UYARICILARIN GÜVEN VERMESİ NEDEN ÖNEMLİ?

Sanayici ve Hükümet üyeleri farklı frekanslardan konuşuyormuş havası var.


Bunu geçtiğimiz günlerde İstanbul Sanayi Odası’nın Şubat ayı meclis toplantısında bir kez daha gördük. Meclis toplantısının konuğu geçtiğimiz yıl bu zamanlar Ankara Sanayi Odası’nın Başkanlığı’nı yapan Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’dı. Yani dertlerini anlatan bir sanayi odası başkanı, dinleyip çözüm getirecek kişide 12 yıl Sanayi Odası Başkanlığı yapmış bir isim. … Önce herkes İSO Başkanı Tanıl Küçük’ü dinledi. İstanbul Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük, son derece nazik ve problemleri cesaretle ortaya koyan bir isim. Ancak, çok karamsar ve muhalefet sözcülerinin kullandığı argümanları tekrarlaması objektifliğini biraz zedeliyor. Buna rağmen dile getirdiği problemlerin büyük bölümünün altına eminim sanayicilerin tamamı imza atar. İSO Başkanı yüksek faiz ve düşük döviz kurunu sanayici ve ihracatçının en büyük problemi olarak gösteriyor. Tanıl Bey, genelde reel sektör, özelde sanayiciye sıkıntılı bir dönem yaşatan problemleri sıraladı: Katma değeri düşük ihracat, yüksek dış ticaret açığı, yüksek cari açık, yüksek işsizlik, düşük istihdam oranı, düşük rekabet gücü. İSO Başkanı, dünyada yaşanan küresel dalgalanmalar karşısında Türkiye’nin korumasız olduğuna inanıyor. Hatta biraz daha ileride giderek Hükümet’i yaşanan dalgalanma karşısında çaresiz görüyor. Yukarda saydığım göstergelerin negatif görünümünün bir an önce değiştirilmesi gerektiğini düşünüyor. Peki, sanayici adına Tanıl Bey’in beklentileri ne?... Başkan, Sosyal Güvenlik Reformu başta olmak üzere, Türkiye’nin bir an önce yapısal reformları tamamlaması gerektiğini düşünüyor. İstihdamın üzerindeki vergi yüklerin hafifletilmesi, kayıt dışılığın azalması için denetim dışındaki önlemlerin alınması da İSO Başka’nın beklentileri arasında. Türkiye’nin kapsamlı bir sanayi politikası belirlemesi gerektiğinin altını çizen Küçük, yatırım politikası, teşvik politikası, rekabet politikası ve bölgesel gelişmişlik politikalarının ayrı ayrı ele alınması gerektiğine dikkat çekiyor. Aslında beklentiler bunlarla sınırlı değil. Liste uzayıp gidiyor. Peki, bu eksiklikleri sadece İSO başkanı mı dile getiriyor. Tabiî ki hayır. Hangi sanayiciye sorsanız Başkan’ın paralelinde görüşleri duyabilirsiniz. Sanayi ve Ticaret Bakanı İSO Meclis toplantısında yaptığı konuşmada birçok konuda Tanıl Bey’le farklı düşündüğünü ortaya koydu. Örneğin İSO Başkanı’nın yüksek işsizlik iddiasına Bakan Çağlayan, Türkiye’de işsizlik yok iddiasıyla karşılık veriyor. Çağlayan’a göre Türkiye’deki istihdam probleminin temelinde iş arzı ile iş talebinin kesişmemesi yatıyor. Türkiye’de işsiz çok ancak diğer taraftan birçok iş adamı çok cazip şartlara rağmen vasıflı işçi bulamamaktan şikayetçi. İş arzı ile iş talebi arasındaki denge sağlandığında yeni iş yeri açmadan yüz binlerce kişi istihdam edilebilir. Tabi bunun için Hükümet, üniversiteler ve iş dünyasının ortak hareket etmesi gerekiyor. Bakan ile Sanayi Odası Başkanı arasındaki farklı düşünce bunlarla da sınırlı değil. Tanıl Bey, protesto edilen senetlerin yüksekliğini göstererek ekonominin kötüye gittiğini iddia ederken, Bakan Çağlayan, kullanılan banka kredilerinin geri dönüşündeki yüksekliği kullanarak İSO başkanı’nın tezini çürütüyor. En ilginç çatışma noktası ise İSO anketlerinde ortaya çıktı. İSO, periyodik olarak üyeleriyle yaptığı anketleri medya vasıtasıyla kamuoyu ile paylaşıyor. Birkaç yıldır bende bu anketleri dikkatle inceliyorum. “Anketlerdeki hoşluğa” Bakan Çağlayan’da dikkat çekti. Anketlerin temelini “bir önceki yıl kayıp yıl, gelecek yılla ilgili de çok ciddi umutsuzluk” oluşturuyor. Anlayacağınız sanayici son 5 yılı hep kayıp olarak geçirmiş ve bir sonraki yılla ilgili beklentileri de hep olumsuz. Çoğu zaman bu kötümser beklentiler kriz boyutuna ulaştı. Bu beklenti anketlerindeki çok realist olmayan durumun haliyle Bakan ile oda üyelerinin farklı bir noktada durmasına sebep oluyor. Çağlayan, reel sektörün bütün problemlerine vakıf olduğunu ve en kısa sürede bu problemlerin çözümü için gerekli adımların atılacağının altını çiziyor. Sosyal Güvenlik Reformu, Türk Ticaret Kanunu gibi yapısal reformların dışında istihdamın üzerindeki vergi yükünün azaltılması, teşviklerle ilgili yeni uygulamalar, reel sektörün rahatlamasında son derece hayati önem taşıyor. Hükümet’in reel sektör odaklı çalışmalarını İSO Başkanı da yakından takip ettiğine göre çizdiği karamsar tablonun gerisinde başka bir şey olmalı. Belki de, Hükümet’in önlemleri bir an önce alması için bir dikkat çekme çabası içinde… Problemlerin cesurca dile getirilmesi çok önemli. Karar vericilerin aldıkları kararlarda bu uyarılardı dikkate alması Türkiye’nin daha iyi noktaya gelmesini sağlayacak. Konuya bu açıdan bakıldığında cesurca konuşan kişiler daha fazla cesaretlendirilmeli. İSO Başkanı bu anlamda çok önemli bir misyonu yerine getiriyor. Ancak aynı İSO Başkanı, son derece tehlikeli bir noktada durması işin rengini değiştiriyor. Çünkü, o noktada muhalif bir dil kullanılarak reel sektörün moralini son derece aşağı çekiyor. Böyle bir duruş, ne İSO Başkanı’na ne üyelerine bir fayda sağlamayacaktır.Güven herkes için çok önemli. Özelliklede karar verenlerin kulak verdiği insanlara duyduğu güven çok daha önemli. Umarım Tanıl bey nezaketi kadar güven veren yönünü daha fazla öne çıkarır.
<< Önceki Haber UYARICILARIN GÜVEN VERMESİ NEDEN ÖNEMLİ? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER