New York’da ve
Amerika’nın taşrasında geçen hafta Başkanlık
seçimlerini izlemeye çalıştım.
Barrack Obama kampanyasının değişim söyleminden yine etkilendim.
“Değişim gerçekleşecek!”
“Evet, biz değişimi yaparız.”
“Neyi değiştireceksiniz?”
“
Washington’u...”
Böyle demiş bir keresinde Obama:
“Washington’u değiştireceğiz!”
Geçen cuma günü bir
Amerikan kasabasında arı kovanı gibi işleyen Obama’nın seçim merkezinde, üniversiteli
genç bir kız şöyle demişti:
“Washington’u değiştirme fikri beni heyecanlandırıyor.”
Yapabilecek mi Obama?
Kim bilir?..
Ama ilk kez bir
siyah Başkan adayının, değişim sloganı ata ata, “Evet yapacağız, Washington’u değiştireceğiz!” diye diye
iktidar yürüyüşüne geçmiş olması gerçekten heyecan verici...
Ben de hayal ettim.
“
Ankara’yı değiştireceğiz!” diye iktidar yolculuğuna çıkan, kitleleri coşkuyla dalgalandıran bir siyasal liderin hayalini kurdum.
“Bir Ankara hayalim var” dedim kendi kendime.
Genelkurmay başkanlarının gazetecilere bağıramayacağı bir Ankara...
Bir Ankara hayalim var.
Genelkurmay başkanlarının gazetecileri tehdit edemeyeceği bir Ankara...
Bir Ankara hayalim var.
Başbakanların, basına bağırıp çağıran, gazetecilere gözdağı veren genelkurmay başkanlarına
destek çıkmadıkları bir Ankara...
Bir Ankara hayalim var.
Başbakanların basını tehdit etmedikleri, gazetelere boykot çağrıları yapmadıkları, basın özgürlüğüne saygılı oldukları bir Ankara...
Bir Ankara hayalim var.
Askerle devlete ve iktidara dönük olarak bağımsızlığını koruyabilen, yani gazetecilik mesleğinin gerektirdiği ilkelere sahip çıkabilen bir ‘başkent gazeteciliği’nin görev yaptığı bir Ankara...
Bir Ankara hayalim var.
Askerin hükümetlere
muhtıra veremeyeceği, siyasete karışmayacağı bir Ankara...
Bir Ankara hayalim var.
Siyasal liderlerin asker muhtıralarına
selam durmadığı, sessiz kalmadığı bir Ankara...
Bir Ankara hayalim var.
Askerin hükümetlere,
Türkiye’nin “kültürel farklılıkları“nı reddeden bir anlayışı dikte ederek, ülkenin
demokrasi, hukuk devleti ve
özgürlükler düzeni yolundaki gelişimini köstekleyemediği bir Ankara...
Bir Ankara hayalim var.
Asker ve
sivil bürokrasinin gerçek bir yerel
yönetim reformunu önleyerek Türkiye’de genel ve yerel demokrasinin ete kemiğe bürünmesine dur diyen zihniyetini etkisiz kılan bir Ankara...
Bir Ankara hayalim var.
Üniversitelerin kendi kendilerini yönetebileceğine inanan ve askeri yönetim ürünü bir üniversite düzenini tarihin çöplüğüne atan bir Ankara...
Bir Ankara hayalim var.
Türkiye’nin kendi tarihinden korkmayan, bu toprakların tarihiyle yüzleşebilen, kendi tarihini sözde güzelleştirme uğruna ifade özgürlüğünün çanına ot tıkamayan bir Ankara...
Bir Ankara hayalim var.
İşkencecilere kol kanat germeyen, bunun için daha çağdaş yasal düzenlerin kapısını açan bir Ankara...
Bir Ankara hayalim var.
Yargı reformunu gerçekleştiren, yargıçların zihniyetinde demokrasi ve hukuk anlayışının yer etmesi için elinden geleni yapan bir Ankara...
Bir Ankara hayalim var.
Hükümetlerin yolsuzluklara karşı hiçbir duraksama göstermeden mücadele ettikleri ve bu amaçla gerekli yasal adımların atıldığı bir Ankara...
Bir Ankara hayalim var.
Türkiye gibi yoksulluğun, eşitsizliğin, adaletsizliğin kol gezdiği bir ülkede hakçalığın gereklerini yerine getiren bir Ankara...
Bir Ankara hayalim var.
Kökleri, dinleri, inançları, renkleri ne olursa olsun, herkesin barış ve özgürlük içinde mutlu yaşayabildiği bir Türkiye’nin temellerinin atıldığı bir Ankara...
Evet, bir Ankara hayalim var.
Yoksa gerçekleşmeyecek mi?
Yoksa hiç gelmeyecek mi beklediğim günler?..