Doğan Grubu’nun
amiral gemisi
Hürriyet, gazetecilik ömrünü bu kuruma adayan
Emin Çölaşan’la yollarını ayırınca, kimi çevrelerde bu
operasyon, hükümetin ‘Doğan Grubu üzerindeki
baskısı’ olarak yorumlandı.
Bu yorum sahipleri, Çölaşan’dan sonra Hürriyet’in ‘hükümetin hürriyeti’ olacağı endişesi içindeydiler. Hatta, yakın zamanda Çölaşan’ın ‘
kürek arkadaşı’ Bekir
Coşkun’un da
rüya adalarına çıktıkları yolculukta tekneden aşağı atılacağından korkuyorlardı.
Bu nasıl hükümet baskısıydı ki, tam tersi oldu. Hürriyet şimdi, 28
Şubat sürecinin
Sabah’ına benzedi. Tüm provokatif
manşetler, Hürriyet’ten çıkıyor.
Meclisin
türban yasağının kaldırılmasına yönelik iradesini bile ‘Kaosa 411 el kalktı’ manşetiyle duyurdular.
Ne zamandan beri, yüzde 70 gibi büyük bir meclis mutabakatı, ‘
kaosun işaret fişeği’ olarak yorumlanır oldu.
500 bin civarında her kesimden okuyucusu olan Hürriyet, geçmişte radikal
tartışma konularında daha ‘ılımlı’ olmayı ya da sertlik politikalarını uzun süre devam ettirmemeyi
tercih etmiş bir gazeteydi. Arzu edilirse, daha çok
Milliyet ve
Radikal üzerinden ‘sol kroşe’ vurulurdu.
Peki ne oldu da, Üniversitelerarası
Kurul ve
Barolar Birliği’ni bile gölgede bırakacak bir tavır içine girildi? ‘Türban serbestisi laikliği zedeler’ diyen bu kesim bile son çare olarak demokrasiyi görürken, Hürriyet, neden ‘kaos’ manşetiyle parlamenter rejimi hiçe sayarak ara rejim peşine düştü?
Açıkçası ezberim bozuldu. Belki içinizden birileri, ‘Ne ezberi, burada yeni olan ne var, hep böyle yapıyorlardı’ diyebilir ama benim için gerçek bu.
Ah o
rafineri
‘Neden?’ sorusuna
cevap ararken, biraz geriye doğru gittim, biraz ufka baktım. Oralardaki dünya daha farklıydı sanki.
Geçen aralık ayının ilk yarısında, daha önce ön izin verdiği
Çalık Grubu ile POAŞ’ın
Adana Yumurtalık bölgesinde rafineri kurmak için yaptığı
lisans başvurularını karara bağlayan
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, Çalık’a 49 yıllığına rafineri lisansı verirken,
Petrol Ofisi’nin başvurusunu ‘hukuki görüş’ sonrasına bıraktı.
Oysa POAŞ’ın CEO’su
Melih Türker, karar öncesi kendinden çok emindi: ‘Tüm kalbimle inanıyorum ki,
Petrol Ofisi’ne rafineri lisansını verdiğini, kuruldan geçtiğini
EPDK söyleyecek, söylemeli.’
Petrol Ofisi’nin yüzde 34’ünü Avusturyalı enerji devi OMV’ye 1 milyar 54 milyon dolara peşin satan Doğan Grubu, Yumurtalık’ta 5 milyon ton kapasiteli bir rafineri yatırımı planlıyordu. Bekleme hali sürüyor.
Bir sigara unutturur mu?
Yakın tarihte, Doğan Grubu için rafineri projesi kadar öncelikli bir
ihale var: TEKEL Sigara ihalesi.
Tekel Sigara’nın
üretim ve varlıklarının özelleştirileceği bu ihaleye Doğan Grubu da talip.
Bu niyet, Doğan Grubu halka açık şirket olduğu için
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’na (
İMKB) bildirildi.
Hükümetin öncelikli olarak yapmayı planladığı Tekel Sigara ile ilgili ihalede ciddi
rekabet var.
Tabi beklentiler, bunlarla sınırlı değil.
Vatan hasreti
Biliyorsunuz,
Aydın Doğan Vatan Gazetesi’ni satın aldı. Doğan
Gazetecilik’ten İMKB’ye gönderilen
anlaşma metnine göre; Doğan Grubu,
Bağımsız Gazetecilik’in yüzde 40.16’sına 7.23 milyon dolar, Bağımsız Gazetecilik’in yüzde 59.84 hissesine sahip
Kemer Yayıncılık’ın hisselerine ayrıca 10.77 milyon YTL ödemeyi taahhüt etti.
Gazeteport’ta yayınlanan 8
Ekim 2007 tarihli bir haberde, bu anlaşmaya ilişkin çok önemli bir
analiz vardı: ‘
Doğan Gazetecilik sermayesini yüzde 28.21 artışla 78 milyon YTL’den 100 milyon YTL’ye çıkarma ve nakit olarak çıkarılan bu kısmın tamamını Deutsche
Bank AG’ye tahsis etme kararı almıştı. İMKB’ye yapılan açıklamaya göre artırılan 22 milyon YTL’lik sermayeyi temsilen
ihraç edilecek 1 YTL nominal değerli 22 milyon adet payın tamamının
Deutsche Bank AG’ye 4 dolar bedel üzerinden tahsis edilecekti.’
Yani?
Yanisi şu: ‘Bu işlem sonucunda Doğan Gazetecilik’te
Doğan Yayın Holding’in payı yüzde 69.77’ye inerken, yüzde 22’lik pay da Deutsche Bank AG’ye geçecek. Doğan Gazetecilik bünyesinde satın alma işleminden sonra Vatan, Milliyet, Radikal, Posta ve Fanatik gazeteleri bulunacak. Doğan Gazetecilik, kendisine 40 milyon dolar borcu bulunan Vatan Gazetesi’ni 18 milyon dolara satın almış olacak.’
Özetle, büyük bir operasyon. İşlem için
Rekabet Kurulu’ndan onay bekleniyor.
D-Smart ve lig maçları
Doğan Grubu’nun
Digitürk’e alternatif olarak projelendirdiği D-Smart, uzun süredir Süper Lig yayınlarını satın almak istiyor. Ancak şu anda yayın hakkını elinde bulunduran
Lig TV’nin
Futbol Federasyonu ile 2010 yılına kadar sözleşmesi var.
Doğan Grubu’nun yeni bir ihale yapılması veya yayın hakkının birden fazla kuruluşa devredilmesi için Futbol Federasyonu üzerinde baskı kurduğu iddiası uzun süredir gündemde. Hatta Futbol Federasyonu Başkanı
Haluk Ulusoy’un giderayak Süper Lig yayın hakkının birden fazla yayıncı kuruluşa verilebileceği yönündeki açıklaması, Doğan Grubu ile flört olarak yorumlanmıştı.
Şimdi
futbol Federasyonu’nda
yönetim değişiyor. Bu talep, büyük ihtimalle yeni yönetimin önüne de gelecek.
Dolayısıyla, dert bir değil. İster istemez insanın sorası geliyor: Sahi, türban neyi örtüyor? Türbana sarılan kaos mesajının altında başka bir şey var mı?