Yarın yılın son günü, sonrası yepyeni bir yıl. 2007 yılı hatasıyla sevabıyla geride kalacak, umutlar 2008'e taşınacak. Yeni yıla girmek sizi heyecanlandırıyor mu bilmiyorum,
yılbaşı gecesine özel anlam yüklemiyorum ben, içim kıpır kıpır değil.
Medyada alternatif yılbaşı etkinlikleri
eleştiri konusu. Farklı davrananları yadırgayanlar var. Dileyen dilediği gibi
yeni yıla girebilir. Herkesten aynı davranışı beklemek yanlış.
Pekâlâ, giden yıla hayıflanan olabilir. Kimi derin düşüncelere dalar, geride kalan yılın muhasebesini yapar, kimi yeni yıla ilişkin beklentilerini
hesap ederek girer. Kime ne?
Taksim gibi toplu yerlerdeki yılbaşı kutlamaları iptal edildi. Gerekçe yerinde. Şehitlere saygı. Anadolu'da, evlatlarını son iki ayda yaşanan teröre
kurban vermiş yüzlerce acılı
aile var. Onların durumu dikkate alındı.
Ocakın ilk gününü aralıkın son gününden ayıran sadece bir rakam... Yeni olan sadece takvim, değişen hayatımız değil.
Bingöl çobanlarını anlatan
şair 'Kuzular söyler bize yılların geçtiğini' der. Biz, yılların geçtiğini takvimlere bakarak anlayanlardanız. Yıllar önce sosyolog Koyre'nin bir kitabında gördüğüm şu satırları unutamam: 'Tohumdan ağaca sıçrama olmadığı gibi insanlığın evrimi de sıçramalarla yürümez. Tarihin kesin dönemleri ve çağlara ayrılması yalnız
ders kitaplarında vardır. Daha yakından bakıldığında sınırlar silikleşir, kopukluklar kaybolur ve insanlık tarihinin kesin b
ölümlere ayrılmayacak bir süreklilik izlediği görülür.'
Eski ile yeni yıl arasındaki fark öyle sanıldığı gibi keskin değil. 2007'de başlayan nice olay, sonuçlanmadan aynen yeni yıla sarkıyor. Eski defterler kapanmıyor. Âdettir, yılın son günlerinde, geride kalan senenin uzun boylu değerlendirmesi yapılır. Olaylar fotoğraflarla, rakamlarla anlatılır. Yılın olayı,
yılın adamı, yılın felaketleri siyasetten spora kadar geniş yelpazede tekrar hatırlanır. Sadece yurtta değil, dünyanın dört bir yanında gelişen olaylardan söz edilir. Unutulmaz anlar, renkli görüntüler tarihin arşivine kaydedilir.
2007'ye dair birçok olayı hatırlamak mümkün. En son yaşanana bir paragraf ayırmak isterim. Yılın son günlerine dünya bir şokla girdi.
Pakistan'da seçimlere iki hafta kala
Benazir Butto suikasta uğradı ve
İslam âleminin ilk kadın başbakanı hayatını yitirdi. Pakistan, sıradan bir
ülke değil, iyi günde kötü günde her zaman Türkiye'nin hemen yanı başında oldu. Türkiye'nin çıkarlarını kendi çıkarları bildi. Sıcak ilişki sadec
e devletler arası değil, iki ülke halkı da birbirini çok sevdi. Bu yakınlık Pakistan'dan çıkarılacak derslere engel değil.
Askerî darbelerin bir ülkeye verdiği zararı göstermesi açısından iyi bir örnek Pakistan... Askerî rejimlerin sultası altında büyük acılar yaşadı. Felaketlere sürüklendi. Devlet adamlarının ölümlerine bir bakın. Yatağında ölen yok neredeyse. Benazir Butto'nun babası idam edildi, General
Ziya ül Hak'ın uçağı düşürüldü. Bir ülke demokrasiden, özgürlüklerden uzaklaştığı nispette huzurdan ve istikrardan da uzaklaşıyor. Türkiye'de ara rejim özentilerinden vazgeçmeyenlerin Pakistan örneğinden çıkaracağı dersler var.
Öyle ya da böyle, ileride acı
tatlı hatıralarla anacağımız 2007'ye
veda ediyoruz artık. 365 güne yayılan bu sene içinde hiç unutmayacağımız olaylar da var, hemen unutmak istediklerimiz de. Özellikle Ankara'dan bakınca... 2007, geleceği şekillendiren, tarihî bir yıl oldu. Son bir not... Önceki gün Mehmet Akif'in ölüm yıldönümüydü. Bazı çevrelerin unutmaya terk ettiği büyük vatan şairini rahmetle anarken resmi için yazdığı bir dörtlüğü paylaşmak isterim; 'Toprakta gezen gölgeme
toprak çekilince / Günler er geç şu heyulayı da silecektir / Rahmetle anılmak, ebediyet budur amma / Sessiz yaşadım, kim beni nereden bilecek'...