CAMİYE ATILAN TAŞ

Öfke kabardıkça asude bir kente korku ve şiddet hakim oluyor.


Sene 1979. Yozgat'ın göbeğine bomba gibi bir haber düşüyor: 'Büyük Camii komünistler taşlamış.' Cuma namazı için abdest almaya durmuş insanların başına taşlar yağmış. Şehir kaynıyor. Öfke kabardıkça asude bir kente korku ve şiddet hakim oluyor. Okullar boşalıyor, insanlar akın akın Büyük Camii önüne koşuyor. Saldırganların caminin az yukarısında bulunan Halkevi'ne sığındığı söyleniyor. Halk öfkeli. Tedbir alan güvenlik güçlerine 'hainleri bize teslim edin' diye bağırıyor. Askerden, polisten duvar örülmüş Halkevi'nin önüne. Oradan adam alamayacağını anlayan kızgın topluluk, bu sefer de çarşıya yöneliyor. Unpazarı diye bilinen yere gelindiğinde bazı işyerlerine saldırılar başlıyor. Kırılan camlar, tarumar edilen tezgâhlar, paramparça edilen televizyonlar. Liseden çıkıyorum herkes gibi. Olay yerine merakla yaklaşırken gözüm bir dükkâna saldıranlara ilişiyor. Orası en sık alışveriş yaptığımız tuhafiye dükkânı. Güler yüzlü, cana yakın iki kardeş işletiyor burayı. Rahmetlik anneme bir gün 'neden buraya sık geldiğimizi' sorduğumu hatırlıyorum. 'Bunlar Alevi. Çok efendi insanlar.' diyor. Bu hatıra gözümün önüne gelince tahrip edilen işyerleri arasında Alevi dükkânlarının kasten seçildiğini fark ediyorum. İçim sızlıyor. O sırada Yozgat Ülkü Ocakları Başkanı Kadir Baran'ı görüyorum. Kundakçılara 'yapmayın, ayıptır, günahtır' diye bağırıyor; ama çapulcuların laf dinlemesi mümkün değil. Ok yaydan çıkmış bir kere. Provokatörlerin arasına bir sürü saf adam da karışmış. Ölçüler şaşmaya görsün! Mantık ve akıl iflas ediveriyor aniden. Yozgat halkı duyarlıydı, akıllıydı ama tahrik büyüktü ve o esnada dengeli düşünmek hiç de kolay değildi. Gizli bir el, Alevi-Sünni kavgasını körüklemek için harekete geçmiş. Sebep belli: Camiye atılan taş. Şahitleri dinleyince olayın perde arkasına vâkıf olabildim. Camiye yakın bir mevkide sağcı ve solcu gençler karşılaşır. Önce ağız dalaşı; sonra yumruklaşma. Solcular Halkevi'ne doğru kaçmaya başlar. Bu arada taş atarlar birbirlerine. Ve bu taşlardan bir kısmı cuma namazı için bahçede bekleyen insanlara, abdest alan kişilere isabet eder. Ve kıyamet kopar. 'Nasıl olur da camiye taş atılır?' cümlesi dalga dalga şehre yayılır ve o gün için sıradan sayılabilecek bir kavga, fitne ateşinin ilk kıvılcımı olur... Son günlerde yaşanan cami kundaklama olayları beni yirmi sene öncesine ait o meş'um hatıraya götürdü. Çünkü sıradan bir hadise değildi yaşanan. Gerçi Yozgat'ta bir can kaybı yaşanmamıştı; ama sosyal barış ağır bir yara almış oldu. O günlerde şer güçlerin planı mezhep kavgası üzerine kuruluydu. Kahramanmaraş'ta yaşanan ve yüzden fazla insanımızın ölümüne sebep olan olaylar tam bir provokasyondu. Hain bir tuzak kurulmuştu Anadolu'nun pek çok şehrine. Derin yaralar açıldı. Çorum'da yaşanan Alevi-Sünni çatışmasının arkasında da aynı hain eller vardı kuşkusuz. Sivas'taki Madımak olayında da benzer bir plan devreye sokulmuştu. Korkarım ki bugün camiyi ateşe vermeye kalkan hain eller, oluşacak tepkiden medet ummaktadır. Bu hain güruhun girmeyeceği kılık yok. Kâh sağcı gözükür kâh solcu. Onu 'laikçi' kisvesi altında da bulabilirsiniz, 'İslamcı' maskesiyle de. Aslında ne dine saygısı vardır ne mukaddesata. O da gayet iyi bilir ki bu ülkede farklı kültür ve inançlar dostça hayatı paylaşıyor. Ancak, her defasında saf ve müteheyyiç ruhlardan medet umarlar... Neyse ki bu ülkenin insanı acı tecrübelerden önemli dersler çıkardı. Artık biliyoruz ki mukaddeslere yapılan saldırılar, kimlikler üzerinden yürütülen tahrikler, hiçbir zaman göründüğü gibi değildir. Ergenekon çetesinin bin bir kılık kıyafete bürünmesi 12 Eylül 1980 öncesinde de biliniyordu; ama ispat edilemiyordu. Susurluk kazası sonrasında ortaya çıkan gerçekler kimin hangi güçlerle ülkeyi nasıl karıştırdığını gözler önüne serdi. 28 Şubat da psikolojik harp tekniklerinin sıkça kullanıldığı bir zaman dilimidir. Bugün bütün maskeleri düşmüştür. Cumhuriyet mitinglerinin arkasında nasıl planlar yapıldığı da artık herkesin malumudur... Ama bugün farklı bir gün. Onca acı hadiseden ders çıkarmak, tahriklere kapılmamak gerekiyor. Tabii güvenlik güçlerine de büyük iş düşüyor. Bir an önce kundakçılar yakalanmalı ki milletin kafasında soru işaretleri kalmasın...
<< Önceki Haber CAMİYE ATILAN TAŞ Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER