Ankara,
AK Parti iktidarını hazmedemedi.
Osmanlı’nın alışkanlıklarını sürdüren bir sistemde ‘tebaa’ iktidar olamazdı.
Ta baştan beri bu hazımsızlığın her türlü ölçüsüz narasını duyageldik...
Darbe tehditleri ayyuka çıktı... Çeteler cirit atmaya başladı...
Ergenekon ortalarda her gün şiddetini artırarak fütursuzca salınmaya koyuldu.
Çünkü meşru ve demokratik bir iktidar değişimi, eski refleksi derinden rahatsız eder olmuştu.
***
Ben bu sürecin başlangıcının...
Ayışığı ve
Sarıkız darbe aranışlarıyla başlayıp...
Hrant Dink cinayeti ile doruğa çıktığına inanıyorum.
Aradaki ürkütücü gelişmeleri saymaya gerek yok.
Ne olup bittiği...
Nasıl olduğu, belki de en iyi
Nokta Dergisi’nin son dönemindeki yayınlardan anlaşılabilirdi.
‘Darbe ihbarı’ yapan Nokta, askeri
mahkeme kararı ile arandı.
Dergi arandı ve baskılara direnemeyerek kapatıldı.
O vahim süreçte iktidar ve Ak Parti çok sessiz kaldı.
Sivil demokratik bir reflekse de rastlanmadı.
Üstelik ‘darbe yapacağı’ söylenenler değil,
dergi yönetimi yargılanmaya başlandı.
***
Dün, mahkeme haberlerine dayalı olarak son gelişmelerini anımsattığım Hrant
Dink cinayetine giden süreç ise bence çıldırmış eski zihniyetin aklını yitirme noktasıydı.
O sürecin zeminini ise Ak Parti’nin hala kaldırmadığı 301. madde oluşturdu.
Türkiye’yi kanlı bir arenaya çevirmek isteyenler o madde etrafında kan dansı yaptılar.
Rahiplere olan saldırılar...
Malatya’daki o korkunç
katliam...
***
Oyunu kurallarına göre oynamayan...
Halk desteğiyle geleni, şiddetle göndermeye kalkan bir gözü dönmüşlük...
Azgın ittihatçılık işi çığırından çıkarmaya başladı.
Üstelik dünya konjonktürü burada istikrar ararken...
Tatsız... Zor... Ve tehlikeli bir sürece geldik.
***
Bu karmaşadan çıkabileceksek...
Hoyratlıkla değil, hukuksal bir sürece saygı ile çıkabileceğiz.
Ergenekon gibi çok ciddi bir iddianın peşini kovalarken hoyratlığa ne gerek var ki?
Üstelik özene...
Üstelik ilkeye...
Hakka, hukuka,
demokrasiye ve çifte standarda imkán vermeyen bir samimiyete iktidar açısından çok daha fazla ihtiyaç duyulurken.
Neden mi ihtiyaç duyuluyor?
Çünkü İttihat ve Terakki bunların hiç birini takmayan bir şiddetten geliyor.
O yanlış kulvara girince, kimse kökleşmiş İttihat ve Terakki zihniyeti ile baş edemez.
Haklı ile haksızı karıştırmadan, bu tırmanan süreçten sükûnetle nasıl çıkılır?
Şu an için en önemli soru bu.
***
Bir asırlık İttihat ve Terakki geleneğinde oyun çok.
Ama onun da başa çıkamayacağı
rakip,
halk iradesi, evrensel hukuk, gerçek bir demokrasi.
Ve bu ilkelere taraf olmuş bir siyasal irade.
Bu temel pusuladan her şaşan yanlış davranış, Ergenekon’u güçlendirir.
Halk iradesine karşı bir kalkışma düzenleyene hukukun yaptırımı, hiç bir özel gayrete ihtiyaç bırakmayacak kadar ağırdır zaten.
İşin özünü...
Ve ciddiyetini gölgede bıraktıracak garipliklere de, alaturkalıklara da yer olmayan çok kritik bir aşamada Türkiye...
İttihatçılık bitiyor.
Son raundu elinden geldiğince sert oynamak isteyecek.
Buna karşılık, ancak evrensel hukuka ve demokrasiye ciddiyetle tutunmak Türkiye’yi bir kargaşadan kurtarır.