülen'i, "yaşayan en büyük 100 entelektüel" arasında gösterdi. ABD'nin en etkin gazetesi New York Times da Pakistan'daki Türk okullarımanşet yaptı. Foreign Policy dergisi, yüz ismi belirlerken kriterlerini şöyle yazdı: "Adaylar yaşıyor ve halen kamusal hayatta faaliyet gösteriyor olmalı. Alanlarında müstesna konuma sahip olup, aynı zamanda kendi ülkelerinin de sınırlarını sıkça aşarak daha geniş alanda tartışmayı etkileme kabiliyeti göstermeli." Bugün dünyanın pek çok ülkesinde üniversitelerde "Gülen kürsüleri" kuruluyor, Gülen adına enstitüler açılıyor. Sayın Gülen, Anadolu insanının yürekten desteklediği bu tarihî hamle hareketinin, kendi ismiyle anılmasından büyük rahatsızlık duyuyor. Her fırsatta, isminin öne çıkmasından dolayı, o fedakâr öğretmenlere, öğrencilere, işadamlarına, esnaflara, işçilere, memurlara ve onlara destek veren entelektüellere, hâsılı milyonlara haksızlık edildiğini ısrarla söylüyor. Ne yapalım ki, bu hareketler onun ismiyle ses getiriyor, onun ismiyle biliniyor ve anılıyor. Sayın Gülen'in öncülük ettiği, tavsiyeleriyle güçlendirdiği bu gönüllüler hareketine, onun eğitim ve diyalog alanındaki meyvelerine laf edenler olduğunu, karalama kampanyaları yürütüldüğünü de biliyoruz. İnsanlık adına yapılan hayırlara, iyiliklere, güzelliklere her devirde karşı çıkan hasta ruhlar olmuştur. Mesela bu milletin bir ferdi nasıl olur da, bayrağımızı dünyanın her köşesinde dalgalandıran insanlara laf söyleyebilir? Türk okulları sayesinde bugün İstiklal Marşı'mız pazartesi ve cuma günleri neredeyse hiç kesilmeden 24 saat boyunca söyleniyor. Bundan içimizde kim rahatsızlık duyabilir? İşte Türkçe olimpiyatlarında görüyoruz, dilimiz artık bir dünya dili haline gelmiş, 100'den fazla ülkenin rengârenk çocukları bizim türkülerimizi, şarkılarımızı söylüyor. Bundan etkilenmeyen kimdir, kimlerdir acaba? İki eleştiri var ki, cevabı verildiği halde bitmiyor, kesilmiyor. Birincisi "değirmenin suyu nereden geliyor?" Cevap; millet evlatlarının alın teri kazançları... Eğer bu okulların, hizmetlerin içinde tek kuruş yabancı parası olsaydı Amerika'nın, Rusya'nın, İngiltere'nin, Fransa'nın, Almanya'nın bütün dünyanın istihbarat birimleri bunu şimdiye kadar elli defa ortaya çıkarırdı. Hele bizdeki "ulusalcılar", ne yapar eder, bulurlardı o parayı... İkincisi, "Sıradan insanlar bu hizmetleri yapamaz, mutlaka arkasında başka güçler vardır.. Amerika vardır" eleştirisi. Bu eleştiriye Sayın Gülen'in müthiş bir cevabı var: "Allah'ın büyüklüğünü görmeyen insanlar, sebepleri görürler ve 'bu proje çok büyük, arkasında Amerika olmalı, Avrupa olmalı..' derler." Artık o eleştirilere milletçe aldırmıyoruz. Bizim şimdi bir hayalimiz var.. 20 yıl sonra Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bir sahne düşünün. Türkiye'nin büyükelçisi kürsüye doğru yürürken, Türk okullarından mezun büyükelçiler ayağa fırlıyor ve salon alkıştan yıkılıyor... Yaşayanlar görecek inşallah...
<< Önceki Haber BİZİM BİR HAYÂLİMİZ VAR... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER