İlk kez askeri
darbe girişimi yargı önüne gelecek.
Aslında bu durum “darbe mantığı”na uygundur. Darbeye kalkışanlar, başarırlarsa “kahraman” olur, başaramazlarsa “vatana
ihanet”ten yargılanırlar.
27
Mayıs, 12
Mart ve 12
Eylül başarılı olmuş darbelerdir, dolayısıyla bunları gerçekleştirenlerin başına bir şey gelmemiştir.
Talat Aydemir’in 1962 ve 1963’teki iki darbe girişimi başarısız olmuş, Aydemir ve Fethi Gürcan idam edilmiş, yüzlerce Harbiyeli
hapis yatmıştır.
***
Şimdi konu, 2000’li yıllarda
silahlı Kuvvetler’in tepesinde darbe hazırlığı yapılması, ancak bütün komutanlar katılmadığı için bu çalışmanın “kuvveden fiile dönüşememesi” dir.
Ergenekon davasının temel iddiası da, bu girişimin önünde yer alan generallerin
emekli olduktan sonra da,
Susurluk’tan kalan bir yapı ve Jitem gibi yapılanmaların
işbirliğiyle bir darbe ortamı yaratmaya çalışmalarıdır.
Dönemin
Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın günlükleri bu girişimin bütün aşamalarını, hangi generallerin darbe istediğini anlatıyor. Bu günlükler aslında “yarım ağızla” inkâr edilmiş, buna karşılık içeriği dava sanıklarından bir emekli orgeneral tarafından doğrulanmıştır.
Okuma zahmetine katlananlar, günlüklerin tümüyle “fabrikasyon”, yanıltıcı amaçla hazırlanmış sahte bir
belge olamayacağını göreceklerdir. Günlükler, belli amaçlarla eklemeler, çıkartmalar yapılarak, kamuoyuna iletilmiş olabilir. Bu olasılıklar yargı sürecinde açıklığa kavuşacaktır.
***
2000’li yıllarda
Türkiye’de hâlâ askeri darbe peşinde olanların varlığı bile güç inanılır bir durumdur. Böyle bir darbe peşinde koşanların “kamu” görevlileriyle işbirliği yapmaları, bu işbirliği dahilinde bombaların atılması, cinayetlerin işlenmesi de dehşet vericidir. Bombaları atanları, cinayetleri işleyenleri azmettirenler dava sürecinde ortaya çıkacaktır. Ama sonuçta ortada bombalar, silahlar ve kan var. Birileri bunları yaptı. Bunları planlayan, azmettiren, muhafazakâr-milliyetçi ve maceracı gençleri
tetikçi olarak kullanan birileri var. Bazılarının inandırmak istediği gibi bütün bu işlerin arkasında bazı
yabancı güçler bulunuyorsa ve bunlar kendi adamlarıyla bizim
ülkemizde böyle operasyonlar yapabiliyorsa durum daha da vahimdir, ulusal güvenliğimiz yerlerde demektir.
Ergenekon davasının temel amacı ülkemizin darbeler, silah ve bombayla
siyaset yapılan bir ülke olmaktan artık çıkmasıdır. Amaç bu olmalıdır ve dava bu çerçevede ilerlemelidir.
Kuşku yaratacak her durum, davanın bu temel amaç doğrultusunda gelişmesini zayıflatır.