Sabah yola koyulmak için otelin önüne çıktığımızda rastladığımız
Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zabari’nin görüntüsü de ilginç bir
Brüksel hatırası.
Üstelik...
Oslo’dan Brüksel’e doğrudan geçmedim.
Önce aktarmalı
Kopenhag...
İstanbul,
Ankara...
Ve
Dışişleri Bakanı Ali
Babacan ile birlikte GAP uçağıyla Brüksel.
***
Brüksel’de, her dönem yapılan
Türkiye-AB Troyka toplantısı var.
Hafızam beni yanıltmıyorsa, ‘troyka’ Rusça bir kelime... Üç atın çektiği arabalar için kullanılıyor.
AB Komisyon Başkanlığı’nı elinde tutan üy
e devletin, bir önceki dönem başkanının ve bir dönem sonra başkanlığı üstlenecek olan
ülkenin dışişleri
bakanlarının düzenlediği toplantılara Troyka Toplantısı deniyordu... Son zamanlarda, bir önceki dönem başkanının yerini AB Komisyon temsilcisi aldı.
Ali Babacan da İlerleme Raporu ertesi olağan Troyka toplantısı için burada...
Şimdiki dönem başkanı
Portekiz, bir sonraki dönem başkanlığı alacak olan
Slovenya ve AB Komisyon temsilcisi ile gündemi görüşüyor.
Gündemde ise İlerleme Raporu, reform süreci kadar
Ortadoğu, Irak da ağırlıklı konu başlıkları.
***
Ankara -Brüksel yolculuğunda Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile uzun sohbetimizin menüsünü daha çok Annapolis toplantısı, Ortadoğu, Irak,
PKK ve
AB ilişkileri oluşturdu.
Kuzey Irak...
PKK ve
terör konularından söz açıldığında ise...
Bakan, Erdoğan-
Bush görüşmesinden sonraki dönemi, ‘yeni bir sürecin’ parçası olarak niteliyor.
‘Bütçe görüşmelerinden sonra yapılacak
sürpriz reformlar’ müjdesi veriyor.
Hatta ‘Türkiye’de böyle şeyler de olur muymuş’ dedirtecek türden reformlar bakanın söylediğine göre.
AK Parti’nin reformcu kimliğini kaybettiği iddialarını da bu sözlerle yanıtlıyor.
***
Hızlı...
Şaşırtıcı...
Radikal...
Sürprizli reform sürecinin
bütçeden sonraya bırakılmasının sebebi de çarpıcı.
Ali Babacan, uzun süren tartışmaların reformların içini boşalttığını hatırlatıyor.
Bakan, reformların ‘gündeme gelmeleri ile Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması arasındaki sürecin mümkün olduğunca kısa tutulmasını’ arzulamakta.
Ne bu reformlar?
Dışişleri Bakanı Babacan, reformların içeriği ile ilgili bilgi vermekten kaçınıyor.
Ancak
Cemil Çiçek, ‘PKK’ya af kesin yok’ diyerek bir ölçüde
Kürt açılımıyla ilgili olabileceğinin cılız bir ipucunu veriyor.
***
Turgut
Özal, terörü bölgesel bir çerçeveye hapsetmişti.
Tansu Çiller ‘siyasal milliyetçilik’ rantının peşinde koşarken konuyu ulusal hale getirdi... Sorun tüm Türkiye’ye yayıldı.
Son
Washington görüşmesi de PKK’yı ‘enternasyonnalize’ mi etti?
Babacan son girişimlerle PKK’nın AB ve ABD desteğinin kesildiğini, bu yeni süreçte sorunun küreselleştirilmesinden ziyade PKK’nın yalnızlaştırıldığını söylüyor.
***
Babacan,
bakanlık koltuğuna oturur oturmaz ortaya çıkan tabloyu...
Soluk alamadan çıktığı on bir ülke ziyaretini...
Irak’ın başkenti
Bağdat’ta geçirilen günün hikayesini...
Irak’a komşu ülkeler toplantısını...
İsrail Devlet başkanı Şimon
Peres ile
Filistin Lideri Mahmut
Abbas’ın zirvesini...
Annapolis Toplantısını...
Suudi
Arabistan Kralı’nın ziyaretini...
Uzun uzun anlatıyor.
***
Peki ya AB?
Teknik olarak müzakereye açılabilecek beş başlık var... Siyasal meseleler pürüz çıkartsa bile Babacan iki konunun
Aralık zirvesinden sonra açılabileceğini tahmin ediyor.
301. maddenin her yerde karşılarına çıktığını ama bunu ‘kendi iradeleriyle’ değiştireceklerini söylüyor.
***
Bunlara yeniden döneriz...
Ama şimdi öne çıkacak olan galiba bütçe ertesinde yapılacak reformlar.
Bakalım bu reformlar neler...
Ve Ak Parti’nin
seçim ertesinde göremediğimiz dönüştürücü refleksi ne alemde?