Gazete okuyalım, neşemizi bulalım: Geçen gün
Ankara'da, Tandoğan Meydanı'nda bir "cumhuriyet mitingi" daha yapıldı.
Pardon, bu sefer "ulusal egemenlik buluşması" olmuş adı.
Meydanın
Nevzat Tandoğan adını taşıması başlı başına bir kara mizah şaheseri! Tandoğan, CHP'nin Ankara valisi, hani şu "memlekete komünizm lazımsa onu da biz getiririz, size ne oluyor" demiş olan bürokrat. Sonra da
intihar etmişti...
Geçen yıl, seçimden önce çokça yapılırdı bu mitinglerden, hatırlayacaksınız, hatta ben
deniz "bunlarla bir yere varamazsınız, kendinizi kandırıyorsunuz" yazmıştım da bana inanmamışlardı...
"Sivil"
toplum örgütlerinin (örneğin Emekli Subaylar Derneği'nin)
destek verdiği mitinge
sivil vatandaş Şener
Eruygur da katılmış.
Başka katılımcılar arasında, tarihi eser kaçakçılığından hüküm giymiş "
bilge bir
halk kadını" da varmış.
Bu kadın, yıllar önce televizyonda benim "reytingimi kırmak" üzere karşıma "halk yorumcusu" diye çıkardıkları
köylü kadıncağız... Daha sonra margarin reklamında oynamıştı.
Ayten Alpman, aslında bir
İsrail şarkısı olan ve üzerine
Türkçe sözler yazılmış "Bir Başkadır Benim Memleketim" i seslendirmiş. Bu şarkının Fransızca versiyonu "Köyün Körü" adını taşır, "L'aveugle du Village" ... Mireille Mathieu söylerdi. Bendeniz bu şarkının bir yerlere çıkartma yapacağımız zaman kullanıldığını sanırdım, yanılmışım.
Neyse ki, "ulusal
darbe şarkımız" olan "Yine de Şahlanıyor Kolbaşının Kır Atı" çalınmamış... Hasan Mutlucan ortalıkta görünmüyorsa endişe edecek bir şey yok demektir.
Yahu bir de "
kapatma türküsü" besteletsek... AKP kapatıldığı zaman da onu çalsak söylesek... Örneğin "Kapat Pencereni, Açma Perdeni Bu Gece" üzerine uygun sözler yazılamaz mı? Hatta bunun "disko ritminde remix'ini" de yaptırırız Kenan Doğulu'ya...
Aslında bir
İsveç şarkısı olan ve ormana giden üç
genç kızı anlatan "Dağ Başını Duman Almış" da söylendi mi, bilemiyorum...
Mitingde, başbakanı sırtından atmış olan Cihan adlı ünlü beygire de övgüler yağdırılmış ve "Cihan at, seni unutmadık, unutturmayacağız" sloganı atılmış.
Mitinge katılan bazı gençler kalpak da giymişler ve "kalpaksız kuvayı milliyeci" olmaktan çıkmışlar, artık "kalpaklı kuvayı milliyeci" olmuşlar.
Oysa devrim yasalarına göre kalpak da yasaktır. 1968 yılında Ferhan Şensoy'la heves etmiş, o zamanın parasıyla beşer liraya kendimize birer kalpak almıştık da tutuklanmaktan zor kurtulmuştuk.
Yani bazı Atatürkçüler, Atatürk'ün devrim kanununu çiğnemişler!
Mitinge katılan kişi sayısı, bizim
gazeteye göre 30 bin kadar.
Radikal, 35 bin demiş. Hürriyet'e sorarsan, yaklaşık 50 bin.
Mitingi düzenleyen tertip komitesi "40 bin kadar" diyor.
Polis kayıtlarına göre, 25 bin.
Mustafa Mutlu kardeşimize sorarsanız, "yüzbinlerce kişi" ...
Fakat aynı
arkadaş, aynı yazısının bir yerinde de "onbinler" diyor.
Eh, on bin, yüz binin içinde "mündemiç" tabii, yazıda yalan yok.
Bu sefer
Tuncay Özkan'ı konuşturmamışlar. Fakat Deniz Baykal'ın katılmamasına çok kızmışlar.
Tuna Bekleviç gelmiş mi, öğrenemedim.
Fakat
pankartlar arasında bir pankart çok hoşuma gitti:
"
Ergenekon yalanı, ABD'nin oyunu!"
Sizi bilmem ama ben çok eğlendim. Oku oku gül, sonra da minder yap.