-Alt plan
bölge birim ünitesi koordinasyon kumanda merkezi haftalık olağan durum değerlendirme toplantısını açıyorum; rahattt!.. Bütün
arkadaşlar burada mı Cemalettin?
-Hepsi burda değil şefim; biliyorsunuz bazı arkadaşlar
kroki-8'de öngörüldüğü üzere gözaltında bulunuyorlar.
-Güzeel; planlamamız tıkır tıkır işliyor değerli komita arkadaşlarım;
gözaltılar-mözaltılar moralimizi bozamaz çünkü az evvel Cemalettin arkadaşın açıkladığı gibi kroki-7'de bunları zaten hesaplamıştık...
-Kroki-8 değil miydi şefim, hani az önce...
-Sus Cemalettin; dinleme ihtimâline karşı bütün kodları on dakikada bir değiştirdiğimizi unuttun mu; o şimdi 7 oldu. Evet, ne diyordum, toplantıyı açıyordum...
-Açmıştınız zaten şefim!
-Sen bi sus lütfen Cemalettin; durum nedir arkadaşlar, moraller nasıl? Taşş gibiyiz taşşş, nasılmışız bakayım?
-Taş gibiymişiiiz taaşşş!..
-Pekâlâ, karşı devrimcilere karşı karşı
eylem ve ajitasyon dirijantrifik çalışmalarımızı yürüten birim başkanları haftalık durum ve değerlendirme raporlarını versinler öyleyse. Örgüt şemasına bir bakayım; eveet. Bir numaralı birim başkanı Gökbörü arkadaş, seni dinliyoruz?
-Bi dakka; ben Tungabörü değil miydim şefim?
-Oğlum, sen askerliğini kantinde mi tamamladın? Dedik ya dinleme ihtimaline karşı her on dakikada bir kod adlarını değiştiriyoruz diye?..
-İyi ama, önümdeki kâğıda göre benim 13.55'de Tungabörü olmam gerekiyordu, şimdi hâlâ Gökbörü olmuş olmuyor muyum sizce?
-Tüh... Seni ne yapmalı bilmiyorum Hayati; seni en iyisi biz yine getir-götür işlerine verelim; orada
örgüt disiplini neymiş öğrenirsin bir güzel; devrimi yapınca da bakarız bir yere artık. Şimdi iki numaralı birimi dinleyelim... Evet Yakup Cemil, ver raporunu!
-Emredersiniz şefim; birimimiz, planlandığı üzere sabi-sıbyan üzerindeki bilinçlendirme ve karşıdevrim dezenformasyonunu arındırma çabaları muvacehesinde üç gün önce el bombalı bir eylem yapmıştır efendim. Arzederim.
-İyi de o bombanın patlamadığını yazdı bütün gasteler...
Çocuk elinden düşürmüş filan diyenler bile var. Ne biçim eylem bu Yakup Cemil?
-Öyle değil efendim; gözaltına alınmadan ben bir ara çocukla konuştum; bombanın fünyesini evde unutmuş. Kızdım biraz ama ne de olsa çocuk şefim. Bence çoluk çocuğa eylem yaptırmasak iyi olur diyeceğim ama...
-Yakuuup!.. Boyunu aşan lâflar ediyorsun ve yetkili olmadığın konularda emri mütalâa ediyorsun, Beceriksiz! Cemâlettin!.. Nerdesin Cemalettin nereye kayboldun?..
-Çay bardaklarını yıkıyordum şefim, arkanızdayım!
-Oğlum, al bu Yakup Cemil'i, örgüt bültenlerinin pullarını yapıştırma komitesinin en genel koordinatörü görevine ata. İkinci bir emrime kadar orada çalışsın. Pekâlâ; geçelim, üç nolu birime. Neydi senin adın İsmailciğim bakayım bir listeye... Hah, Yenibahçeli Şükrü! Evet Şükrü arkadaş, seni dinliyoruz; Yenibahçe'de durum nasıl; dinlenme ihtimâlini hesaplayarak konuş tamam mı; bu arada diğer arkadaşlar yüksek sesle yurttan sesler türküleri söylesinler ki
temiz ses kaydı vermeyelim heriflere... Evet Şükrü!
-Öhö öhö; şefim, sizin hani o yer var ya, orada göz kırparak verdiğiniz talimat üzerine bir arkadaş bulduk; iki gün önce sağ-sol ayağına yatmış gibi görünerek üniversite kampusünde bu arkadaşımız iki el
silah sıkmaya muvaffak oldu efendim. Arzederim.
-Ulan ne biçim eylem bu; oldu olacak herifin vukuatlı nüfus kaydını da basına dağıtsaydınız bari. Nedir öyle alnının çatında kılıç dövmesi filan?
Temel Reis'in rakibi Kaptan Karasakal'a benziyor. Nerden buluyorsunuz oğlum böyle tipleri? Adamı bin kişinin arasına koy, şıp diye tanınır bir saniyede, olmasın bir daha böyle a
cemilik...
-Emriniz olur şefim.
-İyi, toplantıyı kapatıyorum; Cemalettin çayları getir oğlum; benimki az demli bol limonlu olsun!