Bugün de birçoğunun görmediği ya da görmek istemediği bu gerçekleri anlatmaya devam edeceğim .
Şöyle ki; ABD
Ekim 1999’da
darbe ile işbaşına getirdiği General Müşerref’ten sıkılmaya başlamıştı. Çünkü Müşerref 10 Temmuz’daki
Kızıl Camii’ye karşı kanlı müdahalesine rağmen
Taliban ve Kaide’ye karşı istenilen mücadeleyi yapmıyor ya da yapamıyordu.
Çünkü askeri istihbarat ve ordu içinde Taliban yanlısı o kadar
general vardır ki bu Müşerref’in işini zorlaştırıyordu.
Kaldı ki;
Keşmir’de radikal
İslamcı
silahlı grupları
Hindistan’a karşı kullanan
Pakistanlı
generaller radikal İslamcı Kaide ve Taliban’a karşı bir şey yapamazdı. İşte bu nedenle ABD’nin Kaide ve Taliban’a karşı kullanılmak üzere gönderdiği 5 milyar doları Müşerref çok farklı yerlerde kullandı.
İşte bu gidişattan rahatsız olan ABD, Müşerref’e
baskı yaparak
seçim kararı aldırdı. Aynı ABD muhalefetin güçlü lideri
Benazir Butto ile anlaşarak
ülkeye dönmesini sağladı.
Karşılığında ise Butto
Amerikalılara üç söz verdi:
1-
Ordu içindeki Taliban yanlısı generalleri temizleyerek ülkedeki tüm Taliban ve din okullarını kapatmak. Butto bir seçim konuşmasında “bu okullarda
cinayet işleyecek katiller ve
terörist intiharcılar yetiştiriliyor” demişti.
2-Pakistan ve
Afganistan (Paşton) kökenli Taliban ile Arap kökenli Kaide’nin arasını açmak.
3-Pakistan-Afganistan sınır bölgesinde büyük
operasyon yaparak Kaide lideri Bin Ladin’i yakalamak ve onu ABD
başkanlık seçimi öncesinde Başkan
Bush’a
hediye olarak vermek.
Ama olmadı.
Olmadı çünkü ‘İslam sosyalizmi’nden bile söz eden Baba Butto’dan nefret eden feodal kökenli generaller bir yolunu bulup Benazir’in önünü kesti.
Pakistan şimdi üç seçenekle karşı karşıya:
1-İç savaş ve parçalanma
2-Askeri darbe ve daha çok
Amerikan işbirliği
3-
Nükleer güç gerekçe gösterilerek Amerikan ya da NATO işgali.
Demokrasi ise bu seçeneklerin dördüncüsü olamayacak kadar zayıf. Çünkü nüfusu 170 milyon olan ve yoksulluğun çok yaygın olduğu bu ülkede İslami güçler her zaman Amerika’nın ‘Teröre karşı’ savaşına zarar verebilecek potansiyel bir risktir.
Bu riskin
demokrasi oyunu içinde
iktidar olmasına ne pahasına olursa olsun izin verilmez ve verilmeyecektir.
Bunun için Pakistan’ın ve dolaysiyle Afganistan ve bölgenin geleceği açısından önümüzdeki günler çok önemli.
Örneğin eski
Başbakan Hariri’nin öldürülmesini bahane ederek BM
Güvenlik Konseyi’nden kararlar çıkartan ve kararlarla özel
soruşturma başlatıp özel uluslararası mahkemeler kurduran ve bu ülkeyi
iç savaşa sürüklemek için her türlü yola başvuran ve
İsrail’i bu ülkeye saldırtan ABD ve yandaşları şimdi aynı gerekçeye rağmen Pakistan için benzer adımlar atmayı düşünmüyor.
Çünkü ABD, 1990’lı yılların başında CIA ile birlikte Taliban’ı kuran ve 1999’da aynı Taliban’a karşı ABD ile birlikte savaş başlatan General Müşerref’e ve onun yanıbaşındaki CIA mezunu
Karzai’ye güveniyor.
Zaman zaman çıkarları ve
hesapları ters düşse de bu ikilinin ABD’nin çıkarlarına ne ölçüde ve ne zamana kadar
hizmet edebileceklerini önümüzdeki günler ve aylar göstrerecektir.
Hiç kimse bundan böyle Pakistan ve Afganistan için normal süreçler beklemesin, çünkü bu asla olmayacaktır.
Komşusu ve tarihsel düşmanı Hindistan’ın pusuda beklediği, ABD ve İsrail’in Şii
İran için farklı hesaplar yaptığı ve
Washington’un ne pahasına olursa olsun radikal İslamcılara karşı
zafer peşinde koştuğu bu ortamda Pakistan’ın istikrar şansı yoktur ve olmayacaktır.
Üstelik İsrail’in bu ülkeden nefret etmesi için ekstra bir nedeni var.
Çünkü bu ülkenin nükleer silah hocası
Abdülkadir Han bu teknolojiyi İran’a,
Libya’ya ve belki de başka
Müslüman ülkelere de satmıştı.
Yani özetle Müslüman bir ülke olarak Pakistan’da nükleer bombalar olmasaydı hiç kimsenin umrunda olmayacaktı Butto’nun ölümü.
Örneğin benzer şekilde nükleer silaha sahip olan Hindistan’da Başbakan İndira
Gandi 1984’te ve yine başbakan olan oğlu Rajiv Gandi 1991’de öldürüldüğünde ABD ve yandaşları bu denli heyecanlanmamıştı!
Nasıl olsa Taliban ve Kaide sonuçta ABD tarafından yaratılmış ve bunlarla ilgili hesap yine ABD tarafından yapılacaktır.
Bu hesapta Pakistan’ın olmaması elbette işleri zorlaştırır ama ABD ve yandaşı ülkelerin her zaman alternatif B planları vardır!
Ve bu coğrafyada ABD’ye hizmet edecek
yerli kişiler var oldukça bu planlar hep işler.