Uykusuz kalmak enayilikmiş yani...
Amerika’da yapılan bir araştırmanın sonucu.
Efendim?
Hayır, bu yazıda
Fazıl Say yok.
“Bizim zamanımızda” da vardı sabahlayanlar, ilaç falan da kullanırlardı. Biz de onlara acımayla karışık küçümsemeyle bakardık.
Bendeniz yalnız sınav öncesi değil “genelde” hiç
ders çalışmadığım için, öğrenim hayatım hep birilerine acımakla geçti!
Ders çalışmadan da
sınıf geçebileceğimi daha ilkokul sıralarında anladığım için kendimi hiç sıkıntıya sokmadım,
Galatasaray’ı da bitirdim
Boğaziçi’ni de... Çok çeşitli işlere girdim çıktım, her boyadan boyadım ama çalışma hayatımda hiçkimse de “lise ikide fizikten kaç almıştın” ya da “lise üçte kimyadan kaçla geçmiştin” diye sormadı... (Aslına bakarsanız, “getir ulan şu diplomalarını da görelim, bakalım kıtır mı atıyorsun” da demedi.)
Üniversite ayrı. Şimdi orada öğrendiklerimizi kullanıyor, örneğin “eğer biz bu işi biliyorsak
CHP asla tek başına iktidara gelemez” diyoruz, bu sefer meslekdaşlarımız düşman kesiliyorlar!
Çocuklar... Şakayı bir yana bırakırsak, size çok önemli, çok çok önemli bir “tüyo” vereceğim... İsterseniz ağabey nasihati, dilerseniz amca öğüdü olsun...
Nasıl ders çalışırsınız? Yani, çalışma “tarzınız” ve “temponuz” nedir?
Sözlü olsun yazılı olsun, sınav yaklaşınca, yani yumurta kapıya gelince, oturup sınav kapsamına giren konuları gözden geçirmek şeklinde, değil mi? Hoca “nerelerden” soracaksa, biriktirip biriktirip sonra da hafızlama. Türk yöntemi.
Öyle yapmayacaksınız.
O gün hangi dersler verildiyse, o günün
akşamı, o gün öğrendiklerinizi gözden geçireceksiniz. Yani, sıcağı sıcağına.
Sonra bunları yeniden çalışmanıza gerek kalmayacak! Hafızanıza çakılacak, zihninize yerleşecek çünkü.
Bunu deneyin, göreceksiniz sınav için ayrıca çalışmaya hiç gerek olmayacak! Çünkü “hemen tekrar” yöntemiyle “zaten biliyor” olacaksınız.
Bu,
Amerikan yöntemidir.
Özellikle
İngilizce öğrenme sürecinde kullanılan ve bana da Sheldon Wise, Larry Fisher ve Charles Gilchrist gibi kıymetlerini şimdi anladığım çok değerli hocalarım tarafından aşılanan bu yöntemi, diğer bütün derslere de uygulayabilirsiniz.
Amerikan emperyalizmi aşağılıktır ama “seçmeli ders”, “sınıf geçmek için ortalamanın bir üstü not almak” gibi kavramları bulmuş olan Amerikan eğitim
sistemi
bombadır bomba!
Örneğin “curve” uygulamasıyla
kopya çekmenin de önüne geçmiştir bu sistem. Yanında oturan yüksek not alırsa bunun sana zararı dokunur, dolayısıyla ona kopya vermezsin...
Sınıf geçmek için de on üzerinden beş almak yetmez, altı alacaksın! Adam olmak için, ortalamada kalmayacak, onun hiç olmazsa azıcık üstüne çıkacaksın... “Ortalama insan” yetiştirmeyi pek seven Türk eğitim sistemine ne kadar aykırı...
Elbette “bireyci” bir sistemdir, öğrencinin bir okul numarası bile yoktur, öğrenci de bireydir çünkü. Orada
kulak çeken, tokat atan,
küfür eden öğretmen de hem haber olur, hem kendini hapisanede bulur. Sapık değilse böyle bir şey yapmaya da kalkışmaz.
Evet çocuklar... Son dakikada “hafızlamaya, ineklemeye” paydos.
O gün hangi dersten ne öğrendiyseniz akşam onu şöyle bir gözden geçireceksiniz, başka da bir şey yapmanıza gerek kalmayacak.
Alışkanlıklarınızı değiştireceksiniz, önceleri belki azıcık zorlanacaksınız ama inanın bana, değecek.
Deneyin ve Engin amcanıza dua edin.
Ana babalar da lütfen çocuklarına bunu uygulatsınlar. Bana müteşekkir kalacaklar.
Gördükleri gibi, ara sıra faydalı yazılar da yazmıyor değiliz...