Bir hafta boyunca ülkenin en güçlü beyinleri, en zengin insanları, en üst yöneticileriyle görüştüğünüz gibi
alışveriş yaptığınız
bakkal,
taksici arkadaşlar, otoparkçı, lokantadaki
garson ve bazen eş dost akraba sohbetlerinde ‘Ne olacak memleketin hali’ sorusu sizi buluyor.
Aslına bakacak olursanız genelde bu bir soru değil, herkesin kendi yorumunu yapmak üzere başvurduğu ‘memleket meseleleri sohbeti’ açılış cümlesi.
Bir süre sonra fark ediyorsunuz ki, bazı sorular zaman içinde listeden düşüyor...
Ancak bazıları da var ki hep listede!
Bunların bir kısmı fısıldayarak konuştuğumuz konular, kimden saklıyoruz belli değil lakin o konudaki yorumları pek bilinsin istemiyor insanlar.
Bu sorular önemli, bu sorular liderlik soruları!
Napolyon masasına konulan
dosyalara üç gün ila bir hafta arası bir zaman diliminde el sürmezmiş. Bu süreçte dosyaların birer birer masadan geri alındığını ve giderek azaldığını görmek mümkün oluyormuş. Ancak mutlaka birkaç dosya olurmuş ki, onlar onbeş gün de geçse orada kalırmış...
Napolyon bu dosyalar için: ‘İşte benden başkasının çözemeyeceği meseleler’ der, onları çalışma masasına götürürmüş.
Vatandaşın masasından kalkmayan, aklından çıkmayan, sorular listesinin bendeki ilk 5 maddesini veriyorum:
1- Nasıl oluyor da terörist başı hapishaneden terör örgütüne talimat verebiliyor?
Dile geliş tarzı: Şimdi bu oradan örgüte talimat veriyor diyorlar, avukatlar aracılığıyla ulaşıyormuş mesela. Yahu biz bunların ne konuştuğunu dinlemiyor muyuz?
Talimatın ne olduğunu bilmiyor muyuz? Tut ki şifreli konuşuyorlar, o şifreyi çözerler herhalde değil mi. Taktik veriyor,
hedef söylüyorsa biliyor olmak gerekmez mi kardeşim, yalan mı?
2- Amerika’ya güvenilir mi?
Dile geliş tarzı: Biz
operasyon yapacağız diyoruz
terörist geliyor bizim askeri vuruyor, asabımız bozuluyor. Bu Amerika bizimkilerin yerini bunlara söylüyor olmasın ha! Ayrıca neden sadece
Kuzey Irak’tan giriş çıkışları gözlüyor, stratejik ortaksın, NATO’dasın, sanki
PKK’nın bizim birliğe yaklaştığını görmüyor mu bunlar? Kesin görüyordur,
Google+' class='textetiket' title='Google haberleri'>Google haritasını yapan adam onu mu yapamayacak, neden söylemiyor peki? Bizi arkadan vuranlar var, yaz bak buraya.
3- Türksat işi ne oldu?
Dile geliş tarzı:
İsrail’den uydu alacakmışız biz de görecekmişiz, alalım dünyanın parasını sayalım da... Türksat açıklama yapmamış mıydı birader, uzaktan kumandalı mayınları etkisiz hale getirmek çok kolay iş diye... Eeee, ne oldu?
4- Türbanın bağlanma şekli çözüm olur mu?
Dile geliş tarzı:
Çankaya ile
Genelkurmay arasında bir sinir harbi olduğu çok açık sergileniyor. Bu durumu dünya aleme yansıtmanın gereği var mı?
Savaş anında tek
yumruk Türkiye geleneğine de aykırı. Halletsinler kardeşim kendi içlerinde, başörtüsünü nasıl bağladığına göre ülkenin birlik bütünlüğü farklı algılanacaksa yanmışız biz. Devletin tepesinde küslük olmaz, bu düğümü çözmek şart.
5- Çankaya’ya ne masraf yapılıyor?
Dile geliş tarzı: Ömer Seyrettin ‘İncili Kaftan’ misali Devlet’in en üst makamı en güzel şekilde temsil edilmeli, bize bu yakışır. Bir itirazımız yok isterse 50 milyon YTL harcansın, nerelere ne paralar gidiyor. Tamam da sonuçta orası bu millete ait, parası da bizden çıkıyor; nerede ne değişiyor bilemez miyiz? Devlet sırrı mı bu? Bak aslında öyle bir iç çekişme var ki, soru soramıyorsun
Ankara’da... Artık herkes sorduğun soruya göre hangi cephedesin sınıflandırması yapıyor, sen
cevap alamıyorsun, onlar ‘kara kaplı deftere’ not alıyor!