‘Obama ne diyecek?’ Bekle...
‘Kabine değişikliği söz konusu mu?’ Bekle. Beklerken gözlediklerim de vardı: Örneğin,
Poyrazköy’de sürmekte olan kazı.
Arazideki aramalarda şimdiye kadar çıkarılan
silah ve
mühimmat dökümüne yeniden baktım:
9’u dolu 10
lav silahı, 10
el bombası, 250 gram C4
patlayıcı, 20
ses bombası, 3 gösteri bombası, 19 aydınlatma fişeği, 800 adet G3 mermisi, 10 el bombası tapası...
Bunlar bizim gizli ve açık
Ergenekon taraftarlarını kesmemişti...
Acaba dedim, dün onları tatmin edecek bir şeyler çıkar mı?
Örneğin bir zırhlı
tugay...
Yahut toprağa gömülü birkaç helikopter...
* * *
Bu arada...
Günü beklerken...
Ergenekon soruşturması kapsamında Poyrazköy’de yapılan
kazı çalışmaları sonrası gözaltına alınanlardan biri
emekli dört subayın adliyeye sevk edildiğini öğrendim.
İstanbul Adliyesi’ne getirilen şüpheliler arasında Deniz Yarbay Ercan Kireçtepe, Deniz
Binbaşı Emre Onat ile emekli Deniz Binbaşı Levent
Bektaş’ın olduğu belirtilmekteydi...
Böylece mahkemenin ne karar vereceği de, beklediklerimiz listesine eklendi.
* * *
Biliyorsunuz...
Bu
Poyrazköy Cephaneliği’nin ilginç bir öyküsü olduğu söyleniyor.
Olay, 16
Nisan tarihinde gelen bir ihbar maili başlamış...
Polis önce ihbarın yapıldığı yeri belirlemiş...
İhbarın bir internet kafeden yapıldığı tespit edilmiş...
Mailde, Poyrazköy’deki arazide cephaneliğin gömülü olduğu yazıyor ve 80 dönümlük arazide cephaneliğin nerede bulunduğu ise oldukça detaylı bir şekilde
tarif ediliyormuş...
İhbarda, cephaneliğin kimler tarafından elde edildiği ve kimler tarafından araziye gömüldüğü de isim isim polise bildirilmiş.
Bu
elektronik posta üzerine harekete geçen polis, arazinin tapu kayıtlarını incelemiş...
Tapudaki bilgilerin ihbardaki bilgileri doğrular nitelikte olduğu tespit edilince, mektupta ismi geçen, yani cephaneyi temin eden ve toprağa gömenlerin adresleri belirlenmiş...
Bu çalışmaların ardından polis önceki gün Poyrazköy’de kazı çalışması başlattı. Ardından da ihbar mektubunda adları geçen ve dün adliyeye sevk edilen kişileri gözaltına aldı...
* * *
Genelkurmay Başkanlığı’nın Poyrazköy’le ilgili açıklaması da...
Nedense...
Bir tugay, bir kaç helikopter çıkmadan ‘ben Ergenekon’a Ergenekon demem’ türküsünü çağıranların dikkatini pek çekmedi.
Genelkurmay, ‘toprağa gömülü böyle silahımız yok’ açıklaması yaptı.
Ayrıca...
‘Bunların çalınmış olma ihtimalinin araştırıldığını’ kaydeden askerî yetkililer, TSK’nın yeraltı silah depolarının profesyonel bir sistemle yapıldığını; bunun da toprağa silah gömme anlayışından uzak olduğunu belirtti.
* * *
Peki, ‘toprağa silah gömme’ ile ‘askeriye’ arasındaki ilişki ne?
Habertürk, dün şu bilgileri veriyordu:
‘NATO’nun komünizme karşı geliştirdiği özel harp dairelerinden biri de
Türkiye’nin 1952’de NATO’ya üye olmasının ardından kuruldu.
NATO üyesi ülkeler, komünizmin yayılmasına yönelik olası savaş ve seferberlik durumlarında kullanmak amacıyla gizli silah depoları oluşturdular.
Ülkenin farklı noktalarında oluşturulan bu depolardaki silahlar seferberlik anında yeraltından çıkartılıp özel harp birimlerince kullanılacaktı.
Ancak Soğuk
Savaş’ın ardından NATO silah gömme uygulamasına son verince
Türk Silahlı Kuvvetleri de
toprak altı cephanelikten vazgeçti.
1990’lı yıllardan itibaren tüm toprak altı silahlar çıkarıldı.’
* * *
Peki, daha sonra gene aynı ‘özel harp’ mantığıyla oraya buraya silah gömenler kim?
Galiba ona Ergenekon Davası
cevap verecek...
Her ne kadar mevcutları yok sayan Ergenekonseverler durumu aşırı bir şekilde zorlanarak da olsa inkára çalışsalar da tabloyu çok net göreceğiz.
Tabii bugünden o güne, daha neler bulunur, onu da bilmek zor...
Çünkü
İtalya’da 136
kuyu bulunmuştu...
Ama orada da maalesef, bizim medya Ergenekonseverlerini tatmin edebilecek türden ne tugaya, ne de gömülü helikoptere rastlanmıştı...
* * *
Poyrazköy’de durum buydu...
Ama Obama’dan da...
Kabine değişikliğinden de henüz bir haber gelmemişti...
Beklemeye devam ediyorduk...