MALATYA ALMANYA’DA MI?

Kaç gündür... Almanya’daki korkunç faciayı yaşıyoruz.


Ludwigshafen kentinde 9 Türk’ün öldüğü yangın neyin nesidir? Saldırı mı? Kundaklama mı? Sabotaj mı? Ya da bir aldırmazlığın sonucu meydana gelen bir kazanın hazin faturası mı? Türkiye’de ‘neo-nazi’ ihtimaline ağır vurgu yapılırken... Almanya buna pek ihtimal vermez gibi gözükmekte. Resmi bir ziyaret için dün Almanya’ya giden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da meydana gelen yangın faciasının derin bir üzüntü yarattığını belirterek, ‘Frankfurt’ta yangın bölgesine gitmek suretiyle buradaki incelemelerin neticesini ilgililerden alacağız’ dedi. Bilindiği üzere... Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu olayın hemen ertesinde... Dört kişilik uzman polis ekibi de, olay sırasında Türkiye’yi ziyaret eden Alman İçişleri Bakanı Wolfang Schauble ile varılan mutabakat ertesinde Ludwigshafen’e gitti. Ancak farklı iddia ve yaklaşımlar bir güvensizlik ortamını kışkırtıyor gibi. Bu ise hem basına, hem de resmi demeçlere yansımakta. Alman İçişleri Bakanı Wolfgang Schauble, Ankara’dayken ‘Bir sabotaj işareti yok’ demişti. Türkiye’nin Almanya’daki Büyükelçisi İrtemçelik de, ‘bazı Alman politikacıların yangın sebebi henüz kesinleşmeden olayın yabancı düşmanı bir saldırı olmadığı yönünde açıklama yapmalarını garip karşıladığını’ söylemişti... Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, İrtemçelik’in sözlerine içerlediği anlaşılan Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schauble’nin ‘Bazen büyükelçilere de görgü öğretmek lazım’ dediğini yazdı. Almanya’nın etkili bir başka gazetesi olan Die Welt de ‘Türk Güvensizliği’ başlığıyla yayımladığı bir yorumda, yangının sebebinin henüz kesinlik kazanmadan Türkiye’nin kendi uzmanlarını olay yerine göndermek istemesinin, Alman makamlarına duyulan güvensizlikten ya da bazı olayların gizleneceği endişesinden kaynaklandığı görüşünü dillendirdi. Aynı yorumda, yangın sebebinin yabancı düşmanlığından kaynaklanması durumunda da Almanya’nın bir hukuk devleti olarak olayı çözeceği kaydedildi. *** Dokuz insanımızın öldüğü yangın, bir taraftan Almanya’nın Solingen şehrinde 29 Mayıs 1993’te, Türk vatandaşlarının ırkçı saldırı sonucunda yakılarak katledilmesini... Diğer yandan da Türkiye’de Malatya’yı akla getiriyor. Hatırlayacağınız üzere... Malatya’da Zirve Yayınevi’nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske (46) ile Necati Aydın (35) ve Uğur Yüksel 18 Nisan 2007 tarihinde boğazları kesilerek öldürülmüş, polis, zanlılardan S.G. (20), C.Ö. (20), H.Ş. (19) ve A.Y’yi (19) olay yerinde yakalamıştı. Malatya’daki kanlı vahşetle ilgili skandallar ise ayyuka çıkmıştı... Sanıkların kanlı baskından önceki 6 aylık dönemde... İstanbul’dan bir savcıyla... Adresleri 2’nci Ordu Komutanlığı ve Özel Harekát Daire Başkanlığı olan bazı kişileri aradıkları ortaya çıktı. Sanıkların 106 farklı cep telefonu kullandığı da belirlendi. *** Ancak... Malatya Başsavcılığı’nın sadece suçüstü yakalanan sanıkların üzerlerinden çıkan telefonların dökümlerini araştırdığı... Ama üzerinden telefon çıkmayan sanıklardan Özdemir ve Demir’in telefon trafiğini araştırmadığı anlaşılmıştı. Yine savcılığın diğer sanıkların telefon trafiğine yönelik araştırmayı da üzerlerinden çıkan telefon numaralarıyla sınırlı tuttuğu öğrenilmişti. Dava dosyasında, sanıkların olay günü yaptıkları telefon konuşmalarının dökümünün bulunmaması da dikkat çekmişti. Oysaki olay gününden önceki 6 aylık süreye ilişkin araştırma, ilginç telefon görüşmeleri yapıldığını ortaya koymaktaydı. *** Gene... Cinayetin hemen ardından yakalananların kanlı elbiselerinin ‘aynı poşete’ konduğu ve elbiseler üzerindeki kanların birbirine bulaştığı ortaya çıkmıştı... Böylece elbiselerdeki kandan kimin cinayete karıştığı, kimin kimi öldürdüğünü anlamak imkánsız hale geliyordu... Bu düpedüz bir ‘delil karatmaydı’... Davanın başından beri ortaya çıkan gelişmelere bakılınca, bu cinayetin ardında güçlü bir karanlığın olduğu görülmekteydi. *** Ama Alman yetkililer bütün bu olup bitene rağmen Türkiye’ye güvendi... Suçlayıcı demeç vermeye... Özel ekip göndermeye kalkmadılar... Vatandaşlarını ‘şehit’ ilan etmediler... Yargı sürecine kendilerini emanet ettiler... *** Türkiye’de yabancı katliamına da, henüz aydınlığa kavuşmamış Almanya’daki bir drama verdiğimiz tepki kadar güçlü tepki versek... Yabancının başına gelince sessiz, umursamaz ve aldırmaz... Bizlerin başına gelince feryat figan olmasak... Saydam, tutarlı ve ilkeli olsak... Toplumları güçlü ve saygın kılan evrensel hukukta ifadesini bulan anlayışı benimsesek... Malatya’da başka, Ludwingsafen’de başka olamayız... *** Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün hareketinden önce ‘yabancı düşmanlığı insanlık suçudur’ dedi... Çok haklı. Bu düşünce Türkiye’de yerleşik hale gelince, Almanya’da daha fazla dokunulmaz olacağız. Çifte standart ulusları güçsüzleştiriyor çünkü...
<< Önceki Haber MALATYA ALMANYA’DA MI? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER